°38|

1.3K 119 51
                                    

"Bu çiçekleri kim almış? Ay ama çok güzeller bunlar." Damla uyandığı gibi sorgulamaya başlamıştı. Motorun soğusun be kızım.

"Al senin olsun." Gözleri anında kocaman açılmış bana bakıyordu inanmaz gözlerle. "Mesaj atan çocuk almış. Kabul edecek değilim herhalde."

"Ama çok güzeller. Madem çok ısrar ettin. Ben alırım canım ne olacak? Hem arkadaşlar ne içindir?" Kafamı iki yana salladım.

"Abla bence de alma. Mert abiye ayıp olur belki de kıskanır." Bu sefer benim gözlerim kocaman açılmıştı. Eda'yı Damla'nın doldurduğuna yemin edebilirdim ama kanıtlayamazdım.

"Eda ne kıskanması? Yemin ederim bu konuyu bir daha başkasının yanında açın ikinizi de buradan aşağı paçalarından tutar sallandırırım. Anlaştık mı?" İkisi de gülerek kafasını sallıyorlardı ama olumsuzca. "Yemin ederim adama kafayı yedirttirirsiniz. Ben daha fazla bu hastanede durursam kafayı yiyeceğim zaten. İkinizle daha fazla yan yana durmam ben dersimi aldım. Ve sana gelince küçük cadı. Git artık seninle Damla oynasın. Yanınıza da Mert abini al. Muhteşem üçlü." 

"Yanımıza sende gelirsen kabul ederim." Bıkkınca nefesimi verip kafamı iki yana salladım. Cidden bu ikisinin elinden çekeceğim vardı. Kapı açılınca hepimizin bakışları o tarafa döndü. Annem gelmişti. Elinde de poşetler vardı. Büyük ihtimalle yemek getirmişti. Sanırım bazı şeyleri fark etmeye başlamışlardı. Bu bir yandan beni üzse de bir yandan mutlu ediyordu. Ama bazı şeyleri geç olsa bile fark etmeleri güzel bir şeydi hatta böyle fark etmelerine rağmen. 

"Daha iyi misin?" Kafamı onaylayarak salladım. Tabi bu iki cadının yanında ne kadar iyi olunabilirse. 

"Biz de Eda ile dışarı çıkalım yoksa Gamze bizi dövecek. Hadi kaçalım cadının gazabından." Koşarak uzaklaşmaya başladıklarında hafiften tebessüm etmiştim. O da anlamıştı bir şeyler konuşacağımızı. Yerimde doğruldum annem yanımda otururken. Bedenimi garip bir tedirginlik ele geçirmişti. Lafa nasıl başlamam gerektiğini bilmiyordum.

"Gamze ben özür dilerim annem. Biz kendi derdimize düşmüşken sizi hiç düşünmedik. Suçu onlara atamam. Onların da suçu var tabi ama bu benim suçumu hafifletmiyor. Her şeye rağmen sizi de düşünmem lazımdı hatta düşünmemiz." Gözlerime yaşlar akın ediyordu ama onları tuttum. Ağlarken görürse canı da acırdı. Ben ona kıyamazdım ki.

"Anne önemli değil. Hem bak geçti gitti. Ve ben iyiyim." Yüzüne baktığımda gözlerinin dolduğunu görmek canımı çok yakmıştı. "Ağlama anne." Kollarımı açıp sıkıca sarıldım ona. O da bana sarılmıştı. Ağzından hıçkırık firar ettiğinde kalbim hiç sızlamadığı kadar kötü sızlamıştı. "Tekrardan birbirinize son şansı vermeniz bizi umursadığınızı gösteriyor. Üzülme artık." Elleriyle eşarbımın üstünü okşadığında gözümden bir damla yaş düşmüştü.

"İyisin ama bizim yüzümüzden daha kötü olabilirdin Gamze. Her şeyi içine attığını fark edemedim. Senin önümüzde zayıfladığını bile fark edemedim. Hatta yemek yemediğini de. Ben hiçbir şeyi fark edememişim." Göz yaşlarımı tutmaya çalışıyordum ama o her konuştuğunda göz yaşlarım düşmek için daha da çok çaba sarf ediyordu.

"Bundan önce olanları unutabiliriz değil mi? Sende kendince haklıydın babam da. Anne yaptıkları şey yüzünden bu haldeyiz. Kendini bu kadar suçlama. Benim de suçum vardı. Sizinle hiç konuşmadım ya da bir kez olsun aranızı yapmaya çalışmadım."

"Bana her şeyi de ama suçun olduğunu söyleme. Senin hiçbir suçun yok. Biz sadece, bilmiyorum. Her zaman sinirliydik ve birbirimizden çıkarmaya çalıştık sinirimizi hep. Ama artık üzülme tamam mı? Çünkü ikimiz de değişmeye çalışacağız bu sefer. Kırmaktan çok onarmaya çalışacağız. İlk seni kucağıma aldığım zaman bir söz vermiştim kendime. Ne olursa olsun seni hep koruyacaktım ve acılarını saracaktım. Ama ben sözümü tutamadım. Hatta aksine sana daha da çok yaraya sebep oldum. Beni affet demeye yüzüm varmaz ama sen affet olur tamam mı?" Gözlerimdeki yaşları ne kadar tutmaya çalışsam o kadar savaş açıyordu bana. Kafamı öne eğip gözyaşlarımı görmesini engellemeye çalıştım. 

"Peki yengem neden yapmış? Sonra bir şey oldu mu?" Kafamı hafiften kaldırıp yüzüne baktım ve kafasını iki yana salladığını gördüm. 

"İnkar etti. Ama onun olduğunu tahmin etmek zor olmasa gerek. Zaten hiçbir zaman beni gelinleri olarak görmediler ki." Yüzünde buruk bir tebessüm oluştuğunda kalbim daha da çok acımıştı. Annemle babam önceden böyle değildi. Araları böyle olmaya biz taşındıktan sonra başlamıştı. Ama buna rağmen babam hep annemin yanında olmuştu ailesine karşı. Babam ve Ahmet amca çok çalışmıştı bu şirket için. Zaten işleri iyiye gidince babamın tarafı göz dikmişti. Babam buna rağmen onlara yardım etmişti ve çoğu akrabamıza iş vermişti ama onların gözü daha da fazlasındaydı. Annemle babamın kavgası genellikle baba tarafım ile alakalıydı. Bazen keşke şirket olmasaydı da gene de mutlu olsaydık diyordum ama olanları değiştiremezdik maalesef ki.

"Anne, inkar edemem beni de yaraladığını. Ama bunu üzül diye söylemiyorum. Bir noktadan sonra artık boşanın istedim çünkü böyle yaşamaktansa ayrılmanız daha iyi gelmişti ama sonra fark ettim ki ikinizi de seviyordum ve ayrılmak istemiyordum sizden. Çoğunu kabul etmesen bile bunların hepsi onların yüzünden. Tamam babam bize çok zaman ayıramazdı sırf bize daha iyi bir hayat yaşatmak için ama bu eve taşınmadan önce böyle değildik. Birbirimizin yüzünü çok görmezdik ama hiç bağırmazdınız birbirinize. Hep saygı duyardınız. Ben inanıyorum ama. Eskisi gibi hatta belki ondan da iyi olacağımıza. Sende inan ve elinizden geleni yapın tamam mı?" Kafasını onaylayarak sallamıştı bir şey demek yerine. 

"Sizin için elimden gelenin fazlasını yapacağım. Affettirmek için. Ve ev bulduk bile. O eve artık gitmeyeceğiz. Ama eşyaların yerleşmesi falan biraz uzun sürecek gibi. Her şeyi değiştireceğiz ve bu sefer iyi bir başlangıç yapacağız. " Bu biraz beni mutlu etse de aynı zamanda da üzmüştü. Damla ile ayrılacağız demekti bu. "Merak etme. Damla ne dediyse annesini ikna etmiş ve evler yan yana. Şuan ki kadar yakın olamazsınız ama gene ayrılmıyorsunuz. Zaten Hicret hep istiyordu bahçeli bir eve taşınmayı. Yakında zaten sizde kendi yuvanızı kurup gidince biz bize kalırız. Demek ki hayırlı olanı da buymuş." Kollarımı sıkıca dolamıştım ona tekrardan. "İşin garip yanı ise Mert en başından beri söylemişti biliyor musun? Sizin de üzüldüğünüzü ve sizi de etkilediğini. Özellikle de senin. O zamanlar benim çocuğumu benden daha mı iyi tanıyacak diye düşünüyordum ama demek ki tanıyormuş." 

Hasan abi neden bu son zamanlarda aklımı bu kadar meşgul ediyordu ki? Aklıma ve kalbime sahip çıkmam lazımdı. Çünkü birini sevmeye kendimi hazır hissetmiyordum. Ama aklıma her girdiğinde de düşünmeden duramıyordum.

^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^

Dırım dırım dırığmmm. Kendim araya giren reklam gibi hissettim jeowidjjskqkqksjs

Ayayayaya anonimin belli olmasına az kaldığhhh. Valla ben çok heyecanlıyım amaaa bir bölüm daha var orada kimsenin tahmin edemediği bir şey var🤭🤭🤭

Neyse ben daha fazla şey açıklamayayım sonra baskı yapıyorsunuz söylemem için. Kendimi çok zor tutuyorum söylememek için sonra kekwkqkwkkaw

Gene çok konuştum hadi Allah'a emanet olun 💜💜 diğer bölümde görüşürüz:")

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin