Gözlerim açılmamak için büyük uğraş veriyordu. Etrafımdaki konuşmaları yavaş yavaş duymaya başlamıştım. Ama gözlerimi hâlân daha açamıyordum.
"Son zamanlarda kafasına taktığı bir şey var mı? Fazla stres yapmış gibi ve uzun zamandır da düzenli beslenmiyor. Kan değerleri baya düşük çıkmış. Bir iki gün hastanede kalması gerekiyor." Kimse bir şey dememişti doktorun dediklerinden sonra. "Geçmiş olsun tekrardan iyi günler." Doktor gittikten sonra gözlerimi açmaya çalışıyordum. Üstüme bir şey çökmüş ve hareket etmeme engel oluyor gibiydi. Peki en son ne olmuştu? Aklıma gelen şey ile açılmaya inat eden gözlerimi sonunda açabilmiştim.
Üstümde hâlân daha bir yorgunluk vardı. Gözlerimi etrafta gezdirdim. Hastanede yatıyordum ve elimin üstüne de serum takılmıştı. Annem, babam ve Damla'nın ailesi hepsi buradaydı. Doğrulacağım sırada Damla ellerini omzuma koydu ve geri yatırdı. "Dur dinlen zaten iyi gözükmüyorsun." Kafamı sadece sallayabilmiştim. Kimse bir şey demiyordu. Odada ciddi anlamda büyük bir sessizlik hakimdi. Bir şey demek istiyordum ama söze nasıl başlayacağımı anlamda bilmiyordum. Annem yanıma gelip elimi elleri arasına aldı ve alnımdan öpmüştü. Daha sonra üzerime battaniyeyi biraz daha çekti. "Biz doktorla konuşup gelelim." dedikten sonra babamla beraber yanımızdan gitmişti.
Ciddi anlamda şuan çok garip hissediyordum. Odadaki kimseden ses çıkmıyordu. En son Hicret abla yanıma gelip oturmuş elimi elleri arasına almıştı. "Daha iyi misin kızım?" Kafamı onaylayarak sallamıştım. Kulağıma eğildi daha sonra. "Merak etme boşanmıyorlar. En azından bir ay deneyecekler. Ve bir hocaya gidecekler bugün. Daha üzülme tamam mı?" Kafamı tekrardan onaylayarak sallamıştım.
"Peki yengem ve halam. Onlar ne yaptı? O tabloyu onlar almıştı." Gözyaşlarımı tutmuştum bu sefer. Onlar yüzünden belki de bu kadar uzaklaşmıştık birbirimizden. Peki hiç mi Allah korkuları yoktu? Hiç mi bunun günahını düşünmediler? Ve cidden ne içindi? Bu soruya mantıklı bir cevap bir türlü bulamıyordum.
"Sen düşünme bu kadarını tamam mı? Onlar kendi aralarında hallederler." Kafamı sallamıştım tekrardan.
"Anne peki biz de taşınsak olmaz mı? Gamze ile uzak kalamam ki ben." Duyduklarım ciddi anlamda üzülmeme sebep olmuştu. Neredeyse beş yaşımızdan beri Damla ile beraberdik. Evlerimiz hep yakındı. Hicret ablanın vereceği cevabı merak ediyordum ama onlardan bunu beklemek doğru olmazdı. Sonuçta taşınmak kolay bir şey değildi.
"Ev bulsunlar düşünürüz. Zaten biz gitmezsek sen gidersin bilmiyor muyum? Neyse seni de çok yormayalım. Sen zaten burada kalırsın değil mi?" Damla anında kafasını sallamıştı. "Mert sen yanlarında kal belki bir şeye ihtiyaçları olur. Biz daha gidelim de seni çok yormayalım. Bir şey istersen de bizim sıpalara, utanma."
"Hadi geçmiş olsun kızım tekrardan. Kendine dikkat et." Ahmet amcaya teşekkür ettikten sonra gitmişlerdi.
"Ben Eda'yı okuldan alayım çıkış saati de yaklaşıyor. İstediğiniz bir şey var mı?" Kafamı iki yana sallamıştım. Konuşmaya ciddi anlamda hiç halim yoktu. "Kendine dikkat et tamam mı? Ve tekrardan geçmiş olsun." Kafamı sallayabilmiştim sadece. "Damla sende kızı çok yorma."
"Of tamam abi. Hem sen gitsene kaldı başımızda bostan korkuluğu gibi." Kafasını iki yana sallayarak odadan çıkmıştı. Damla anında kollarını bana dolamıştı gevşekçe. "Ne kadar korktum haberin var mı? Sen niye yemek yememişsin hem? Ben yemek yapıp yedireyim mi sana?" Kafamı anında iki yana sallamıştım.
"Zehirlenmek istemiyorum Damla. Hem bildiğin soruları sorma. Zaten hâlân daha iştahım yok." Dudaklarını büzerek bana bakıyordu. "Yapma şöyle." Daha çok yapmaya başlayınca hafiften tebessüm etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°
Literatura Kobieca0535*******: Ve son olarak, 0535*******: Mutlu ol Berceste. 0535*******: Ve korkularından kaçmak yerine onlara sığınmalısın 0535*******: Birini sevmekten bu denli korkup kendini her şeyden soyutlama. Siz: Peki birini sevdim diyelim Siz: Ve bu kişi...