°34|

1.3K 119 85
                                    

"Boşanın umurumda bile değilsiniz. Ne yaparsanız yapın." Sinirden gözlerimde yaşlar birikmişti. Gene son kavgalarını etmişlerdi evden ayrılırken. İkisine olan sinirim hiçbir şekilde geçmiyordu.

Mutfağa girip su içtim sakinleşmek için ama gözüme ilişen tablo daha da çok sinirlenmeme sebep olmuştu. Bu tabloya bakardı hep oturup. Burada buna bakıp oturmak yerine sorunlarını çözmeye çalışsalardı ne olurdu ki?

Kendimi kaybetmiş bir şekilde tabloyu yerinden çıkarıp yere fırlattım sertçe. "Neden ha neden? Neden denemediniz birbirinizi bir kez bile dinlemeyi?" Tabloyu yerden alıp üst üste yere çarptığımda tuval yırtılmıştı ve içinden birkaç şey düştüğünde görmemi engelleyen yaşları sildim ve ne olduklarına baktım.

Muska vardı. Hem de bir değil iki değil tamı tamına yedi tane muska vardı.

Gördüğüm şey ile kalbim sıkışmaya başlamıştı. Gözlerimde biriken yaşlar daha da artmıştı. Hızlıca mutfaktan çıkıp annemlerin yatak odalarına geldim ve ellerimi yatağın alt kısmında gezdirdim. Bazanın en sol köşesindeki boşlukta elime değen şeyi tutup çektim. Muskaydı.

Bunları biz koymadık ve iyi niyetle konulmamışlardı. Kafamı iki yana sallıyordum deliler gibi. "Hayır, hayır, hayır. Bunu kim niye yapsın? Allah'ım bunlar düşündüğüm şey olmasın yalvarırım." Ağlamama hıçkırıklarım eşlik ediyordu. Yılanlar bu yüzden miydi? Bizi yılan olarak mı görüyordu cidden? Kalbim gittikçe sıkışmaya başlıyordu. Muska titreyen ellerimin arasından düşmüştü. 

Bu evde bir şeylerin olduğuna cidden inanıyordum ama bu kadarını tahmin bile edemezdim. Hıçkırıklarım her geçen dakika daha da şiddetleniyordu. Kapı sertçe çalındığında kendimi sakinleştirmeye çalışıyordum ama işe yaramıyordu. Zorla kapıya doğru gittim ve kimin geldiğine kapıyı açmadan önce baktığımda Damla'yı görmüştüm. Endişeli duruyordu. Bir kez daha sertçe vurmaya başlamıştı kapıya. "Gamze aç kapıyı yalvarırım. Biliyorum içeridesin. Sesini duydum. Hadi lütfen aç." Kapıyı açtığım gibi kollarımı ona dolamıştım. 

"Damla" Zorla konuşuyordum hıçkırıklarımın arasından. "Eve muska koymuşlar." Daha fazla konuşamadan hıçkırıklara boğulmuştum tekrardan. Kafamı okşayan elleri donmuştu. "Kavgaları belki de bu yüzdendi." Kafamı omzuna koyup ağlamaya devam ettim sadece. Yapabileceğim hiçbir şey yoktu. 

"Gamze, ne diyeceğimi bilmiyorum ama şansımız var. Boşanmalarını engelleyebiliriz. Abimi arayalım. Biz gidene kadar belki biraz bekletebilir." Kafamı onaylayarak sallamıştım. "Herkes seni merak ediyordu. Geleceğim deyip gelmedin. Aradım açmadın. Hatta aradık. Bir daha böyle bir şey yapma tamam mı?" Kafamı sadece sallayabilmiştim. Ayakta duracak halim yoktu. Evde bir adım daha atacak halim hiç yoktu. Bunu niye yapmışlardı ki? O tabloyu halam ve yengem almıştı ilk taşındığımız gün. 

O an beynimden vurulmuşa dönmüştüm. Halamın ve yengemin başının altından çıkıyordu bu. Emindim. Annemi hiçbir zaman sevmemişti. Ama bu kadar fazla değil miydi? Bir aileyi yıkmak isteyecek kadar mı nefret ediyordu? Hıçkırıklarım dinmemişti ama şiddetlenmemişti de. Kalbim sıkışıyordu kelimenin tam anlamıyla. Bunlar ne oluyordu cidden? Neden? 

Ellerimle kafama vurmaya başlamıştım farkında olmadan. Vurdukça hıçkırıklarım da eş zamanlı olarak artıyordu. Şuan ne yaptığımın farkında değildim. Bilinçsizce hareket ediyordum. Ayaklarım beni daha fazla taşıyamadığında yere düşmüştüm. Aramızdaki sorun çözülebilecek miydi? En baştan tekrardan başlayabilecek miydik? 

"Abi, çok kötü bir şey oldu. Gamze hiç iyi değil. Duruşmayı yarım saat ertele lütfen. Bir şey öğrendik. Boşanmalarını engelleyebiliriz. Lütfen sadece yarım saat." Mutfaktan yanıma geldiğinde elindeki suyu telefonuyla birlikte yere bırakmıştı. "Gamze Allah'ını seversen sakin ol. Güzelim geçecek hadi kalk ayağa." Onun da gözlerinden yaşlar akıyordu. Bunu titreyen sesinden anlamıştım. 

Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin