Kapüşonumu kafama örttükten sonra anahtarı elime aldım ve evden çıktım herkes uyurken. Bunalıyordum bu evin içinde. Ve mutlu hissetmiyordum. Sahi en son kelimenin tam anlamıyla ne zaman mutlu olmuştum ki?
Merdivenleri yavaş yavaş iniyordum. Garip bir huyum vardı ama bu beni rahatlatıyordu. 10 kat aşağı indikten sonra Kumru'nun yanına doğru adımlarımı yönlendirdim. İçimde çok şey birikmişti. Mesela bugün boşanmayın diye bağırmak istiyordum. Sadece bir kez olsa bile iyi bir aile olmayı deneyelim. Ama diyememiştim. Tüm cümlelerimi yutmuş acısını ise şimdi çekiyordum. Ve bu canımı çok yakıyordu. Neden böyle olmak zorundaydı ki?
Kafamdaki düşünceler ile Kumru'nun yanına varmıştım. Ona bu adı ilk buraya ekildiğinde vermiştim. Bunu biz ekmiştik. Ben, Damla ve Hasan abi. Buraya ilk taşındığımız gün ekmiştik. Elimi gövdesinde gezdirirken aklımdan o gün geçiyordu. Eskiden de aynı mahallede oturuyorduk ama Damla ile bu kadar yakın olacağımız için mutluyduk. O günün anısına bu ağacı ekmiştik. Belki biri gölgesinden faydalanır ve bize dua ederdi ve arkadaşlığımız hiç bozulmazdı diye. Sanırım birileri etmişti. Çok şükür ki onu kaybetmemiştim.
Gözlerimde yaşlar birikmişti. Belki yarından sonra buradan taşınacaktık ya da burada kalmaya devam edecektik. Hiçbir şey bilmiyordum. Yarından sonra nelerin olacağını kelimenin tam anlamıyla bilmiyordum. Ayaklarım beni mahkemeye götürebilecek miydi? Cidden gidebilecek kadar cesaretli miydim? Bunların cevabını ben bile bilmiyordum.
Yolu arkama aldım ve sırtımı Kumru'ya yaslayarak oturdum. Yüzümde buruk bir tebessüm oluşmuştu. "Sanırım bu sefer bitti Kumru. Ciddi anlamda bitti. Elimden de bir şey gelmiyor. İlk başlarda bu kadar kavga edeceklerine boşansınlar daha iyi diyordum ama bir aileyi yıkmak bu kadar kolay mıydı? Hem de ortada ciddi bir sebep bile yokken." Dizlerimi kırıp kendime çektim ve alnımı diz kapağıma dayadım. "Bizim de üzüldüğümüzü göremiyorlar mıydı? Korkuyorum Kumru. Onlar gibi olmaktan. Sevdiklerimin ne düşündüğünü önemsemeden sırf ben istiyorum diye bir şeyler yapmaktan korkuyorum. Kendimi kaybetmekten de korkuyorum. Etrafımda kimse yok diyemem ama günün sonunda hep yalnızım. Ve bu canımı çok yakıyor. Bunları annem ve babama anlatmam lazımdı. Ama anlatsam bile ne yazar ki? Kimse dinlemeyecek ya da kurtarmaya çalışmayacak." Kollarımı bacaklarıma doladım ve uzun bir süre öyle kaldım. Gecenin bu saatinde dışarı çıkmam delilikti biliyorum ama o evde kaldıkça sanki duvarlar üstüme üstüme geliyor gibiydi. Belki de cidden o evde bir şey vardı. Çünkü taşındığımızdan beri bir kez bile eskisi kadar mutlu olamamıştık.
"Gamze üşüteceksin. Ve bu saatte dışarıda ne işin var?" Kafamı dizlerimden kaldırıp biraz geriye baktım. Kim olduğunu biliyordum ama gene de bakmıştım işte. Hasan abi aramızda dört beş adım bıraktıktan sonra benim gibi yere oturmuştu sırtını bana dönerek. Nedense ben hep geç saatlerde dışarı çıktığım da o da çıkıyordu bir süre sonra. Biliyorum haramdı bana. Ama aramızdaki mesafeyi onla hep korumaya çalışıyorduk. Belki yanlış düşünüyordum ama yanıma gelmesi güvende hissetmeme sebep oluyordu. Çünkü şuanda olduğum yer güvenliğin baya ilerisinde kalıyordu. Ve kız olmak bu yaşadığımız dünyada çok zordu. Allah tüm insanları öyle kötü insanlardan korusun. Çok amin.
"Evde bunalmıştım. Sen niye çıktın peki?" O gün ona sorduğum sorudaki kişinin ben olduğumu artık biliyordu. Babamın avukatı çünkü oydu ve bir defa bile konusunu açmaması benim için ciddi anlamda çok iyi olmuştu da bu. Ne diyeceğimi bilmiyordum.
"Ben de evde bunaldım ve çıktım. Sonra birini burada görünce sen olduğunu anlamıştım ve geldim işte. Eğer anlatmak istersen dinlerim." Kafamı tekrardan diz kapaklarıma bastırdım. Sanırım birisine anlatmazsam yakında sıkıntıdan patlayacaktım.
"O arkadaşım dedim kişinin ben olduğumu biliyorsundur artık. Biliyordum olacağını ama inanamıyordum. Yarın mahkemeye gelmeye bile korkuyorum." Son cümleyi kısık sesle söylemiştim duymasından korkarcasına. İlk defa sanırım biriyle bu meseleyi konuşuyordum. Biraz rahatlamış gibiydim ama gergindim de aynı zamanda.
"Eğer son bir şans daha istiyorsan gel. Belki son kararı değiştirebilir diyeceklerin. Zaten babanda istemiyor. Ufak bile olsa bir şansları var. Bunu yok etmek istiyor musun diye kendine sor. Sonra ayakların seni yönlendirecek merak etme."
"Bilmiyorum ki. İstemiyorum ama savaşacak kadar da gücüm yok. Hiç buna benzer bir davan oldu mu? Sonunda ne oldu?" Bir süre düşündü. O sırada bende ne yapacağımı düşünüyordum ama sadece düşünmekle kalıyordu işte.
"İlk davamdı. Neden boşanma avukatı olduğumu henüz bende bilmiyordum ama ailelerin yıkılmaması için seçtiğimi sonradan fark ettim. Aralarını yapmaya çalıştım ilkin mahkeme günü gelmeden ama iki taraf da inatçıydı ve kabul etmiyordu. Velayet meseleleri derken mahkeme bir ay zaman verdi. Birbirleri yokmuş gibi yaşadılar. Hatta ayrı şehirlerde kaldılar. Bir ayın sonunda ikisi de birbirlerine sarılıp barışmıştı. Bazen zaman en iyi çözüm oluyor. Kendini üzme ve akışına bırak. Olacağı varsa eğer olur unutma. Buna engel olamayız ama alışmaya çalışmak zorundayız. Ve hiçbir zaman yalnız değilsin Gamze. Ben varım Damla var annem, babam, annen, baban ve Eda var. Biz hep yanındayız unutma." Gözümden akan bir damla yaşı elimin tersiyle sildim. Zaman bize gösterecekti bazı şeyleri ve bizde sabırla beklemek zorundaydık sadece.
Eve gittiğimde Eda'nın yanına gittim ilk önce. Kapının açılma sesini duyduğunda anında yatakta uykulu bir şekilde oturur pozisyona gelmişti. "Abla geldin mi?" Kafamı onaylayarak salladım ve yanına uzandım. Saçlarını okşuyordum tekrardan uyuması için. "Abla yılan kötü bir şey mi?" Kaşlarım çatılmıştı dediği şey ile.
"O nereden çıktı ablam? Rüyanda mı gördün?" Kafasını iki yana salladı ve yan dönüp bana bakmaya başlamıştı. Üzgün bir hali vardı.
"Babam biraz önce geldiğinde dedi." Devam etmesi için beklediğimde cümleleri toparlamaya çalışıyordu. "Dedi ki yılan gibiymişim ama söyleyemiyormuş üzülmemeyeyim diye. Yanlış anlamayalım diye. Yılan iyi bir şey mi?" Zorla gülümsemeye çalıştım saçlarını okşarken.
"Güçlü demek ablam. Senin çok güçlü olduğunu ama söylerse üzülürsün diye düşünüyor. Prensesler narin olur ya ondan." Kafasını sallayıp kollarını bana doladı ve uyumaya başladı tekrardan. Saçlarının arasından öptüm. Cidden bu yılanlar ne anlama geliyordu? Ve neler dönüyordu ortalıkta?
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Sonraki bölümde biraz şaşıracaksınız bence. Bakalım neler olacak👀👀👀👀
Sizce yılanlar ne anlama geliyor???
Kendinize dikkat edin ve diğer bölümde görüşürüz:))
Allah'a emanet olun💗💗💗
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berceste |Texting• °TAMAMLANDI°
Literatura Feminina0535*******: Ve son olarak, 0535*******: Mutlu ol Berceste. 0535*******: Ve korkularından kaçmak yerine onlara sığınmalısın 0535*******: Birini sevmekten bu denli korkup kendini her şeyden soyutlama. Siz: Peki birini sevdim diyelim Siz: Ve bu kişi...