Mazhar, evin bahçesine girdiğinde onu baştan aşağı süzüp resmen dikelmiştim.
Dün gece yarısına kadar Ilgar ile konuşup bütün beynimi yorduğum için sabaha kadar da uyuyamamıştım.
Mazhar, takım elbise giymişti ve benim salyalarım akmaya başlamıştı. Adamın kendini övdüğü kadar vardı ve yanında kedi yavrusu gibi kalmak sinirimi bozmuştu.
Yanıma geldiğinde boynumu biraz büküp yüzüne doğru bakmıştım. Boy farkımız bayağı fazlaydı ve benden uzundu.
Sabahın erken saatleri olduğu için güneş yeni yeni doğmuştu ve güneş tam olarak yüzüme geliyordu.
"O yüzükler ne be? Kafam kadar." Mazhar parmaklarıma bakıp gülerek konuştuğunda koluna sert bir biçimde yumruk atmıştım.
-Aldığın eşyaların içinden çıktı, kombinin bir parçası ve hem bunları srn seçtin, şimdi ne hakla dalga geçiyorsun?!
-Dalga geçmiyorum attığın fotoğrafta yüzükler dikkatimi çekti de gerçekten de takmışsın. Ben pek sevmem böyle şeyleri ama sana yakışmış "Gay bey".
Gay kısmına vurgu yaptığında dişlerimi sinirle sıktım. Anlaşılan bu konuyu ne zaman konuşsak yüzüme vuracaktı.
-Kapa çeneni, ayrıca kombinini de hiç beğenmedim, resmen ayaklı yatak davetisin.
Dediğim şeyle Mazhar'ın kaşları çatılırken aptallığım iyice su yüzüne çıkmaya başlamıştı.
-Ayaklı yatak daveti, ne? Sertan güneş başına mı düştü? Ah anladım, beni yatağa atmak istiyorsun ya da kıskandın? Her zaman takım elbise giyiyorum yeni bir şey değil.
Mazhar kolunu belime koyup sıktığında wattpad kızları gibi midemde kelebekler uçuşmaya başlamıştı.
Evet resmen o kızları kınamıştım ve aynısı benim de başıma gelmişti, evet ben de 'Cahildim, dünyanın rengine kandım' şarkısı gibi wattpad indirip türlü türlü kitaplar okumuştum.
"Bence iki medeni insan gibi goy goy geçmeden konuşmamız gerekiyor, çünkü ben hâlâ burada ne işim olduğunu sorguluyorum ve ben açım." Mazhar bıkkınlık ile iç çektiğinde ondan kendimi uzaklaştırmıştım.
O gelmeden önce kahvaltı yapmaya bol bol zamanım vardı ama kısacası çekinmiştim.
-Tamam kahvaltı yapman için güzel bir yer biliyorum, orada her şeyi anlatacağım, Umarım beni anlayıp yardım edersin.
Üzgün bir biçimde konuştuğunda ister istemez benim de moralim bozulmuştu ve doğru mu ya da yalan mı söyleyeceğini açıkcası seçememiştim.
Bunu daha sonra anlayabilirdim...
******
Önümdeki kahvaltı masasına bakıp iç çektim.
Buraya gelir gelmez tok olduğumu hissetmiştim ve Mazhar'a bunu belli edersem aşırı derecede kızacağının farkına varmıştım.
Neler konuşacağını deli gibi merak etsem de ona kısa da olsa zaman vermek en iyisiydi.
-Tam tamına 1 dakika oldu dökül.
Evet ona çok zaman tanımıştım bile.
-Evlenmemiz gerekiyor çünkü yetimhane de evlat edinmem gereken biri var. Bunun başka bir çaresi yok mu dersen, ne yazık ki yok. İnan bana uzun zamandır her yolu denedim ve bir çaresini bulamadım.
-Anlamadım...
O kadar bulmaca gibi konuşuyordu ki bana mala anlatır gibi anlatması lazımdı.
Kahvaltı yapmamıştım ve daha tam olarak ayılmamıştım bile.
-Benim bir tane askerlik arkadaşım vardı ve biz bayağı sıkı arkadaştık. Bir de bunun bir tane karısı vardı ve birbirlerini ölesiye seviyorlardı. Bunların çocukları olmuyordu ve çeşitli şekilde tedavi gördüler. Uzun bir süre sonra karısı hamile kalmıştı ve bu ikisinin mutluluğu her şeye bedeldi. Bu hiç istemese de iş için başka bir yere gitmesi gerekti, çalıştığı şirket öyle ayarlamıştı. Ben de her gün karısını kontrole gidiyordum çünkü doğumu yaklaşmıştı ve onlara bir şey olmaması için arkadaşıma söz vermiştim. İşte bir gece yarısı beni aradı doğum sancıları başlamış zaten çok zor bir hamilelik süreci geçiriyordu ve bütün her şeyin üstesinden beraber gelmiştik. Ben apar topar evden çıkıp bunları hastaneye yetiştirmiştim. Gider gitmez bunları doğuma aldılar. Birkaç saat sonra çocuk doğmuştu ama kadın kurtulamadı. Ben karısın öldüğünü arkadaşıma nasıl söyleyeceğini bilemezken o çoktan haber alıp yola çıkmış ve yolda çok hızlı gittiği için trafik kazası geçirmiş ve olay yerinde hayatını kaybetmiş.
Mazhar'ın gözleri dolduğunda ne yapacağımı bilememiştim, Mazhar masada duran suyu içip derin bir nefes aldı.
Onun için çok zor olmalıydı ve neler hissettiğini tahmin edemesem de çok zorlandığını görebiliyordum.
-İşte ikisi de aynı gün öldüler ve çocuk ortada kalmıştı, iki tarafın ailesi de evliliği onaylamadığı için bebeği istemediler ve çocuk yetimhane'ye verildi. 5 aydır onu evlatlık alabilmek için her yola başvurdum ve ne yazık ki başarısız oldum. Dediğim gibi para'nın açamayacağı yollar da var. Çocuğu bekar biri olduğum için alamayacağımı da söylediler Eşcinsel biri olduğum için bir kadın ile evlenemezdim. Evlendiğim adam da "çocuğu istemez" gibi bir durum da gözler önündeydi. Ayrıca Ilgarı sevdiğimi göz önüne alırsak da biri ile aşk evliliği ya da başka türlü evlilik yapmam imkansızdı.
Dedikleri ile kaşlarımı çatıp yalandan öksürüp dikkatini çektim.
"Neden ben?" Sorduğum soruyu aşırı derecede merak ediyordum ve öğrenmezsem çatlardım.
-Çünkü beni anlayabileceğini umuyordum, aslında sen aklıma sonradan geldin ve 5 aydır her yolu denediğim için başka çözüm yolum kalmamıştı. Çocuk her an evlatlık verilir ve senin de benden başka bir çözüm yolun yok Gay bey.
Dediğim şeyle gözlerimi devirip arkama yaslandım.
Kendine çok fazla güveniyordu ve bu sinirlerimi bozmuştu.
-Ben neden sana muhtaç olacakmışım be? Ne saçmalıyorsun ayrıca 'Gay bey' diyip durma çakarım ağzına.
-Bilmediğin bir memlekete geldin ve burada çalışıp kalman için evlenmek zorundasın, Türkiye'ye dönsen bile bir yer ve iş bulamazsın. Her zaman peşinde olacağım. Hadi bunları geç o çocuk için bana yardım etmek zorundasın.
Sesi kısık çıktığında yüzüne bakmıştım. Dokunsam ağlayacak bir ifadesi vardı ve bu ona karşı yumuşamamı sağlamıştı.
O çocuğu cidden fazla seviyor olmalıydı...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Evli Ve Öfkeli 2 / bxb ✔️
قصص عامةTamamlandı. 2. Sezon ile beraberiz. Hamile Ada ve canından bezmiş bir Ilgar...