*MERHAMET*

839 30 7
                                    


         Arkadaşlar çok uzun bir ara oldu farkındayım ama şartlar öyle gerekti. bu zaman içerisinde bölümleri bekleyen ve aramıza yeni katılan arkadaşlardan çok özür dilerim. keyifli okumalar...


                                             Gözyaşı bilmez neden aktığını

                                            Ama göz bilir neye ağladığını demiş şair.

        Anneme ağlıyorum, annesizliğime, baba sandığım adamın hainliğine ve sevgisizliğine, doğumumla birlikte açılan bir yara var içimde ve o şimdi oluk oluk kanıyor. Canım acıyor. demirleri daha da sıkıyorum. Bir dosttan destek alır gibi, bıraksam düşeceğimin bilincindeyim.

     Yüzünü net göremesem de ağacın altındaki adamın bana acıdığı için burada olduğunu biliyorum. Toparlanmam lazım. Hareket edebilmeyi başarınca odadan çıkıp sessizce dışarı çıktım. Gideceğim adres belliydi.

      Işte şimdi tam karşısındaydım. Ne istiyordu benden neden buradaydı. Gözlerini dikmiş bakıyordu. Uzun denebilecek bir vakit o ağacın altında birbirimize baktık. Bir an aklımdan babam olacak o adamın geceleri elinde bir fenerle bu ağacın altına gelip annemin heyecanla onun yanına koştura koştura gelip burada buluştukları geldi aklıma defterde öyle yazıyordu. O an gözlerimdeki yaşlar kendiliğinden akmaya başladı.

     Atılan bir adım ve temas edilen elle yıkıldım. Her ne kadar bu adamın karşısında aciz gibi olmayacağım desem de her canım acıdığında onun yanında oluyordum. Sanki tarih tekerrür ediyordu. Ben de annem gibi bir bilinmezliğe çekiliyordum ve buna karşı koyacak gücü kendimde bulamıyordum. Belki de dedem haklıydı bu adamdan uzak durmalıydım. Ben içimde kendimle savaş verirken o sessizliği bozdu.

  ''Gökyüzünü gözlerinde bulutları yüreğinde mi taşıdın neden akıyor bu yağmur damlaları''

    Sadece ona bakıyordum. Söyledikleri üşümeme rağmen içimi sıcacık etmişti. Gözlerine baktım acıma yoktu. Sadece merhamet vardı. Meğer ne yakışırmış merhamet ona...

    Ama neden şimdi. Kendimi geri çekip duvarlarımı ördüm. Yoksa hikâyenin sonu belliydi.

''Neden buradasın''

''Seni merak ettim'' histerik bir kahkaha döküldü dudaklarımdan

''Şaşırtıcı''
''Şaşırtıcı olan ne''

''Sen'' anlamsız şekilde baktı.

''Daha iki gün öce kardeşinin kıyafetini giydiğim için beni kahvaltı masasından kaldırıp yerden yere vuran sen değil miydin.''

''Ben''

        Burada olmasının bir sebebi yoktu. Bana söyleyebilecek kelimeleri de yoktu. Arkamı döndüm. Bu saatten sonra kimseye merhamet etmeyecektim. Onlar gibi acımasız olacaktım. Yapacaktım bunu anneme sözüm olsundu.

      Iki kalp, acı çeken, intikam yeminleri eden ama ne yaparsalar yapsınlar kendilerine yenileceklerini bilmeden gecenin gizemine karışıp gittiler.

*** Arkadaşlar biliyorum kısa oldu. ama bu bir geçiş bölümü olsun. hikayenin başından beri hep gülfeda'nın duygularını dinledik. ara verip olay örgüsünü ve duygularını yavuzdan dinledik. şimdi böyle kısa bir geçiş bölümüyle tekrar gülfeda'ya döndük ama bundan sonra hikaye her ikisinin de ağzından devam edecek.

Beğeni ve yorumlarını bekliyorum:)

GÜLFEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin