Nazeninle birlikte yavaşça sofraya yaklaştık. Tüm aile üyeleri masadaydı. Tanımadığım bir kadınla bir kiz cocugu da vardı masada, yavasca sandalyeme oturdum. Oğlum hemen elimi tuttu. Hareket etmek canımı yaksa da eğilip öptüm. Kafamı kaldırdığımda o...
Hayat dediğinde böyle bir şey galiba, biraz hüzün biraz mutluluktu. Topallayarak da olsa çadırdan çıktım. Çadırın hemen yanında kollarını bağlamış şekilde duruyordu. Her zaman ki gibi dik dik bakıyordu. Ağır ağır yaklaşmaya başladı. İstemsizce bir adım geri gittim. Ben bundan mı korkuyordum. Galiba evet ama bunu ona belli edicekmiydim tabi ki de hayır.
''Üzerime üzerime ne geliyorsun''
''Neden acaba''
''Nerden bileyim ben her şeye kızmış olabilirsin malum birazcık dengesizsin.''
'' Kızım seni var ya ''
''hayırdır gençler'' doktor hakan yine hayatımı kurtarmıştı yoksa bu deli beni çiğ çiğ yerdi.
''Yok bir şey amca küçük hanımın her zaman ki hali''
''ALLAH ALLAH ya sen beni ne kadar tanıyorsun da hakkımda hüküm verebiliyorsun acaba''
''Seni tanımak için çaba sarf etmeye değmezsin. Her kadın gibi gayet basit bir bulmacasın.''
Bu kadarmıydı yani her kadın gibi basit bulmaca ben cevap veremeden hakan amcanın şiddetli sesiyle susmak zorunda kaldı. '' Yavuz ileri gidiyorsun hemen özür dile ''
''Gerek yok. Her erkek gibi kadınları basit bir bulmaca olarak gören basit insanların özrüne ihyacım yok. Size iyi çalışmalar doktor bey''
Basitmiş hah ben sana daha beterini yapardım da dua et sen yanındakine ama bu burada bitmez. Ne demişler maç doksan dakikadır. Ne olacağı hiç belli olmaz.
Ağır aksak pamuğumun yanına giderken bir taraftan da arkayı kontrol ediyordum. Bu adamın ne yapacağı belli olmazdı. Sinirli sinirli bakıyordu. Öyle laf edersen böyle de cevap alırsın. Alışkın olmadığı nasılda belli, amcası konuşuyor o bana bakıyordu. Pamuğun yanına gidince hemen bana sırnaşmaya başladı. ''Dur kızım bir an önce eve gitmemiz lazım. Canım acıyor bu durumu nasıl açıklayacaz hiç bilmiyorum. Bakma öyle koca göz.'' Tam eğilip pamuğa binecekken fıskiye vanasını gördüm. Bilin bakalım fıskiyelerin dibinde de kim var. ALLAH'ım teşekkür ederim bana bu fırsatı verdiğin için, hava sıcak bay ukala biraz serinleme vakti. Hızlıca vanayı çevirdim ve Çukurova'yı onun sert sesiyle doldurdum. Pamuğa atladığım gibi arkama bile bakmadan eve doğru koşturdum.
''Nerdeydin kız sen'' hah şimdi ayvayı yemiştim. Dakika bir gol bir şükran anneme yakalandım. Şimdi yağ zamanı ''oy benim pamuktan daha pamuk annem'' ona yaklaşırken ilk topalladığımı görünce çatılı olan kaşları yumuşadı daha sonra elimi görünce endişeyle bağırdı. Elime ne olmuşmuş, ne olmuş olabilir sarılı olduğuna göre ve ben biraz sakar olduğuma göre cevabı pek zor olmasa gerek.
''Kız cevap versene''
''Şey annem''
''Ney''
''Ağaçtan düştüm ayağımı burktum o esnada da cam elimi kesti''
''Kızım tam bir film karakterisin. Bari beyaz atlı prensinde seni kurtardı mı?''
'' He anne kurtardı o uyuzdan olsa olsa bulamadım şimdi ama bir cacık olmayacağı kesin. Canım acıyor zaten sende beni burda tutuyorsun yok prens mirens ''
''Tamam sakin ol bir şey demedim.''
''Gülme''
''Yakışıklı mıydı bari''
'' Ya anne ya''
Ahırı annemin kahkahaları çınlatmıştı. Onu bu kadar içten gülerken kaç kere görmüştüm acaba şimdi bütün acım gitmişti.
''Tam ananın kızısın yürü yürü deden seni sofrada bekliyor.''
''Bir de o var dimi''
''Di yavrum di kendini hazırlasan iyi edersin.''
Of ki ne of şimdi dedemi üzmeden nasıl açıklayacam bu durumu, hadi düştüm dedim beni doktora götürmeye kalkacak. Gerek yok desem eline kim pansuman yaptı diyecek. Doktor hakan dediğimde de kıyamet kopacak. Sür kızım savaş boyalarını 16 yıllık hayatının en çetin savaşını vermek zorundasın bu adamla derdi neydi. Eve girip yavaşça masaya yaklaştım.
''iyi akşamlar dedoşum.''
''Nerdesin sen''
''Dedecim şimdi ben sen hastalanmadan önce tarlada ki çocuklara söz vermiştim. Hani verdiğimiz sözleri ne olursa olsun tutmak zorundayız ya, bende sen uyurken o sözü mü tutmak için tarlaya gittim oh be''
''Tamam geç sofraya otur''
Bu kadarmıydı yani ben boşuna mı savaş boyalarını sürdüm. Neyse, masaya yaklaşmaya başladığım zaman kaşları çatıldı ve ayağa kalktı. Erken sevinmiştim galiba şimdi başlıyoruz.
''Ne oldu ayağına dur bakayım'' dedem telaşlanınca bende panik yaptım o sırada arkada sakladığım elimle dedemin elini tutunca ağzımdan koca bir ah çıktı.
''Eh be kızım kendine zarar vermek için ne diye bu kadar uğraşırsın. Ne oldu böyle gel otur şöyle''
''Önemli bir şeyim yok dedem ağaçtan atlarken ayağımı burktum o sırada toprakta cam varmış o kesti elimi''
''Kim götürdü seni doktora hasan efendi mi''
'' Yok dedem şey''
''Ney''
Şükran annem pis pis sırıtıyordu. Gül bakalım birazdan ağzımdan çıkacak ismi duyunca bakalım böyle gülebilecek misin?
''Doktor hakan çadır kurmuş tarlalara sağlık taraması yapıyormuş o yaptı ilk müdahaleyi''
İkisinin de yüzü donmuştu. Bu adamın sırrı neydi. Ciddi ciddi merak etmeye başladım. Dedem sofradan kalktı.
''Siz başlayın yemeğe ben biraz hava alıcam.''
Yemek yemeğe iştahım kalmamıştı. Dedemi hiç böyle görmemiştim. Birkaç gündür bütün enerjisi bitmiş gibiydi. Bir süre arkasından baktım. Annemde yanımda sessizce oturuyordu. Masadan kalktığımı bile fark etmedi. Odama elime dikkat ederek duş aldım. Ayağıma krem sürdüm. İlaç içecektim ama karnım açtı. Aşağı inip bir şeyler atıştırsam iyi olacaktı. Odadan çıkınca dedemle Ayhan dedemin sesi geliyordu. Normalde bu kadar sesli konuşmazlardı sanırım tartışıyorlardı. Hiç yapmadığım bir şeyi yaptım. Kapıya yaklaştım aralıktı. Annem de vardı içeride gerçekten tartışıyorlardı. O an dinlemek istemedim. Tam arkamı dönüp gidecekken dedemin öfkeyle haykırdığı cümleyle olduğum yerde dondum.
''Neyi anlatayım, babası sandığı kişinin annesini kullanarak mirasına çöküp karı kızla sefa sürmesini mi, yoksa babası olacak adamın onu daha anasının karnındayken terk ettiğini mi hangisini anlatayım Ayhan...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.