Arkadaşlar bölüm baya gecikti özür diliyorum. Yeni gelen arkadaşlara hoş geldiniz diyorum. Sabırla yeni bölüm bekleyen arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Kıymetli yorumlarınızı bekliyorum arkadaşlar. Keyifli okumalar :)
Bil ki, çözümü bulunmayan her çelişki,
Düzeltilmesi olanaksız her uyuşmazlık,
Kendisini sindirebilmen için büyümek zorunda bırakır seni...
Antoine de Saint – Exupery
Onunla konuştuğum şafak vaktinden bu zamana bir hafta geçti. Annemin çatı katına kendimi kapatıp bütün gerçekleri tüm çıplaklığıyla öğreneli tam bir hafta oldu. Sevmenin bu kadar zor olduğu bu topraklarda bir genç kızın nasıl solup gittiğini öğreneli tam bir hafta oldu. Buradan dışarı çıkıp içimdeki ateşle ortalığı yakmalı, yıkmalıyım ama yapamıyorum. Annem ah annem içinde koca bir cehennemi taşıdın da nasıl dayandın. Şimdi çıksam senin sığınağından geçsem karşılarına anlatın neden neden neden diye haykırsam seni bana getirebilirler mi?
Kimden hesap sorayım. Seni ortada hiçbir şey yokken umutlarını, hayallerini yıkıp giden babamdan mı? Yoksa bana bu zaman kadar sevgi veren tek insan dedemden mı? Böyle arafta sıkışıp kalmış gibi nasıl yaşayacağım ben...
''Yavrum, gülfedam yetmedi mi annem hadi çıkta en azından yüzünü göreyim. Çok özledim seni'' ah tabi birde şükran annem var. Beni kendi çocuğundan ayırmamış olan kadın. Kocası bizim yüzümüzden öldüğü halde bir gün olsun bizden hesap sormamış. Edebiyat öğretmeniz bir gün derste insanlar kendi cehennemini içinde taşır demişti. Ne kadar haklıymış. Bu acılar her gün insanı yakıp kül etse de hayat acımasızca devam ediyor. Bu cehennem değil de nedir? Ayağa kalkacak halim olmasa da kapıda dakikalardır bana dil döken, yıllarca bana annelik yapan vefakâr kadını daha fazla üzmeye gönlüm razı olmadı. Kapıyı açmamla bir ''hih'' nidası dudaklarından döküldü. Sanırım halim haraptı.
''Yavrum sen ne yaptın kendine''
''Neden'' ses yok. Kime sorsam bu soruyu karşımda büyük bir sessizlik olacaktı hep yada yaşanması gerekiyordu yaşandı gibi laflar.
''Konuş anne konuş içimdeki cehenneme su serp ne olur ben bu hayata insanların yaptıklarına dayanamıyorum. Bu günlüğü okuduktan sonra ne dedim biliyor musun.'' Zorlukla konuşsa da günler sonra içimdeki zehri dökeyim diye konuşmamı istiyordu. Diliyle söylemese de gözleriyle söylüyordu.
''Ne''
''Annem iyi ki ölmüş.'' Gözlerin de yaşlarla bana bakıyordu.
''Daha fazla acı çekmemiş. İyi ki onu sevmeyen paragöz bir adamın dünyasında kalmamış. İyi ki onu anlamayan yaptığı tek bir hatayla silen ve her defasında canını acıtıp affetmeyen bir babanın hayatında kalmamış. Belki de suçluluk duygusuyla benim üzerime bu zamana kadar titredi. Yoksa annem gibi yaptığım ilk hata da beni paramparça edip dünya mı yıkmazdı.'' Daha fazla dayanamadım ağlamaya başladım. Annem sımsıkı bana sarıldı. Hep böyle sarılırdı iki kişilik annemin yerine de...
Ne kadar süre orada o şekilde ağladık bilmiyorum. Bu bir hafta içinde ben de zaman kavramı tamamıyla kopmuştu. Annemin kucağına yıkıldım. Annem hemen en yakın yere beni oturtup konuşmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLFEDA
RomanceNazeninle birlikte yavaşça sofraya yaklaştık. Tüm aile üyeleri masadaydı. Tanımadığım bir kadınla bir kiz cocugu da vardı masada, yavasca sandalyeme oturdum. Oğlum hemen elimi tuttu. Hareket etmek canımı yaksa da eğilip öptüm. Kafamı kaldırdığımda o...