*Karar*

2.2K 61 0
                                    

  Olduğum yerde buz kesmiştim. Duyduklarım gerçek olamazdı.Gözyaşlarım benden bağımsız akıyordu.Bu aralar hep böyleydi ne çok ağlamaya başlamıştım. Salona geri döndüğümde dedemle, Ayhan dedem tavlanın başında tatlı tatlı atışıyorlardı. Şükran annemde onlara takılarak gaza getirmeye çalışıyordu. Birden dedemle göz göze geldik. Hemen ayaklanıp telaşla yanıma geldi.''Yavrum ne oldu ne bu halin'' sadece bakıyordum.Aslında bağırmak istiyordum ama boğazımda bir yumru vardı,sesim çıkmıyordu.Dedem beni tutarak koltuğa oturttu.Gözyaşlarımı siliyordu.Birşeyler söylüyorlardı ama hiç birşey duymuyordum.Daha fazla dayanamadım sesli şekilde hıçkırarak ağlamaya başladım.Ne yapacaklarını şaşırmışlardı. Dedeme sarıldım. O da bana sıkıca sarıldı. Ağladım,ağladım ağladım...

    Benle birlikte delinircesine gökyüzüde ağladı. Benim sesim çıkmıyordu ama gök yarılıyordu sanki. Dedemin kollarında biraz sakinleştikten sonra, zor bulduğum sesimle '' Babam... evle...niyormuş.'' Hepsi sustu , söylenecek hiç birşey yoktu. Babam bekar bir adamdı ve evlenebilirdi. O zaman neden canım bu kadar acıyordu. Niye anneme ve bana ihanet edilmiş gibi hissediyordum.Dedeme baktım. İstedim ki birşeyler söylesinde canımın acısı geçsin.İçimde tutuşan bu ateş sönsün, ama hepsi susuyordu.Bütüm sorularım cevapsız gecenin karanlığında yağmurla birlikte akıp gidiyordu ve benim ruhum bir kez daha karanlığa gömülüyordu.Yavaşça ayağa kalktım. ''Dede, Ayhan dede'' bana baktılar.Gözlerimden hala yaşlar akıyordu.'' Size kahveyi sonra yapsam olur mu?'' Şükran annemde benim gibi ağlıyordu. Hep böyleydi ne zaman ağlasam o da ağlardı. Dedemle Ayhan dedem ise ağlamamak için birbirleriyle yarışıyorlardı. Dedem olur manasında  başını salladı.Annemin odasına çıktım.Yavaşça kapı açıldı gelen şükran annemdi. Arkamı dönmemiştim ama iyi biliyordum ben bu haldeyken beni asla yalnız bırakmazdı.Arkamı döndüm şimdi karşılıklı şükran annemle ağlıyorduk. Daha fazla dayanamadı gelip sarıldı.''Bu gece anne kız uyuyalım mı?'' dedi. Kucağına iyice sokuldum.Birlikte yatağa yattık hemen sarıp sarmaladı. Saçlarımla oynamaya başladı. Sonra o kadife sesiyle türkü söylemeye başladı.''İki keklik bir kaya da ötüyor.Ötme de keklik derdim bana yetiyor aman aman yetiyor.'' O söyledi ben sessizce ağladım. Sabaha gözlerimi çillinin sesiyle açtım. Şükran annem eğer ötmeye devam ederse akşama onu pilavla servis edeceğini söyleyip, taş atarak onun pencerenin dibinden kovmaya çalışıyordu. Sesleri bütün konağı inletiyordu. Keyfim biraz yerine gelmişti.Burada herşeyi unutuyordum. Benim evim,yerim,yurdum burasıydı.Huzur bulduğum tek yerdi.Herşeye rağmen şanslıydım.Babam beni sevmese de seven insanlar vardı. Kapı vurulma sesiyle kendime gelip, yatakta doğruldum. Gelen dedemdi. Bitkin haliyle canımı acıttı.Bendim bu halinin sebebi, mutsuz olup dedemi daha fazla üzmeyecektim. Biliyordum ki ben mutlu olursam dedem de mutlu olurdu. Mutlu olmasam bile rol yapacaktım. Bu kadar dram yeterdi. Karar verilmişti. Dedoş daha fazla üzülmeyecekti nokta...

       Gülerek yataktan çıkıp dedeme sarıldım. ''Günaydın dedoş'' kaşları çatıldı.''Dedoş ne kız'' güya kızdı. Aman da ne korktum. Tatlılığa bak, insan  nasıl korkabilirdi.Yanağına kocaman bir öpücük kondurup koşarak aşağı indim. Lavobada sabah ritüellerimi halledip bahçeye çıktım. Şükran sultan masayı kuruyordu.Arkadan yaklaşıp gıdıklamaya başadım. Hem gülüyor hem de tatlı tatlı tehdit ediyordu. ''Bırakmazsam ne olur kız,beni de çilli gibi akşama servis mi edersin.'' hala gülüyordu.''Dur deli kız, çatlıycam şimdi'' bırakıp yanağından bir öpücük çaldım.Şimdi herkes mutludu.Acı benim acımdı ve kimseyi mutsuz etmeye hakkım yoktu.  Hele ki mutluluğu en çok hakedenleri hiç.

    Kahvaltıdan sonra ihtiyaçlarımı almak için Haydar abiyle birlikte kasabaya indik.Biten boya malzemelerimi alıp arabaya doğru giderken bir adamın küçük bir çocuğu sürükleyerek ara bir sokağa götürdüğünü gördüm. Malzemeleri Haydar abiye verip peşlerinden koşmaya başladım.Çocuk yalvarıyordu bir daha yapmıycam diye. Yine bir masumun canı yanıyordu.''Hey'' diye bağırdım. Adam çocuğu sarsmayı bırakıp bana döndü.'' Ne var''dedi.                                          ''Ne istiyorsun küçücük çocuktan, görmüyormusun ne kadar korkuyor.'' Sinir bir şekilde güldü.Tekin bir adam olmadığı her halinden belliydi. Aferin bana yine başımı belaya sokmayı başarmıştım.Dedemi üzmeyecektim dimi,görürsem söylerim. ''İstersen çocuğu bırakıp seni alayım, eğleniriz.''Hala sırıtıyordu.''Mantıklı'' dedim. Ne saçmalıyordum acaba, korksamda belli etmiyordum. Çocuk ise şaşkına dönmüştü.Bir adama bir bana bakıyordu. Adamın tekrar iğrenç sesini duydum.'' Cesaretin beni etkiledi bebeğim.'' Çocuğu bırakıp bana yaklaşmaya başladı.Şimdi bitmiştim. ''Senin cesaretin de beni etkiledi.'' dedi gür bir ses.Arkamı döndüğümde uçakta ki siyah adamı gördüm.Yırtmıştım.Adama baktığımda yüzü korkudan sararmaya başlamıştı.''Abi'' diye gevelemeye başlamıştı ki sokağı inletircesine ''kes'' diye bağırdı. Çocuk, duvar dibinde korkmuş ağlıyordu..Onları geride bırakarak çocuğun yanına gidip sarıldım. Yavrucak hıçkırarak ağlıyordu.

     Ben çocuğu sakinleştirirken o, adamla kedinin fareyle oynadığı gibi oynuyordu. Polisler geldi.Adamı ve çocuğu onlara teslim ettik. O arada öğrendim. Meğer bu pislik çocuğun dayısıymış, anne ölünce çocuğu tek yakın akraba olarak buna vermişler bu pislik de etmediğini bırakmamış. Akşam olmuştu birden aklıma dedem geldi. Çıldırmıştır. Eyvahlar olsun, olan haydar abiye oldu. Ben konağa nasıl gidicem diye düşünürken onun sesini duydum.''Yürü''dedi.''Nereye'' bana öyle bir sinirle baktı ki o an öldüm sandım. Ayaklarım benden bağımsız onun emrine itaat etmiş peşinden gidiyordu. ''Bin'' bu kadarı da fazlaydı.''Sen kimsin'' dedim.Bana hala sinirli bakıyordu. Sert sesiyle konuşmaya başladı.'' Kes sesini arabaya bin seni evine bırakıp kurtulmak istiyorum bu beladan'' sinirden gözlerim dolmaya başladı. Başımı gökyüzüne kaldırıp gözyaşlarımı engelledikten sonra derin bir nefes alıp arabaya bindim. Köye giden otobüsler bu saatte olmadığı için bir nevi mecburdum.Araba da ne o konuşuyordu ne de ben çokta meraklı değildim. Sakin sakin evime gidiyordum. Gergin sessizliği çalan telefonu bozdu.Açıp konuşmaya başlamıştı ki iyice sinirlenip arabayı ani bir frenle durdurdu.Çatık olan kaşları daha da çatılmıştı. ''İn arabadan''dedi. Daha fazla bu gerginliğe dayanamayacağım için hemen indim. Arabayla geri dönüp gaza bastı.Tozu dumana katarak gidiyordu. Bu deliyi kim kızdırdıysa ALLAH yardımcısı olsundu. İyi de şimdi ne yapacaktı kalmıştı yolun ortasında, yapacak birşey yoktu.Tabanlara kuvvet yürüyecekti. Köye doğru yürürken herşeye rağmen huzurluydu. ŞİMDİLİK...

GÜLFEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin