İçim bir çöle dönmüş ne bir umut var ne de bir sevgi, bitmiş tükenmiş. Kim bilir ne yaşamıştı ki böyle kanadı kırık, yaralı yatıyordu. Gelinciğe benziyordu. Dışardan esen rüzgâra karşı yıkılmadan duran ama bir insan eli değdiğinde yapraklarını döken...
Acıma acı katıyordu. Daha fazla orada durup onu izleyemezdim. Odama geçtim. Neler olmuştu acaba, onu gecenin kör vaktinde bir başına mezarlığa sürükleyen neydi. Anlaşılan bu gece de uyku bana haramdı. Telefonumu alıp balkona geçtim. Necati'yi arayıp Nazenini sormam lazımdı. Ters giden bir şeyler vardı. Bu saate kadar ya nazenin ya da Necati'nin araması lazımdı.
''Alo Necati''
''Abi''
''Nazenin nasıl, neden bugün beni aramadı.''
''Abi''
''Başlatma lan abinden nazenine bir şey mi oldu.''
''Kriz geçirdi abi'' bütün elim ayağım boşaldı. Olduğum yere yığıldım. Daha ne kadar böyle devam edecekti. Tam her şey düzeliyor dediğim zamanlarda bir kriz bütün umutlarımı yakıp kül ediyordu.
''Abi orda mısın''
''Şimdi nasıl''
''İyi abi toparlanmaya çalışıyor. Hatta Adana'ya gelmek istedi.''
''Emin misin''
''Evet abi doktorla konuş ben buradan gitmek istiyorum dedi. Ama ben seninle konuşmadan bir şey yapmak istemedim.''
''Tamam git doktoruyla konuş. Eğer dışarıya çıkmasında sakınca yoksa ayarlamaları yap.''
''Tamam abi''
İlk defa, nazenin ilk defa dışarıya çıkmak istedi. İçim bayram yerindeki çocuklar gibi, belki de kötü gibi görünen krizler iyiye işaretti. Sabah ola hayrola...
Gözlerime vuran güneşle uyanmak zorunda kaldım. Saat daha sekizdi. Kalkıp duşu mu alıp hazırlandım. Daha sonra Necati'yle konuştum. Doktor onay vermiş. Her şeyi hazırlamıştı. Nazenin yıllar sonra dede toprağına gelecekti. Ne severdi buraları, nasıl hayat doluydu. Mühendis olup tarlalarda istediği kadar vakit geçirecekti. Düşüncelerden sıyrılıp telefonu elime aldım. Nazeninin sesini duymaya ihtiyacım vardı.
''Abicim''
''Güzelim''
''Necati abiyle konuştun mu''
''Yoo ne oldu ki'' sesi bir an mahzunlaştı.
''Hiiç''
''Necati'yle konuşmadım ama kuşlar, çok güzel bir kuşun uçup bana gelmek istediğini söyledi.'' Kahkaha atıp gülmeye başladı. Bana da onun o mutlu sesini dinlemek düştü.
''Affedersin abicim biran sen kuş falan deyince Necati abiyi kuş olarak hayal ettim.''
''Ondan kuş olmaz güzelim. Olsa olsa horoz olur'' kahkası daha da arttı. Mutluydu, mutluydum.
''Teşekkür ederim abicim.''
''O nerden çıktı.''
''Benim iyiliğimi düşünüp hastane de kalmam gerektiğini söylemediğin ve beni engellemediğin için''
''Sen mutlu ol, gerisi hiç önemli değil.''
''Seni çok seviyorum abicim''
''Seni çok seviyorum güzelim.'' daha fazla gecikmeden aşağı inip hazırlıklara başlamalarını söylemeliydim. Nazenin geliyordu. Gülüşme seslerine bakılırsa bahçe de kahvaltı keyfi yapılıyordu. Acaba o neredeydi. Bahçeye çıkmamla ayaklarımın yere çakılması bir oldu. Herkes masada, nazeninin yerinde o kız ve üzerinde ona doğum gününde aldığım elbise vardı. Daha bir kere bile üzerine giyinmeden hayatı ellerinden alınmıştı. Kanımdaki sinirin an an nasıl kaynayıp çoğaldığını hissettim. Adımlarımı hızlıca masaya yönlendirip onu kolundan tuttuğum gibi masadan kaldırdım. Kimseyi duymuyordum. Sadece kulaklarımda uğultu vardı birde artan sinirim.
'' Sen kimsin ha sen kimsin''
''Be-ben''
''Konuş ALLAH'ın cezası konuş kimsin de nazeninin elbisesini giyiniyorsun.
Gözleri öyle masum öyle doluydu ki ben masumum. Hiçbir şey yapmadım diye bağırıyordu sanki, o an yapacaklarım için daha da sinirlendim. Kendimi kontrol edemedim. Tuttuğum kolunu iterek onu yere savurdum. Son kez baktığımda gözlerinden bir damla yaş yanaklarından aşağı akıyordu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLFEDA
RomanceNazeninle birlikte yavaşça sofraya yaklaştık. Tüm aile üyeleri masadaydı. Tanımadığım bir kadınla bir kiz cocugu da vardı masada, yavasca sandalyeme oturdum. Oğlum hemen elimi tuttu. Hareket etmek canımı yaksa da eğilip öptüm. Kafamı kaldırdığımda o...