*BAŞ BELASI*

1.2K 53 7
                                    


     Açınca baharın dişi gülleri 

    Bir başka rüzgar eser bahçelerde

   Dinle çılgınca öten bülbülleri

   Sorma niçin düştüğünü bu derde


    De ki: Aşktır şadeden gönülleri

   Perişan, berbat eden gönülleri

   Aşk söyletir en yanık türküleri

  Ay buluta girdiği gecelerde 

                                              Cahit Sıtkı TARANCI

    Bu bölümü  bugün  güzel yorumuyla yeni  bölümü yazmaya teşvik eden *kitabsav'a gelsin..

   Gece bitmiş, yağmurlar durmuş, karanlık aydınlığa kavuşmuştu ama bir tek o sevdiceğine kavuşamamıştı. Bütün gece gökyüzüyle birlikte ağlamıştı  Gül'ün mezarı başında, yıllar önce bırakıp gidebilmişti sırf nefes alsın  diye ama şimdi gidemiyordu. Mezar görevlisi sabah temizliği yaparken görmüş ve uyandırmıştı.Perişan bir haldeydi. Bütün gece yağmurun altında kaldığı için üzeri ıslak ve çamurluydu. Tıpkı hayatı gibi...

     Mezardan eve kadar yürüdü.Bahçe kapısına yaklaştığında yeğenlerinin cıvıl cıvıl sesleri geliyordu. Tekrar gözleri doldu.Başını gökyüzüne kaldırdı sessizce mırıldandı.''Bu seslerde bizimde yavrularımızın sesleri karışmalıydı.'' O esnada kapının yanındaki ağaçtan bir damla yüzüne düştü. Hüzünlü bir gülümseyiş misafir oldu yüzüne ''Haklısın sevdiğim,haklısın gülüm hepsi benim hatam.'' Kapıdan geçip konağın içine doğru yürüdü.evin hizmetlileri kahvaltı hazırlama telaşında, yaramazları yaramazlık peşindeydi. Bu manzara yüreğindeki ağırlığı bir nebze de olsa hafifletmişti. Annesi her zaman ki köşesinde yüzünde gülümsemesiyle oturmuş torunlarını izliyordu. Gözlerinde aşinası olduğum bir hüzün vardı. O da benim gibiydi ben nasıl bu manzarayla karşılaştığımda doğmamış çocuklarım aklıma geliyorsa onunda torunları geliyordu. 

    ''Günaydın millet''Bir anda her yer sessizleşti.Bir iki saniye sonra ikizler bağırışarak üzerime atladılar.Durun üzerim pis bile diyemedim. Onlara sarılıp anneme baktım. Gülmekle ağlamak arasındaydı.Gülerken yanaklarından yaşlar akıyordu..Bana yaklaşınca ikizler kenara çekildi.Beni baştan aşağı süzdü. Yüzündeki gülme silinip gözyaşlarına boğuldu. Bir tek anam anlamıştı neden bu halde olduğumu, nereden geldiğimi, boşuna dememişler ağlarsa anam ağlar gerisi yalan ağlar.Öyleydi.''Hoş geldin yavrum'' diyebildi sadece hoş bir şey demesine de gerek yoktu.Sadece bana sarılsa şu kimsesizliğim biraz hafiflese yeterdi. o bilirdi. Okurdu gözlerimden her şeyi mısra mısra...

    Kahvaltılar yapıldı. Muhabbetler edildi.Yıllar sonra yuvama dönmüştüm.İçimdeki eksiklik tamamlanmamış olsa da daha iyiydim.Tam olma hakkımı ben yıllar önce kaybetmiştim.Aklım hastane de kalmıştı. Acaba ne yapmışlardı.

                         GÜLFEDA'DAN;


            Gözlerimi açtığımda dedem yatakta yoktu.Bu kadar derin mi uyumuştum. Dedem neredeydi.Yataktan aceleyle kalktığımda lavabo kapısı açıldı. Dedemi görmemle bir oh çektim. ''Korkuttun yakışıklım.'' Yanına gidip yanaklarından öptüm.Banyoya doğru giderken dedemin arkamdan keyifli sesi geliyordu.''Seni Ayhan'a bırakacak göz var mı bende'' Biz böyle tatlı talı şakalaşırken kapı açılıp Ayhan dedem içeri girdi.Dedemle birbirimize bakıp patlattık kahkahayı ''Ne oldu be sabah sabah'' biz gülmekten cevap veremiyorduk.İstemsizce o da gülmeye başladı.Sakinleşince bütün çıkış işlemlerini hallettiğini Şükran annemin kahvaltıya beklediğini söyledi. Annem muhteşem bir sofra hazırlamış bizi bekliyordu. Bol muhabbetli ve kahkahalı kahvaltıdan sonra dedemi odasına çıkarıp ilaçlarını verdim. Bir müddet sonra ilaçların etkisiyle uyumaya başladı

GÜLFEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin