*SAKLANANLAR*

735 37 0
                                        


    Karşımda bana yıllarca analık yapmış olan kadın titriyordu. Ya gerçekler acıydı ya da saklananlar. Gözlerine baktım dolu doluydu. Evet canları acıyordu. Onları üzmek bu dünyada ki en son şeydi. Ama karanlık bir kuyunun dibindeydim. Onların çektiği acının daha fazlasını doğduğumdan beri çekiyordum. Kimse beni anlamıyordu. Şimdi sevgilerinden bir an bile şüphe etmediğim insanlar söz konusu geçmiş olunca canımı acıtmaktan geri kalmıyorlardı. Bunu çok net dün akşam yaşayarak tecrübe etmiştim. Madem benden hesap soruyorlardı şimdi herkes hesap verecekti.

''Neden susuyorsun''

''Yavrum'' daha bir şey söyleyemiyordu. Onu izliyordum. Karşımda acı çekiyordu. Onun acısını hissediyordum.

''Bana artık gerçekleri anlatmanızın zamanı gelmedi.''

''Kızım''

''Ne ne ne'' diye bağırdım. Acıyla gözlerini yumdu. Karşımda sessiz kalışım sinirleri daha da bozuyordu.

''Sen anlatmaya başlamayacaksın herhalde o zaman ben sorayım sana, ben yıllarca neden başkasına baba dedim.'' Şok olmuş şekilde bana bakıyordu. Bu gerçeği benim ağzımdan duymayı beklemiyordu tabi, hızlıca yanı gelip eliyle ağzımı kapattı.

''Sus yavrum sus'' söylediği söz beni susturmak için değil de kendi kalbini susturmak ister gibiydi. Ellerine gözyaşlarım dökülünce ateşe eli değmiş gibi çekti ellerini...

''Yavrum açma eskileri, deşme yaraları, yakma canlarımızı'' histerik bir şekilde güldüm kendimi işaret ederek

''ya benim canım''  

 Çaresizce bana bakıyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Çaresizce bana bakıyordu. O da ne yapacağını bilmiyordu. Gelip bana sarıldı.

''Tamam sakinleş sana her şeyi anlatıcam. Zaten hiçbir zaman saklama taraftarı değildim ama dedeni daha fazla üzmemek için sustum.'' Ondan ayrılıp yüzüne baktım. Duyacaklarımdan deli gibi korksam da gerçekleri bilmeye hakkım vardı.

''Ama sen şimdi söyle bakalım bu gerçeği nereden öğrendin''

''Dedem Ayhan dedem ve sen geçenlerde konuşurken duydum'' hafif gülerek kafasını salladı.

''Sen hala kapı mı dinliyorsun yaramaz kızım benim'' deyip tekrar sarıldı. Farkındaydım önce beni rahatlatmak istiyordu. Sonra üzgün sesini duydum.

''demek ondandı tüm bu garip hallerin'' kafamı salladım sadece, elimden tutup kapıya doğru gitti. Önce koridoru kontrol etti. Sonra odasına doğru gittik. İçeriye girince tam karşıma geçti.

''önce senden bir söz istiyorum''

''Her şeyi öğrendikten sonra bir delilik yapmayacağına dair. Bak yavrum dedenin kalbi çok yorgun senin ona sırtına dönmene kalbini kaldıramaz. Zaten dünden beri bir gram ağzına lokma koymadı.'' İçim acımıştı. Ama karşısına çıkamazdım. Yüzümü gördüğünde daha kötü olacaktı.

''Bak yavrum geçmişte seninde tahmin ettiğin gibi çok hoş şeyler yaşanmadı. Bunların hepsini anlatmadan önce sana vermem gereken bir emanet var.'' Odasındaki sandığa gidip açtı ve içinden eski bir defter çıkardı.

''Bu annenin'' sanki annemi yıllar sonra görmüş gibi sevinçle hüzün arası bir duygu kapladı içimi, titreyerek uzandım annemin emanetine

''bunu annen bana ölmeden bir gün önce verdi. Sanki olacakları hissetmiş gibi, bana bir şey olursa bunu çocuğuma ver dedi.'' Yanıma yaklaşıp saçlarımı okşadı.

''O zamanlar cinsiyetini bilmiyorduk ve ismin belli değildi.'' Hüzünle bana baktı.

Yine hoyrat bir rüzgâr da savruluyordum. Gözyaşlarım sağanak olmuş akarken kalbim çamurlara bulanıyordu. Etrafımda bu kadar insan varken ben kendimi neden kimsesiz hissediyordum. Hayatım boyunca böylemi olacaktı. Kimse beni yalansız dolansız sevmeyecek miydi? Ben kimseye güvenemeyecek miydim? Daha hiçbir şeyi bilmeden bu kadar kötüyken elimde tuttuğum annemin günlüğünü okuyacak cesaretim var mıydı? Şükran annem konuşmam için bana bakıyordu. Ben ise elimde tuttuğum günlüğü sıkıyordum. Sanki o annemin eliydi ve ben de öğreneceklerim karşısında ondan güç almak istiyordum. Konuşmayacağımı anlayınca ayağa kalktı.

''Elinde tuttuğun günlüğün içinde ne yazıyor ben bilmiyorum. Sadece bana verilen emaneti sahibine teslim ettim. Ama unutma yavrum orada ne yazıyorsa hepsinin illa ki bir açıklaması var.

''Babamın annemi terk etmesinin de bir açıklaması var mı'' sanki karşımda bana yıllarca annelik yapmış kadın suçluymuş gibi bütün öfke mi ona yönlendirmiştim. Dolu dolu gözleriyle baktı hiçbir şey demeden odadan çıkıp beni yalnız bıraktı. Yerimden kalkıp annemin çatı katındaki atölyesine daha doğrusu mabedine gittim. Ondan sonra bana da sığınaklık yapan yere gittim. Çam kenarındaki mindere oturup elimdeki deftere baktım. Annemin bütün hayatını elimde tutuyordum ve artık gerçekleri öğrenecektim. Her ne kadar buna dayanamayacağımı bilsemde...

Yavaşça kapağını açtım. Ellerimi gezdirdim üzerinde yıllar önce anneciğimin elleri değmişti bu sayfalara, defteri kokladım belki annemin ellerinin kokusu sinmiştir diye ve o cümleyi gördüm.

''Bu defter ben yanında olmadan eline geçtiyse bu sana ilk ve son masalımdır annecim. ÖZÜR DİLERİM...

GÜLFEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin