*KİMSESİZLİK*

659 37 0
                                    



 Arkadaşlar güzel yorumlarınızı bırakmayı ihmal etmeyin :) 

   Asırlık geçen sessizlik hala devam ediyordu. Herkes dedemin konuşmasını bekliyordu. Ama o inatla susup sadece bana bakıyordu. Bakmak da demeyelim de daha çok hayallere dalmış gibiydi. Yavaşça yanına yaklaştım.

''Dede'' birkaç kere tekrarlamama rağmen tepki vermiyordu. Sadece bana bakıyordu. Korkmaya başlamıştım ki dedemin gözlerinin dolduğunu gördüm. Zor bela çıkan sesiyle

''Annene bu kadar benzemek zorunda mıydın'' neydi bu şimdi özlem mi, sitem mi, acı mı yoksa isyan mı...

''Dedecim'' elini kaldırıp beni susturdu. Bir şeyler söyleyecekti ama kendini toparlamaya çalışıyordu. Onu bu hale getirdiğim için kendime kızacağım ama benim varlığım anneme bu kadar benzemem bile onun canını bu kadar yakıyorken özellikle bir şey yapmama gerek yoktu sanırım.

''Bu gece olanlarla yavuz denen adamında alakası var mı? Neydi şimdi bu yavuz ne alakaydı. Dedem onların adı geçince neden bu kadar huzursuzlanıyor hala bir anlam veremiyorum.

''Konuş'' diye bağırmasıyla yerimden sıçradım. Hayatımda ilk defa dedem bana sesini yükseltiyordu. Hem de kim için her fırsatta canımı yakmaktan çekinmeyen adam için, şükran annemin yanıma gelip koluma dokunmasıyla irkildim.

''Yavrum cevap versene'' annemin konuşması bir rüyadan uyanmak gibiydi. Her önüne gelen beni neden azarlıyordu ben ne yaptım. Asıl hesap vermesi gerekenler onlar değil miydi neden her zaman suçlu bendim.

''Ne oluyor, neden bağırıyorsunuz bana''

''Sana sorduğum soruya cevap ver''

''Ne alıp veremediğiniz var onlarla asıl siz cevap verin bir şeyler sakladığınız aşikar'' her cümlemle dedemin damarlarındaki kanın sinirden nasıl fokurdadığını görebiliyordum. Öyle ki yanıma gelip kolumu sıkışından belliydi. Canım acıyordu ama belli etmedim. İlk defa karşılaştığım dedemin öfkeli gözlerine bakıyordum. Bu adam mıydı kılıma zarar gelse dünyayı yakacak olan.

''O adamdan uzak duracaksın anladın mı beni'' sinirle kolumu çektim.

''Sebep'' yaptığım yanlıştı belki ama benden gizledikleri şeyleri öğrenmek ve şüphelendiğim bazı şeylerden emin olmak için damarlarına basmak zorundaydım. Ne demişler en kötü karar, kararsızlıktan iyidir.öğreneceklerim ne kadar kötü olacak olsa da belirsizlik daha kötüydü. Her şeyi bilip hayatımı ona göre şekillendirecektim. Şimdi dedemin karşısın da hesap sormam bundandı.

''Bana dediklerimi ikiletme o adamdan uzak duracaksın dedim o kadar''

'' O adamdan uzak durmayacağım, hatta o adama aşık olacağım'' dememle dedemin tokadının suratıma inmesi bir oldu. Tokadın şiddetiyle yere düşmüştüm. Gözlerim doldu ama ağlamayacaktım. Ağzıma gelen kan tadıyla midem bulandı. Kafamı kaldırıp dedemin gözlerinin içine baktım. Pişmanlıkla yanıyordu. Ayağa kalktım. Bana doğru gelmeye başladı elimi kaldırıp durdurdum. O esnada can geldi. Benim halimi görünce ufak çaplı bir şok yaşadı. Adımı seslenmesiyle ona döndüm. Anlasın istedim sormasın bir şey...

Odama çıkıp kapımı kilitledim. Şükran annemin yalvarışlarını duyuyordum ama cevap vermedim. Hicranın sesiyle kendime geldim. Kimseyle konuşacak halde değildim.

''Hicran yarın konuşalım hiç halim yok''

''Tamam ablam'' banyo ya giderken sesini duydum.

''Özür dilerim abla hepsi benim yüzümden oldu''

''Senlik bir durum yok hicran sen yat sonra konuşuruz'' daha fazla konuşamadım. Banyoya geçip aynanın karşısına geçtim. Gerçekten acınacak haldeydim. Bu muydu. Yere göğe koyamadığım dedemin sevgisi bu muydu. Bir tokatla her şeyi bitirmişti. İlk defa kendimi kimsesiz hissediyordum. Her şey yalanmış. Ah annem sen yanımda olsan kimse canımı yakamazdı. Patlayan dudağım kızaran yanağım akan makyajımla berbat haldeydim. Yanağım sabaha moraracak gibiydi. Gerçi morarsa ne morarmasa ne dedem kalbime öyle bir darbe indirdi ki bütün dengem, inandığım her şeyi yerle bir etti. Daha fazla düşünmeyecektim. Duş alıp odamın balkonuna çıktım. Her yer sessiz ve huzurlu gözüküyordu. Sabaha kadar orada öylece durdum. İstedim ki içimde yanan ateş sönsün ama esen rüzgarla daha çok savruldu. İçeri geçip üzerimi giydim. Herkes odasındaydı pamuğa atladığım gibi dolu dizgin gittim. Ne zamandır pamuğu koşturuyorum fark etmedim. Ta ki bir araba yolumu kesene kadar. 

 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Pamuğu sakinleştirip karşımda bütün heybetiyle duran adama baktım.

''Canına kastın mı var''

''Seni ilgilendiren durum ne'' onu bana baktığı sinirle şimdi ben ona bakıyordum. Dudağımda ve yanağımda onun yüzünden atılan bir nişan varken başka türlü de yapamazdım herhalde...

Ata yaklaşıp kolumdan tuttuğu gibi attan indirdi beni, sinirle ona baktım. Yüzümü görünce yüzü değişti. Eliyle saçımı kaldırıp yanağıma baktı. Kafamı çevirmemle şaçlarımı ellerinden kurtardım ama kolumu bırakmıyordu. Canım haddinden fazla acıyordu çünkü dedemin dün sıktığı yeri sıkıyordu. Acıyla ona baktım. Dişlerini sıkıyordu.

''Kim yaptı'' sorusuyla gözlerim doldu ve gözyaşlarım bana ihanet ederek yanaklarımdan süzüldü. Ona baktım. İlk defa gözlerinde ne bir sinir ne de bir nefret vardı...

GÜLFEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin