*ALINTI*

868 29 6
                                    


               İnsanlar, insanların içinde hasret yaşarlar...

                                                                          Özdemir Asaf


           Hayat denilen yolculukta insanoğlunun başına her şey gelebilirmiş. Bu yolculukta öğrendim. Bir çift okyanuslarda boğulmayı ve gökyüzünde nefes almayı...

          Küçücük bir kız çocuğunun beni bu kadar etkilemesi normal miydi? Değildi. Kendimdeki duyguları ne kadar kendime itiraf etmekten korksam da olmuyordu. Her karşıma çıktığında o duygular derin uykusundan uyanıp kalbimle beyini mi bir savaşın içine sürüklüyordu. Kalbim koşarak gidip ona sarılmak isterken beynim nazenini ortaya atarak savaşın galibi olmayı başarıyordu. Ve içimde nefretle büyüttüğüm canavar her zaman galip geliyordu. Ama, işte bir de aması vardı. Hele birde o küçücük burnu havaya kaldırıp gökyüzünden daha mavi olan gözlerini bana dikmiyor muydu? İşte o zaman kısa süreli de olsa her şeyi unutup ona koşup kollarından tutup yüreğime katasım geliyordu. Burada da bir ama çıkıyordu. Ama olmaz...

     Neco'nun sesiyle gözlerimi ondan çekip gerçek dünyaya dönüş yaptım.

'' Abi, iyimisin kaç kere seslendim cevap vermedin nereye daldın gittin''

''Bilmiyorum Neco bu yolculuk beni bitirecek gibi hissediyorum.''

''Yapma be abi'' bir yanım ona kıyamazken diğer yanım parçalara ayırmak istiyordu.

''Başlama yine Neco'' beni ne derse desin yolumdan döndüremeyeceğini bilen ama her defasında bir umut şansını deneyen güzel kardeşim. Sessizliğe gömüldük. Masadaki sessizliği büyük bir gök gürültüsü bozdu. Karşımdaki masaya baktığımda gözleri dolu dolu bana bakıyordu. Neydi onu bu hale getiren deli gibi merak etsem de bana yasaktı. Ama içimde bir yerler ona merhamet etmekten de geri kalmıyordu. Yağmurun cama vurmasıyla eş zamanlı onunda gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. O her ağladığında gökyüzünün de ağlaması normal miydi? Bu aralar normal olmayan ne kadar şey düşünür oldum. Derken bir gürültü daha koptu sokakta, gök gürültüsünden daha şiddetliydi. Herkes dışarı fırladı. Ne olduğunu anlayamadan onun sesini duydum.

''Ayhan dedem dur''

''Çekil geberticem bunu'' daha dikkatli baktığımda yerdeki adamın amcam olduğunu gördüm. Hızla yanına ulaştığımda kaşının patlamış olduğunu gördüm. Hiçbir tepki vermiyordu. Sadece gözleri dolu dolu gülfedaya bakıyordu.

''Amca''

''Yok bir şeyim'' yanımızdan gelen pamuklardan daha yumuşak sesle o yöne döndük. Korkmuş bir yavru serçe gibi titreyerek bakıyordu amcama derin derin

''İyimisiniz''

''İyim korkma'' amcamın sözünün bitmesiyle gülfedanın hışımla çekilmesi bir oldu. O anda karşımdaki adama büyük demeyip dalacaktım. Derdi neydi ki ortalığı inletiyordu.

''Dokunma şu şerefsize''

''Ayıp oluyor Ayhan Bey büyüksünüz diye saygısızlık etmek istemiyorum ama ileri gidiyorsunuz. Bu dünyada kimse amcamla bu şekilde konuşamaz. Müsaade etmem.''

''Senden müsaade isteyen yok karışma bu işe'' biz birbirimizin üzerine yürüyecekken yavru serçenin titrek sesi girdi araya

''Ayhan dedem yapma ne olur.'' Daha fazla konuşmasına fırsat vermeden çekip götürdü. Peşinden gidip onu onlardan almak için hareketlendiğimde amcam kolumdan tuttu.

''Bırak'' sinirlerim iyice tepeme çıkmaya başladı.

''Bırak mı? Amca deliricem bunların seninle derdi ne biri gelir ev basar biri gelir sokak ortasını saldırıp hakaretler eder.'' Sessizlik...

Amcam ağır bir şekilde ayağa kalktı. O kadar hasar yoktu bedeninde ama sanki bütün dağlar sırtındaydı da kalkmakta zorlanıyordu.

''Buradan daha sakin bir yere gidelim anlatacağım.''

''Neyi''

''Çok merak ettiğin hikâyeyi''


Herkese günaydınlar...

Bölümden önce sizlere küçük bir alıntıyla merhaba demek istiyorum. Gelecek bölüm hikayeyi birde Hakan Beyden dinleyelim bakalım belki mazeretlerini öğreniriz. :)

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

GÜLFEDAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin