insan büyüdükçe mi artıyor dertleri?
Yoksa insan büyüdükçe mi anlıyor gerçekleri?
Özdemir ASAF
Gittiğim her yerde canımı acıtıyorlardı. Sanki dünyaya acı çekmek için biri lazımmışta ben gelmişim gibi yada ben çok abartıyordum. Benden daha kötülerini yaşayan insanlar illa ki vardır. Annesiz büyüdüm. Babamın annemi çok sevdiği için beni sevmediğini düşündüm ama o paradan başka hiçbir şeyi sevmiyormuş onu öğrendim. En önemlisi onun gibi iğrenç bir insanın babam olmadığını da öğrendim. Bunca olay arasında mutlu olduğum tek noktaydı. İlk şok geçince içimdeki duygunun acıdan ziyade aldatılmışlık hissi olduğunu anladım. Ben bunları düşünürken konağın önünde telaşlı şükran annemi görmüştüm. Peki şimdi ne yapmalıydım. Bütün nefretimi, acımı, aldatılmışlığımın hesabını onlardan mı sormalıydım yoksa babam olduğunu zannettiğim adamamı sormalıydım. İçimdeki öfke beni yerle bir ediyor nasıl davranmam gerektiğini bilmiyordum. Şükran annem beni görmüş koşarak yanıma geliyordu.
''Kız nerdesin sen öldürcen mi beni'' sadece baktım. Yaşanan her şeyi şükran annem biliyordu. Sorsam anlatırmıydı.
'' Kız konuşsana''
''Şükran anne'' tedirgin bir şekilde bana bakıyordu. Bir şeyler olduğunun farkındaydı. O esnada dedemin sesini duyduk. Annem kolumdan tutup beni arka bahçeye doğru götürmeye başladı.
''Bu konu burada kapanmadı küçük hanım konuşacağız seninle''
''Konuşalım benimde seninle konuşacaklarım var'' dediğimde yürümeyi bırakıp bana baktı. Ne konuşacağımızı anlamaya çalışır gibi baktı. Yüzümdeki donukluktan sadece iyi şeyler olmadığını anladığıma eminim.
''Nerde kaldınız yav''
''Geldik dede''
''Hayırdır ne bu surat''
'' Yok bir şeyim uyuyamadım.''
'' Anladım kahvaltıdan sonra seninle çarşıya gidelim. Hem düğün için kıyafette bakarız ne dersin. Şükran da gelir öğle yemeğini de kızlarımla dışarıda yeriz.''
''Olur''
Sessiz geçen kahvaltıdan sonra dedemin dediği gibi merkeze gittik. O işlerini hallederken bizde dükkanları gezip kıyafet işini hallettik. O kadar ruhsuzdum ki şükran annemi de husursuz etmiştim. Onunla konuşmadan da rahatlamıycaktım. Fazla dolaşmıştık galiba ayağım ağrımaya başladı. Annem bir kadınla konuşuyordu. İlerideki banka oturdum.
'' Ne oldu yavrum bugün neyin var bir garipsin''
''Canım acıyo''
''Tabi ya çok dolandık burktuğun için de ağrımaya başladı.'' Yüzümde istemsizce tebessüm oluştu.
''Hadi gel şu ilerideki kafeye gidelim de soğuk birşeyler içelim.'' Ayağa kalkıp şükran annemin peşine takıldım. İçeri girdiğimde onunla karşılaşacağımı bilsem girmezdim. Hala sinirli şekilde bana bakıyordu sinirlenmesi gereken kişi benken...
İlerleyip bir masaya oturduk. İçecekler geldi. Sessizce içtik. İkimizde hiç konuşmadık.Anlamıştı şükran annem sadece sessizce çıkaracağım fırtınayı bekliyordu.
''Kalkalım mı'' daha fazla orada onun bulunduğu ortamda kalmak istemiyordum. Dışarı çıktık.Tam karşıya geçecekken tanıdık içten bir ses duydum. Bana sesleniyordu yan tarafa dönmemle gördüğüm yüzle şoka uğradım. O buradaydı. Ayağım topallasa da ona doğru koştum. Daha 10 saniye önce mutsuzluktan ölecek gibi hissederken şimdi mutluluktan ölebilirdim.
''can can can'' diye hem sarılıp hem adını söylüyordum. Sanki burada olduğuna kendimi inandırmak ister gibi.
''Yavaş'' onun gülen sesi bana ulaşırken ben içimdeki acıyla ona daha fazla sığındım. O benim çocukluğum, sırdaşım, limanımdı. İstemesem de ayrıldım. Orada öyle daha fazla kalamazdık. Son kez arkama baktığımda onunla göz göze geldim. Sabahtan daha sinirli bakıyordu. Şimdi ne yaptıysam buna...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÜLFEDA
RomanceNazeninle birlikte yavaşça sofraya yaklaştık. Tüm aile üyeleri masadaydı. Tanımadığım bir kadınla bir kiz cocugu da vardı masada, yavasca sandalyeme oturdum. Oğlum hemen elimi tuttu. Hareket etmek canımı yaksa da eğilip öptüm. Kafamı kaldırdığımda o...