Ne olduğunu anlamamıştım düşündüğüm tek şey karşımdaki kendinden emin adamın kim olduğuydu. Hâlâ bana bakıp kararımı bekliyordu , tabi ki hayır diyecektim . Ben savcı Elif Aygün'düm . Başımı sağa çevirip korumalarını inceledim , parmaklarımı birbirine geçirerek sakince karşımdaki adama döndüm ve "Bu işte neden size yardım edeyim ? İstesem katilin kim olduğunu bulurum , hatta sizin de ne işler çevirdiğinizi bulurum ."
Bu kadar emin konuşmama rağmen karşımdaki hâlâ bana bakıp çarpık bir gülümsemeyle kahvesini yudumluyordu. Cebindeki telefonu çıkartıp bana bir fotoğraf gösterdi . Gözlerime inanamamıştım annem gözleri elleri bağlı bir şekilde oturuyordu. Şaşkınlıktan ve sinirden beynime kan fışkırmıştı , ellerim titremeye başlamıştı , karşımdaki ve sağımda çevrelenmiş korumaları öldürmek istedim .
Gözüm dolsa da kendime hakim olmam gerekiyordu . Karşımda oturan ve ona bir o kadar sinirli olduğum adam şakaklarını sıvazlayarak , konuşmaya başladı;
- Eğer bize yardım etmezsen, bizi anlatırsan annen gerçekten çok büyük zarar görür.
- Ne istiyorsunuz?
- Babama dair her şey, babamı kimler üzdüyse hepsini araştırıp bulmanı istiyorum. Tabi ki onun katilini.
- Eğer anneme bir şey olursa seni öldürürüm.
- İstediklerimizi yaparsan annen senle kalır, Sana yardım edeceğim merak etme fakat asla hiçbir şekilde soru sormayacaksın, sadece işini yapıp anneni alıp gideceksin.
- Siz bunun bedelini çok ağır ödeyeceksiniz!
- Bence iyi anlaşacağız.
Bana sırıtarak bakıyordu. O kadar sinirliydim ki onun sert yüzüne vurmamak için kendimi zor tuttum. Bizim oturduğumuz masanın dışında oturan herkes bizi izliyormuş gibi geldi. Yavaşça etrafı süzdüm. Ama kimsenin oturduğumuz masaya baktığı yoktu.
Gözlerimin kırmızı olduğunu hissediyordum. Kıpırdamadım, karşımda bir canavar bana sırıtıyordu ama benim elimden hiçbir şey gelmiyordu. Annemden başka kimsem yoktu. Ona bir şey olursa ne yapacağımı bilmiyordum. Kendinden emin, burnu yere düşse kalkıp almayacak kadın şimdi onlara boyun bükmek zorunda kalıyordu. Sıcak ve bir o kadarda soğuk göz yaşlarımı sildim, karşımdakine dönerek " Neden ben! " diye sordum o ise bana hala sırıtıyordu. "Çünkü ben öyle istiyorum." dedi.
Masadan kimseye bir şey söylemeden kalktım. Tam yürüyecekken korumalardan biri beni kolumdan tuttu. Küçük bir sarsıntı geçirdim. Kolumdaki eli kolaylıkla tuttuğum gibi ters çevirdim, bacağımla korumanın bacaklarını kımıldayamaz halde kenetledim.
Adamın kulağına doğru yanaşarak güçlü bir sesle "Bana bir dokunan daha olursa tek sağ koruman kalmaz. " dedim ve Liva'dan çıktım. Kendimi nasıl sakinleştireceğimi bilemiyordum aklımda sadece annem vardı. Ne olacağını bilmeden bir şey yapmak istemiyordum. Kendi arabamda oturmuş ne olacağını düşünüyordum. Kendi kendimi yerken camımı birinin tıklattığını gördüm. İndirdiğimde Ferdi pisliğini gördüm. Bana elini uzatıyordu, tabi ki uzattığı eli tutmayacaktım. Kendim indim ve gösterdikleri arabaya bindim.
Büyük bir arabaydı, siyah camlarla kaplıydı ben ve Ferdi arkada oturuyorduk. Mümkün olduğu kadar onun suratına bakmamaya çalışıyordum, birden konuşmaya başladı:
- Babam 2 sene önce bir dava için sizin ofisten biriyle çalışmış bir avukat, onu bulmanı istiyorum.
- Bir sürü çalışan avukat var, ismi yok mu bunun?
- Gamze Yıldırım.
-O işten çıkalı çok oldu, ismini biliyorsan bunu da biliyorsundur değil mi?!
- Çok zekisin savcı, onu bulacaksın.
-O gitti yok. 2 yıl oldu hatta sana bir şey söyleyeyim mi?
- Seni dinliyorum.
-O evlenmek için işten ayrıldığını söylemişti. İkisini bir arada idare etmesi zor olurmuş, bana pek inandırıcı gelmemişti. Çünkü kim evlenmek için kariyerini yakmak istesin? Gamze işine düşkün bir insandı.
- Çok doğru bir yere parmak bastın savcı.
- İsmim Elif.
- Neden işten ayıldığını bulacaksın.
-Sen benimle dalgamı geçiyorsun, babanın katiliyle, 2 sene önceki iş ne alaka? Hem ben savcıyım tekrar tekrar hatırlatmama gerek var mı?
- Sana ne denilirse onu yap, en ince detayına kadar araştırmamız lazım. Sen şimdi ofise gidip babamın dosyasını alıp geliyorsun.
- Sen neden bana emir verip duruyorsun?
Hiç bir şey demeden sırıttı ve yan tarafa döndü.
Pek belli etmesem de merak bedenimi sarmıştı. Gamze'nin evlendiğini duyunca Ferdi bozulmuştu, çok karışık işler dönüyordu ama bulacaktım. Anneme bunu yapanları da kaçıranları da bulacaktım. Büroya geldiğimde arabanın kapısı yavaşça açıldı. Hemen ineyim derken Ferdi benim bileğimi kavrayıp "Geç kalma, belgeleri al ve gel." dedi. Gözlerimi devirdim. Hemen elimi çekerek büroya yöneldim ve direkt içeri daldım.
İnsanlar beni selamlıyordu saat 10:00 'a geliyordu işe geç kaldığımı görenler şaşkınlardı . Hiçbir zaman işe geç kalmamıştım. Tabi ki de sorunum şuan bu değildi hemen arşiv odasına girip Gamze Yıldırım'ın dosyalarına bakmam gerekiyordu. Ferdi ve adamları beni dışarıda esrarengiz arabalarıyla bekliyorlardı . Kimseye bir şey söylememden arşiv odasını yöneldim ve içeri girdim .
Tozlanmış dosyalar ve kötü bir rutubet vardı , hemen aramaya koyuldum . Büyük dosyalar önemli küçük dosyalar ise bir önem barındırmıyordu . Gamze Yıldırım diye bir isim bile bulamamıştım , masanın üstünde duran ve sadece arşiv görevlisinin baktığı bilgisayarı açtım ama tabi ki de şifre vardı . Tam şifreleri denerken o büyük ve demir olan kapının gıcırtısını duydum.
Saklanmama imkan yoktu çünkü; masa hemen kapının karşısındaydı, kendimi sadece vitrinin yanına attım. Hemen etrafa bakarak ve kendi dosyamı buldum . Bir erkek sesi geliyordu "kimse var mı ?" diyerek seslendi . Ortaya çıkarak ben varım dedim . Adamı tanımıyordum , sarı saçları , mavi gözleri ve hafif sakaları vardı. Orta boylarda , sakin bir yapıya sahipti .Bana hayranlıkla bakarak konuşmaya başladı:
-Siz Savcı Elif Aygün değil mi siniz?
-Evet ama ben sizi tanıyamadım .
-Ben yeni işe başladım Ali Kaya, yani burada yeni işe başladım. Sizin adınızı çok duydum işinizde iyi olduğunuzu da söylüyorlar.
-Onlara teşekkür ettiğimi söylersin ben sadece işimi yapıyorum ve ayrıca burada işim vardı ama bilgisayarın şifresini unutmuşum senin bir bilgin var mı?
-Ah, evet bana söylemediler sadece görevliden başka kimse bilmemesi gerekiyormuş ama yeni geldiğim için buradaki görevli kız dosyamı açmıştı bende tabi haliyle insan hali gözüm kaydı ve baktım, şifre ADLİSE234 galiba.
-Çok teşekkür ederim Ali Bey çok memnun oldum. Bu aramızda kalsın olur mu?
-Tabi ki görüşmek üzere .
Tuhaf bir adamdı ama sevimliydi. Hemen şifreyi girdim ve gerçekten de açılmıştı , Gamze Yıldırım diye arattığımda beş tane dosya çıktı sonun da Murat Saraç yazan bir dosya bulmuştum . İçimde ki merakı gidermek için dosyayı açtım. Ama karşılaştığım manzara çok garipti 6 ay kadar süren dava çok karmaşıktı dosyanın nerede olduğu bilgisayarın altında yazıyordu. KAPININ GİRİŞİNDEKİ SOL VİTRİN , BLOK 6 . Hemen koşarak dosyayı aldığım gibi arşivden çıktım . İçimde ki suçluluk duygusunu bastırarak ofisten çıkıyordum ki" Elif dur!" diye bir ses duyana kadar. Kendimi sakince kontrol altına almaya çalıştım. Çok zor olsa da bir şekilde de derin nefesler alarak tanıdık sese arkamı dönebildim, heyecanım daha da artmıştı. Karşımdaki sinirli adam tabi ki de bildiğim, tanıdığım ve çok değer verdiğim biriydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8. KONFERANS (Tamamlandı)
Mystery / Thriller25 yaşındaki Savcı Elif Aygün herkesçe çok bilinen ,annesi ile yaşayan , genç yaşta iyi yerlere gelmiş , zarif ve otoriter bir kadın. Konuşmasında tam kendini, yaşadıklarını dikkatle anlatırken uzaktan bir silah sesi gelir. Sabah tanıştığı ve konf...