Arabaya bindikten sonra Selim'e bakarak "beni öpmene gerek yoktu, iş görüşmesindeydik" dedim. O ise bu halimden çok memnunmuş gibi güldü. Yoldan giderken Selim alışveriş merkezinin yanında durdu. Arabasını park ederek kol kola girdik. eden geldiğimizi anlamasam da ha bire beni AVM ye sürüklüyordu.
Sonra ise kısık bir sesle kulağıma "akşam yemeği için kıyafetin yok diye duydum" dedi. Bense yalandan sırıtarak "evet" dedim. İçeri girip kıyafetlere baktım. Ama hiç bir şey gözüme çarpmıyordu. Selim yanıma gelerek bir kıyafet verdi. Kırmızı, uzun kolları olan güzel bir kıyafetti, hatta bu kıyafet bana çok güzel bir şey çağrıştırsa da hiç giymek istemedim.
Selim'in diğer elindeki siyah kıyafeti almak istedim. Onun ise askı detayında pırlantalı döşemeler vardı. Beli ise boydan boya dekolteliydi. Altına kırmızı bir stiletto giyerek kombin etmek istedim. Rujumu kırmızı yaparak ayakkabımla patlatmak güzel olabilirdi.
Alışverişimizi tamamladıktan sonra Selim'de kendine takım elbise aldı. Arabaya doğru yönelirken Selim "akşam yemeğine bir saatimiz var hayatım hemen eve gidip hazırlanalım" dedi. Bende kafamı sallayarak onay verdim. Akşam yemeğine hiç gitmek istemiyordum, içimde kötü bir his vardı.
Eve gelip aldığımız kıyafetleri eve taşıdık. Herkes kendi odasında giyinmeye koyulmuştu. Selim'le sevgili değil de tıpkı bir arkadaş gibiydik, giyinme konusunda bile ikimiz ayrı odalarda giyiniyorduk. O ise bunu saygıyla karşılıyordu.
Kıyafetimi giydikten sonra kapı çaldı. Selim olduğunu bildiğim için "gel" diyerek içeri davet ettim. O ise elinde kırmızı bir kutu ile yanıma geldi. Öylece kutuya odaklanarak ne olduğunu anlamaya çalıştım. Yanıma gelip dalgalandırdığım saçlarımı toplamamı istedi. Bende onu kırmayarak dediğini yaptım.
Kırmızı kutunun içinden pırlanta bir gerdanlık ve aynı şekilde takım olan pırlanta küpe çıktı. Gerçekten çok kaliteli çok pahalı bir şeye benziyordu ama çok abartıyı sevmediğimi bir türlü öğrenememişti.
Dışarı çıktık. Selim son model ve sadece özel günlerde kullandığı kırmızı arabasını getirdi. Arabadan çıkıp koltuğumu açarak bana içeri girmem için komut verdi.
Arabaya oturarak dediğini yaptım. Kendisi de ceketini iliklemeyerek yanıma oturdu ve arabayı sürmeye başladı. Nerede yemek yiyeceğimiz hiç bilmiyordum.O nereye derse bende oraya gidiyordum. Bir benzincide durduk. Öylece etrafa bakınıyordum. Selim kısa bir süre sonra yanıma gelerek tekrar arabaya bindi. Arabayı sürmeye devam ediyordu. Sonunda büyük bir restoranın önünde durduk. Arabayı da park ettikten sonra Selim beni koluna alarak içeri girdi.
İçeri girdiğimizde her yer bom boştu şaşkın şaşkın Selim'in suratına bakıyordum. O ise bana sırıtarak "bugün sadece bize özel olmasını istedim, her yer boş ama son dakika bir şey oldu bir adam daha sevgilisiyle vakit geçirmek istemiş. Ne kadar olmaz desek de bir şekilde buranın müdürünü ikna etmiş. Ama sakın endişelenme onlar bir uç da oturacak aynı şekilde bizde" dedi.
Selim'e dönerek " Restorandı kapatmana ne gerek vardı bir yemek yiyip çıkacaktık" dedim. Beni hiç dinlemiyor gibiydi. İstanbul manzarasının yanında güllerle süslenmiş, üç tane mumlarla bezenmiş bir masa duruyordu. Bu masa bizim olmalıydı Selim beni masanın yanına götürerek sandalyemi açtı ve oturmam için komut verdi.
Garson gelip ne istediğimizi sorduğunda ise çorba ile başlayacağımızı söyledik. Biraz daha oturduktan sonra ikinci kapatanlar da arabasını durdurup içeri girdiler. Fazla ışık olmadığı için kimin geldiği belli olmuyordu, kol kola girmiş bir vaziyette bize doğru geliyorlardı, hem de yan masamıza.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8. KONFERANS (Tamamlandı)
Mystery / Thriller25 yaşındaki Savcı Elif Aygün herkesçe çok bilinen ,annesi ile yaşayan , genç yaşta iyi yerlere gelmiş , zarif ve otoriter bir kadın. Konuşmasında tam kendini, yaşadıklarını dikkatle anlatırken uzaktan bir silah sesi gelir. Sabah tanıştığı ve konf...