Gamze, çakır gözleriyle, mermer suratıyla bana bakıyordu. Kumral, sırma saçlarını arkaya doğru örmüş. Siyah bir tülbendi de prosedür gereği kafasına geçiştirmiş hayretle Ferdi ve beni gözlüyordu. Hâlâ fitti, uzun ve ince bacakları onu manken gibi gösteriyordu. Sanki bizi gördükten sonra suratı bembeyaz olmuştu. Belki de gerçekten de öyleydi, yavaşça yanımıza sokularak sakin bir ses tonuyla konuşmaya başladı;
Gamze: Başın sağ olsun, duyduğumda gerçekten çok üzüldüm. Yurt dışından buralara geldim.
Ferdi: Teşekkürler Gamze.
Gamze: Murat amcayı çok severdim, sende bilirsin.
Beni kafamdan ayaklarıma kadar inceleyerek baktı. Sanki bir hata arıyormuşçasına, sanki beni kendisiyle kıyaslıyormuşçasına. Bana bakmayı kestikten sonra tekrar Ferdi'ye döndü:
Gamze: Arkadaş kim?
Ferdi: O Elif Aygün kendisi senin eski büroda çalışıyor ve çok başarılı bir savcı.
Gamze: Öyle mi? Bende hatırlar gibi oldum. Memnun oldum Elif Hanım.
Elif: Bende memnun oldum.
Gamze: Siz Çıkıyor musunuz?
Ferdi: Hayır.
Gamze: Özür diliyorum.
Ferdi: Önemli değil, eğer konuşmanız bittiyse törene geçelim mi?
Hemen yavaşça Ali'nin yanına sokuldum. Daha fazla Gamze'nin yanında durmak istemiyordum. Ferdi de, Gamze'nin sorusunu resmen kestirip atmıştı. Asla böyle bir şey olamaz der gibi. Nedenini bilmediğim bir şekilde kötü olmuştum. Ferdi'nin söylediği beynimde dönüp dolaşıyordu. Neden böyle bir tepki verdiğini anlamamıştım. Gamze cenaze sırasında Ferdi'ye bakıp duruyordu. Sanki onu özlediğini görmesini istiyormuş gibi. Sanırım konuşacakları, barışacakları mesele çoktu.
Cenaze devam ederken Ferdi konuşmak için kürsüye çıktı, konuştukları içten gelmese bile olanları söylediği belliydi:
"Bugün burada olmamızın büyük bir sebebi var. Babam Murat Saraç'ın ölüm töreni. Onu kalbimden, beynimden çıkarmayacağıma, yaptığı iyilikleri unutmayacağıma ve riyakar olacağıma söz veriyorum. Bunca sene bana kattığı her şey için teşekkür ederim. O benim tek dayanağımdı, onun ölümü hepimizi derinden etkiledi. Umarım onun gibi bir baba olabilirim. Beni bu üzüntülü günde yalnız bırakmadığınız için size ayrıca teşekkür ederim, eminim babamda şuan bizi izleyip berhudar oluyordur".
Konuşması bittikten sonra kürsüden çıkıp dışarı çıktı. Hemen peşinden gidecektim ki Gamze koşarak gitti. Öylece bakakaldıktan sonra başka bir şeyle ilgileniyormuş gibi yaptım. Galiba kalbim kırılmıştı, cenazeden de etkilenmiş olabilirdim. Çünkü en son annemin ortada olmayan cansız bedenine tören yapılmıştı.
Onu o kadar çok özlemiştim ki sanki her an yanıma gelecek bana sarılıp 'her şey yoluna girecek' der gibi. Ferdi belli etmese de, benim gibi içinin acıdığı belliydi. Elimi açıp Allaha dua ettim " Ne olur annemin yanına beni de al."
Göz yaşlarıma hakim olamamıştım. Bir anda kolumdan birinin tuttuğunu hissettim, bu Kerem Bey'di tedirgin bir surat ifadesiyle bana bakıp "İyi misiniz?" dedi. İyiyim desem de hiç iyi değildim, başımın döndüğünü hissetim. Kerem Bey hemen bir sandalye bularak beni oturtturdu. Çömelerek elimi tutuyordu.
Biraz kendime gelmiştim, kalkmak istedim ama Kerem Bey izin vermiyordu. Bir bardak su getirmişti, bir yudum aldıktan sonra etrafa bakındım. Ferdi'nin beni aradığını gördüm hemen ayağa kalktım beni gördüğü an hemen yanıma geldi. Etrafıma baktıktan sonra Kerem'i gördü.
![](https://img.wattpad.com/cover/268449174-288-k932549.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8. KONFERANS (Tamamlandı)
Misteri / Thriller25 yaşındaki Savcı Elif Aygün herkesçe çok bilinen ,annesi ile yaşayan , genç yaşta iyi yerlere gelmiş , zarif ve otoriter bir kadın. Konuşmasında tam kendini, yaşadıklarını dikkatle anlatırken uzaktan bir silah sesi gelir. Sabah tanıştığı ve konf...