Arabanın içinde öylece sayıklıyordum. Kulübede ise Ferdi yaralanmış vaziyette yatıyordu. Tam arabayı çalıştırıp buradan gidecektim ki dayanamayıp kulübeye tekrar girdim. Gittiğimde Ferdi'nin gömleğinin her yeri kanlar içindeydi. Hemen yanına gittim, yarasına sıkıca bastırdım. Boynuma doladığım şalı çıkartım karnına daha da sıkı bastırdım.
Ellerim hep kan olmuştu, sadece ellerim de değil kıyafetlerim de dahildi. Zorla Ferdi'yi yerinden kaldırdım. Dışarıdaki arabaya sokmaya çalıştım. Yağmurlu havanın altında donuyordu. Elleri, yüzü som soğuktu. Kendi kendime "ben ne yaptım..." Diyerek sayıklıyordum.
Hemen Ferdi'yi Arabaya koydum ve kendimde direksiyonun başına geçtim. Bir yandan hastaneye gitmek için hızlı sürüyordum, bir yandan da Ferdi'nin bizi uraya nereden getirdiğini. Bir şekilde hızla Şehre gitmenin yolunu buldum. Daha fazla kan kaybetmemesi için adeta çırpınıyordum.
Sonunda hastaneye geldiğim de ise hemen sedye getirmelerini istedim. Ferdi bir hayli kan kaybetmişti. Bilinci ise yerinde değildi. Sedyeyle ameliyathaneye aldılar. Öylece etrafta dolanıyordum. Telefonu elime aldığımdaysa Selim'in beni on beş defa aradığını gördüm.
Geri dönmeye bile vaktim olmamıştı. Dışarıya çıktık, öylece etrafıma bakıyordum. Ne yaptığımı hiç anlayamamıştım. Banktan kalktığımda Gamze'nin bana doğru hızla yürüdüğünü gördüm. Sinir küpüydü yanıma geldiğinde bağırarak "Ferdi'ye ne yaptın?!" Diyerek bana bir tane tokat attı. Bir şey dememek için kendimi zor tuttum. Gamze ise ha bire "o adam seni çok sevmişti, aileni o öldürmedi" diyerek sayıklıyordu.
Ailem zaafım olduğu için gözlerimi yerden Gamze'ye çevirdim. "Onlar benim ailemi öldürdü, az bile yaptım ona" dedim. Gamze ise bağırarak "o hiç bir şey yapmadı, o da senin gibi bir piyondu" dedi. Gamze'nin söyledikleri beynimde öylece dönüyordu. Sus demekten başka bir şey yapamıyordum.
Hastaneye geri girdim. Gamze ile mümkünse hiç görüşmek istemiyordum. Ameliyathaneye girdim, bekliyordum. Doktor dışarı çıkarak bana baktı "eşiniz mi?" Diye sordu. Bende kafamı sallayarak onay verdim. Bana bakarak "acil kana ihtiyacımız var" dedi. Kanının ne olduğunu öğrendikten sonra benimkiyle aynı olduğunu fark ettim. Hemen vermek için revire gittim.
İğnenin damarıma nasıl girdiğini anlayamadım. Öylece kanımın nasıl çekildiğini izliyordum. Beş on dakika sonra Selim'in revire girip beni aradığını gördüm. Beni gördüğü an etrafıma baktı. Bana baktı "o adam sana bir şey yaptı mı?" Diye sordu. Bende başımı hayır şeklinde salladım. Bana hâlâ sinirli sinirli bakıyordu "sen o adamla nasıl gidersin?" Diyerek bana kızgın bir biçimde bakıyordu.
Bense onun sözlerine dayanamayarak ona "git buradan!" Diyerek bağırdım. Neden bağırdığımı anlamıyordu, hatta bana ne olduğunu sormadan hesap soracak kadar bencildi. Daha sonra ise kızmaktan kendini alı koyarak bana baktı "sen neden buradasın" dedi. Bense sinirli sinirli ona bakarak "Ferdi'yi yaraladım!" Dedim. Bunu duyar duymaz elini dudağıma götürerek susmam için komut verdi ve fısıltıyla "ne dedin sen?" Dedi.
Daha fazla kimseye katlanmak istemiyordum. Arkama yaslanarak gözümden süzülen yaşları sildim. Selim ise hâlâ bana bakıyordu. Ona dönmeden sesiz bir şekilde gitmesini söyledim. Kan alma tam bir saat sürmüştü. Başım dönse de tatlı bir şey alarak kendime gelmeye çalıştım. Gidip doktora nasıl olduğu ile ilgili sorular sormaya başladığımda doktor da Selim yanımdayken "eşinizi sizin sayenizde kurtardık" dedi.
Selim bana öylece bakıyordu, şuan onu düşünmeye vaktimde yoktu. Ferdi'nin iyi olduğunu duyup kendi evime gitmek istedim. Doktorda tam istediğim şeyi söylemişti. Telefonla taksi çağırarak dışarı çıktım. Ne Gamze'nin suratına baktım ne de Selim'in.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8. KONFERANS (Tamamlandı)
Mystery / Thriller25 yaşındaki Savcı Elif Aygün herkesçe çok bilinen ,annesi ile yaşayan , genç yaşta iyi yerlere gelmiş , zarif ve otoriter bir kadın. Konuşmasında tam kendini, yaşadıklarını dikkatle anlatırken uzaktan bir silah sesi gelir. Sabah tanıştığı ve konf...