Ferdi'nin suratına anlamsızca bakıyordum. Gamze'nin yanında ki adama manasız bir şekilde gizli gizli bakıyorduk. Hemen onların masalarının altındaki ses kayıt cihazına bağlı olan telefonu açtım. Ses biraz cızırtılı gelse de idare ediyordu. Sesi açmadan önce Ferdi'ye baktım ve sordum:
- Adamı tanıyor musun?
- Evet.
- Kim?
- Kerem pisliğinin babası Sarp.
- Ne! Ne alaka ki nereden tanışıyorlar?
- Bende bilmiyorum, onlar birbirlerini bir kere bile görmediler. Hatta Kerem ile bile düzgün tanıştırmamıştım.
- Bir mafyanın Gamze ile ne işi olabilir?
- Öğreneceğiz.
Telefonu açtık ikimizde kablosuz kulaklıkları takıp, dikkatle dinliyorduk;
Gamze: Gerçekten tehlikeliydi.
Sarp: Sen olmasaydın yapamazdık.
Gamze: Yapmasaydım içimde uhde kalırdı, onun yüzünden neler çektim.
Sarp: Sen ile daha çok işimiz var.
Gamze: Hazırım, artık buradayım verdiklerimi geri almaya geldim.
Konuşmaları cızırtılı geliyordu, sohbetler tam daha da hararetlenecekken Gamze'nin karşısındaki siyah takım elbiseli, ak saçlı adam lavaboya kalkacağını söyledi. Hemen masamızın üstünde duran menüyü elimize alarak yüzümüzü kapattık. Neyse ki bizi görmedi. Ferdi hâlâ Gamze'ye bakıyordu. Bense itinayla Sarp'ın lavabodan gelmesini bekliyordum.
Biraz daha bekledikten sonra , lavabodan gelmeyi başarmıştı. Tam oturacağı sırada masanın üzerindeki suyu döktü. Hemen garsonlar müdahale ettiler. Hatta bir garson "Sizi başka masaya alalım." dedi. Onlar ise dediklerini dinleyerek boş olan yan masaya geçtiler. Artık ses yoktu, sadece görüntü vardı. Ferdi dayanamadı ve kalkarak onların masasına yürüdü, bense arkasından durdurmaya çalıştım ama dinlemedi.
Masalarına geldiğinde Gamze şaşırarak ayağa kalktı. Sarp ise bu anı bekliyormuş gibi gülerek şarabından bir yudum aldı. Ferdi ise Gamze'ye sinirli bir şekilde "Bu adamla ne anlaşması yaptın." dedi. Gamze çaresiz bir şekilde, kekeleyerek konuşmaya başladı. Ferdi, Gamze'nin kolundan sıkıca tutarak dışarıya götürdü.
Bırakması için zorlasam da bırakmıyordu, bağrışmalar başladı. Anlam veremediğim bir şekilde konuşmaya başladılar:
- Ne anlaşması yaptın bu adamla?
- Ge- ge gerçekten bir şey yapmadım.
- Duydum sizi, Gamze gerçekten sana bu dünyayı dar ederim.
- Şey biz bir iş konuşuyorduk, davalarına yardım edecektim. Bu benim işim, gerçekten bir anlaşma yok.
- Sana artık nasıl inanacağımı bilmiyorum. Önce yalanlar söyledin, beni bırakıp bir adamla evlendin, sonra babam öldükten sonra geri geldin, artık buradayım diyorsun. Benim istemediğim adamlarla iletişime giriyorsun.
- Gerçekten sana zamanla her şeyi anlatacağım.
Resmen onları dinlerken kendimi orada öylece bakakalırken buldum. Benim burada olmam kimsenin umurun da değildi. Yağmurun altında bağıra bağıra tartışıyorlardı, ben yokmuşum gibi. Zaten gerekli bilgileri toplamıştım, benim gitmem onlar için bir ifade etmiyordu. Yağmurlu havayı aldırmadan orayı terek ettim. Tartışmaya gelemiyordum hele de tartışma da üçüncü kişiysem.
![](https://img.wattpad.com/cover/268449174-288-k932549.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
8. KONFERANS (Tamamlandı)
Mystery / Thriller25 yaşındaki Savcı Elif Aygün herkesçe çok bilinen ,annesi ile yaşayan , genç yaşta iyi yerlere gelmiş , zarif ve otoriter bir kadın. Konuşmasında tam kendini, yaşadıklarını dikkatle anlatırken uzaktan bir silah sesi gelir. Sabah tanıştığı ve konf...