34. BÖLÜM

47 8 1
                                    

Kulaklarımı tıkamıştım, Selim içinde ki bütün öfkeyi çıkarıyor gibiydi. Evden çıkmak istesem de bırakmıyordu. Bende bir kenara oturup sakinleşmesini bekledim. Öylece ona ve ne ara içinde böyle öfke barındırdığına bakıyordum. Tam tekrar bağırmaya başlarken ağzından "videoda o adamın ne kadar kötü biri olduğunu görmedin mi?" Dedi. Bense gözlerimi ona dikerek "o belleği arabama sen mi koydun?" Diye sordum. O ise kekelemeye başlayınca neler olduğunu anlamıştım.

Selim'e bakarak "sen ne ara böyle biri oldun?" Dedim. O ise hâlâ bana bir şeyler anlatma çabasına giriyordu. Çantamı aldım çıkıyordum ki "Gidemezsin!" Diye bağırmaya başladı. Kolumdan sertçe tutarak odaya kilitlemeye çalıştı. Tuttuğu kolunu hızla çekerek onu ittim. Ama o daha da sinirlenmişti ne yapacağımı bilemiyorum.

Güvenlik sesleri duyup içeri geldiğinde Selim'i emri üzerine beni aldılar ve çatı karına kilitlediler. Selim'i beni bırakmaya hiç niyeti yok gibiydi. Hemen buradan kurtulmam gerektiğinin bilincindeyim. Etrafa baktım, sonra aklıma birden bir şey geldi "Eski Elif olsaydı ne yapardı, hani şu savcı olan?" Öylece düşünmeye çalıştım.

Biraz daha karanlık odada oturduktan sonra kapıyı vurmaya başladım. Hiç kimseden ses soluk yoktu, sadece en alt kattan hafif bir bağrışma sesi geliyordu. Selim'in bu kadar kötü olabileceği aklımın ucundan geçmezdi. Sonuçta kaç senedir beraberdik ve bir kere bile bana sesini yüksetmemişti. Gerçi sesini yükseltirken bir şey de yapmamıştım.

Karanlık odada yorgun argın uyuya kalmıştım. Sabah kapım açıldığında ise gözümü aralayarak baktım. Gelen Selim'di, yüzüne bile bakmadan "git buradan" dedim. O ise kalmakta ısrarcı gibi duruyordu. Bana bakarak "ilişkimiz çok iyi ilerliyor, tek sıkıntı bence de Ferdi onu ortadan mı kaldırsam, tıpkı senin yapmaya çalıştığın gibi" dedi. Bense ona bakarak "böyle bir şey yapmayacaksın, sen piskopatmısın beni buraya kitlenin bırak beni. Benim tercihlerime nasıl saygı duymasını?" Dedim.

Selim hâlâ sert bir şekilde bana bakıyordu. Onu böyle bu şekilde görmek daha da iğrendiriyordu. Beni hiç dinlemiyordu, yüzüme bakarak "İstanbul bize yaramadı, tekrar aşk dolu yuvamıza gitmeye ne dersin Amsterdam'a yada Paris'e " dedi. Gerçekten de akli dengesini kaybettiğine emindim. Ben gelmek istemiyorum dememe rağmen bana bakıp Amsterdam'a dönmekten bahsediyordu.

Selim'e döndüm ve son kez "seni artık istemiyorum, neden bunu anlamak bu kadar zor" dedim. O ise hâlâ aldırış dahi etmiyordu, gideceğimiz yerleri söylüyordu. Birinin beni buradan kurtarması gerekiyordu, Selim her an her şeyi yapabilirdi.

Çatı katında pencere aralarından süzülen ışığın yanına geçtim. Öylece izledim ve ne yapmam gerektiğini düşünmeye başladım. Sanki her şey şaka gibiydi. Bu durum, olanlar. Kapı hâlâ kilitliydi. Bu şekilde nasıl geçecekti bilmiyorum.

                                    2 HAFTA SONRA

Artık gözümde göz yaşı dahi kalmamıştı. Öylece çatı katında bekliyordum. Selim ise ara sıra geliyor, sonra geri gidiyordu. Beni bırakmayı bir dakika bile düşünmüyordu. Burada çürüyüp gideceğime emindim. Selim'i kendinden emin bir şekilde benimle kalacaksın lafı aklımdan çıkmıyordu. Nasıl olurda bu adamın böylesine tehlikeli biri olduğunu düşünemezdim.

Tekrar camdaki süzülen ışığın yanına gittim. Aşağı baktığımda ise bir araba gördüm. Çok uzak olduğu için kim olduklarını seçemiyorum ama birini uzaktan tanıdım bu Ferdi'ydi. Beni buradan kurtarması için cama vuruyorum fakat bir türlü göremiyordu. Selim onların geldiğini öğrendikten sonra direk çatı katına girdi. Bana baktı ve "özür dilerim hayatım ses çıkarmaman için seni bağlamam lazım" dedi.

Bense bağırmaya başladım. "Bırak beni" diyerek avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Beni başladıktan sonra öylece ağlamaya başladım. Ferdi'nin buraya neden geldiği de merak konusuydu. Alt kattan ses gelmiyordu ama en ufak bir bağırış sesi geliyordu.

8. KONFERANS (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin