Querencia || AshEiji

13

"Bak şu siyah saçlı olan, ama sakın dik dik bakma." diyerek uyardı arkadaşını içeriye girerlerken. Çocuk başını sallayıp onaylarken çaktırmadan baktı Eiji'ye. Cidden 15 yaşında gibi gözüküyordu..

Oturmalarının ardından hemen yanlarına gelmişti Eiji. Her zamanki güzel gülümsemesiyle "hoşgeldiniz!" diyerek karşıladı onları. "Siparişinizi alabilirim."

"Ben americano istiyorum."

"Ben pasta istiyorum! Şuradaki, kırmızı olan."

"Tamamdır. Başka bir şey?" İkisi de başını sallayınca tam oradan ayrılacaktı ki aklına gelen şeyle durup Ash'e baktı. "Ash, kitabın neredeyse yarısına geldim. Şimdiye kadar okuduklarımdan farklı ama hiç sıkılmadım!"

"Beğenmene sevindim o zaman." diyerek hafifçe gülümsedi çocuk. Shorter'ın bakışları ikisi arasında mekik dokurken Eiji uzaklaştığında hemen "ne kitabı?" diye sormuştu.

"Okuduğum bir kitabı sormuştu da, ben de okuması için ödünç verdim."

"Ne? Sen kitaplarını kimseye elletmezsin bile."

"Evet ama..bilmiyorum, sadece vermek istedim." Shorter onun dediği şeye gülümseyerek "peki." diye mırıldandı. Ash cidden bu çocuktan hoşlanmış gibi görünüyordu.

Birkaç dakika sonra siparişleri geldiğinde bir pasta için bile fazlasıyla sevinmişti Shorter. Ash onunla vakit geçirmeyi seviyordu çünkü kötü olsa bile bir şekilde iyi hissetmesine neden oluyordu.

"Oha çok güzel! Ash tadına bak!" diyerek çataldaki pastayı çocuğa uzattı ama Ash başını iki yana sallayarak reddetmişti onu. Daha yeni yemek yemişken bir de bunu yiyenezdi. Henüz o kadar iyi değildi midesi.

"Emin misin bak? Kaçırma bu lezzeti."

"Sen ye, afiyet olsun."

Shorter pastasını yemeye devam ederken Ash ara sıra Eiji'ye bakıyordu ve karşısındaki çocuk bunu fark etmişti. "Eiji'ye mi bakıyorsun?"

"Ha? Hayır bakmıyorum."

"Hı hı, inandım."

"Shorter!" diye kızdı onu utandırmasına karşılık. Çocuk güldükten sonra omuz silkip tabağına çevirdi bakışlarını yine.

"Bu bitti.."

Çocuğun üzgün bakışları üzerine "bir tane daha söyleyelim." demişti. Kendisi ısmarlıyordu ve para Dino'dan geldiği için ne kadar harcadığı pek de önemli değildi.

"OLEY!"