Koltuğa uzandığından beri doğru düzgün kapatamamıştı gözünü. Kapattığı her an Griffin canlanıyordu aklında ve bu ona fazlasıyla acı veriyordu.
Dino'dan gelen onlarca mesajı göz ardı etse de bunun bir hata olduğunun farkındaydı. Yarın dönecekti zaten oraya ve şimdi böyle yapıyor olması başına bela alması anlamına geliyordu.
Sessize aldığı telefonun ekranında gördüğü isimle oflayarak aramayı yanıtladı ve kulağına götürdü telefonu. "Ne var?"
"Neredesin?"
"Sana ne?"
"Düzgün konuş benimle! Neredesin?"
"Yarın geleceğim. Endişelenme, en sevdiğin orospun kaçmıyor bir yere." Kendi dediği şeye alayla gülerken ne kadar acınası olduğunu bir kez daha fark etmişti.
"O aptal çocuğun yanında mısın?" Ash sessiz kalınca devam etti konuşmaya. "Yoksa diğer siyah saçlı olanla mısın? Onun da mı oyuncağı oldun yoksa?" dediğinde çenesini sıktı sinirle. "Kes sesini!"
"Ondan da para alıyor musun Ash?"
"BUNU İSTEYEREK YAPIYORMUŞUM GİBİ KONUŞMA!" diye bağırmasının ardından 'umarım duymamışlardır' diye geçirdi içinden. Bu lanet adam onu öyle sinirlendiriyordu ki, tutamıyordu kendini.
"Bir de inkar ediyorsun ya..O küçük kalçanı arzuyla oynatman gözümün önüne geliyor." dediğinde gözlerinin dolmasına engel olamadı çocuk. Hiçbirini isteyerek yapmıyordu ve Dino da bunun farkında olmasına rağmen tam tersiymiş gibi davranıyordu.
"Geber lanet herif." diye mırıldanmasının ardından aramayı sonlandırıp burnunu çekti. Sinirleri fazla bozulmuş olmasına rağmen hâlâ bir gram umursamadan üstüne gelmeye devam etmesi onu öldürme isteğini büyütüyordu.
"Ash?" Kapının önünde duran çocuğu dışarıdan gelen ışık sayesinde görürken nefesini tuttu. Burada olduğuna göre, az önce dediklerini duymuş muydu?
"Uyuyamadın mı?" Normal konuşuyor olduğuna göre duymadığını düşünüp "hayır." diye mırıldandı sesini sabit tutmaya çalışarak.
"Koltuk rahat olmadığındandır. Yatağıma geçmek ister misin?"
"Gerek y-"
"Hadi gel." Bir anda kolundan çekilmesiyle şaşkınca bakmıştı çocuğa. Sırf o uyusun diye kendi yerinden feragat mı ediyordu yani?
Odaya geldiklerinde Ash'in çekindiğini fark eden çocuk onu sırtından hafifçe iterek "yat hadi." demişti sakin sesiyle.
"Koltukla alakalı değildi, lütfen yerinden olma benim için."
"Olsun. Yine de burada yat istiyorum."
"Eiji-"
"Hadii."
İtirazlarının boşa çıkacağını anlayınca derin bir nefes alıp yatağa girdikten sonra soğuk duvara yaslamıştı bedenini. Yanında Eiji'ye yer bırakmak istemişti, salonda yatacağını söylememişti nasıl olsa.
"Bana yer bıraktığına göre birlikte yatmaktan rahatsız olmayacaksın." Çocuğun hafif kıkırtısı kulaklarını doldurunca istemsizce gülümsedi. Ondan başka biri olsa asla yapmazdı böyle bir şeyi ama Eiji'nin yanında kendini güvende hissediyordu. Aynı yatakta olmaktan bile korkmuyordu hatta.
Boş kalan tarafa uzandığında ikisi de tavana bakıyordu şimdi. Garip bir şey kaplamıştı odayı sanki. Ve bu Eiji'nin karnının kasılmasına neden oluyordu..
"Duydun mu?" diyerek sessizliği yaran çocuğa çevirdi başını. "Neyi?"
"Telefon konuşmamı..duydun mu?"
"Sadece son dediğini duydum."
Oda tekrardan sessizliğe bürünecekken Eiji bedenini çevirdi çocuğa ve konuşmaya devam etti. "Kiminle konuşuyordun?"
"Boşver. Önemli bir şey değildi zaten."
"Ama seni üzüyor, görebiliyorum." dediğinde dolan gözlerini sıkıca yumdu Ash. "Önemli değil, gerçekten."
"Benim için öyle. Seni üzen şeyi merak ediyorum."
"Neden? Seninle hiçbir alakası olmayan bir şeyi neden merak ediyorsun?"
"Benimle alakası olmayabilir ama seninle alakası olduğu için merak etmeden edemiyorum. Seni önemsiyorum Ash, üzülmeni istemiyorum."
Çocuğun sarfettiği kelimeler kalbinde garip bir hisse neden olurken "yapma." diye mırıldandı farkında olmadan. Böyle şeyler söylemediğinde daha çok ihtiyaç duyduğunu hissediyordu ona.
"Sen önemsenmeyi hak eden birisin. Kimsenin sana aksini inandırmasına izin verme."
Ash gözlerinden akan birkaç yaşı engelleyemezken Eiji'nin de yaptığı gibi vücudunu yan çevirerek ona dönmüş olmuştu tamamen. Şimdi yüz yüzelerdi ve bu ikisini de fazla garip hissettiriyordu.
"Böyle olduğunu düşünen tek kişisin." derken Shorter'ı göz ardı etmek zorunda kalmıştı çünkü onunla arasında olan ilişki Eiji'yle olandan daha farklıydı.
"Hayır değilim. Öyleysem bile bu sadece diğer insanların ne kadar aptal olduğunu gösterir."
Çocuğun yumuşak sesi kulaklarında yankılanırken hıçkırığını içinde tutamamış, gözyaşlarını da tamamen serbest bırakmıştı.
Birkaç saniye çaresizce bakmanın ardından elini başının arkasına koyarak kendine çekti çocuğu Eiji. Ash'in ağlaması onun bu hareketine karşı şiddetlenirken tek kolunu sırtına doğru uzatıp sıkıca sarıldı ona. Ağlaması içini acıtıyordu, onu böyle görmek istemiyordu.
Ash çocuğun tişörtünü avcunun içinde iyice sıkarken uzun süredir hissetmediği sıcaklığı hissetmek için daha da sığınmıştı bedenine. Fiziksel sıcaklık değildi istediği, Eiji'nin ona hissettirdiği güveni ve sevgiyi istiyordu.
"Bana hiçbir şey anlatmak zorunda değilsin. Tek istediğim iyi olman ve sen iyi olduğun sürece yaşadığın şeyleri bilmemi istemiyorsan sorun değil."
"Teşekkür ederim." Titrek sesi çektiği bütün acıları dışarı akıtırmış gibi odayı doldurduğunda sertçe yutkunup bilinçsiz bir hâlde çocuğun saçlarına bastırdı dudaklarını Eiji.
"Ne olursa olsun yanında olacağım, bunu sakın unutma."
AĞLİCAM ÇOK TATLISINIZ

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || AshEiji
FanficİÇERİK UYARISI: TECAVÜZ, ŞİDDET, KUSMA Querencia: ispanyolca; dünyada en güçlü hissettiğin yer, güvenli yuvan, evin.