"ASH!" Odasına dalan adama bakıp derin bir nefes aldı çocuk. O geldiğinden beri boştu ev, demek ki şimdi gelmişti.
"Ne?"
"Kaç kere aradım seni! Neredeydin?!"
"Sana ne?"
"Sen bana baksana!" derken yatağa uzatmakta olan çocuğun tişörtünden tutup hızla çekti. "Sen kendini ne sanıyorsun lan?"
Ash sarsılmış olmasına rağmen yüzüne bir sırıtış yerleştirip "en kıymetli oyuncağın değil miyim?" diye mırıldandı.
"Şımarıyorsun!"
"Ne yapacaksın? Video mu izleteceksin? Bayılana kadar becerecek misin? NE YAPACAKSIN?!"
"Sen.." Lafının devamını getirmeyip çocuğu hızla kaldırdı yataktan. "Bundan sonra gözüme bakacak cesaretin bile olmayacak."
Ash onun çekiştirmelerine karşı çıkmak istese de vücudu hâlâ yeterince güçlü değildi, o yüzden peşinden gitmek zorunda kalıyordu ne kadar hoşuna gitmese de.
"Yaptığın hiçbir şey beni etkileyemez beni artık."
"Sen öyle san."
Çocuğu odasına getirip yatağa attıktan sonra "bakalım senin o yeni arkadaşın bir orospu olduğunu görünce ne diyecek?" dedi dalga geçer hâlde. Ash'in dün gece Eiji'de kaldığını biliyordu ve onda kalabilecek kadar güveniyorsa aralarında bir şey vardır diye düşünmüştü.
"N-ne?" Yüz ifadesi anında değişirken sesinin titremesine engel olamamıştı. Cidden bunu yapacak olamazdı değil mi?
Adam onu umursamayıp elini telefonuna attığında Ash hemen ayağa kalkarak üstüne atılmıştı ama adam dirseğini karnına vurarak kendinden uzaklaştırdı onu ve kravatını çıkardı hızlıca. "Bağlanmak istiyorsun demek."
"HAYI-" Lafını kesen içeri giren iki koruma olmuştu. Adamlar kendisine doğru ilerleyince birisinin yüzüne yumruk attı ama o sırada diğeri tarafından tutulmuştu. Eskiden olsa birkaç adamı tek başına halledebilecekken şimdi vücudu öylesine bitkin hâldeydi ki, adrenalin bile yerine getirmezdi gücünü.
"Bırak beni orospu çocuğu!" derken bir anda geriye dönüp adamın bacak arasına tekme atmış, hemen uzaklaşmıştı ondan ama yine de yeterli değildi. Belliydi ki, kurtulamayacaktı buradan.
On dakika içinde Ash yakalanıp bağlanmış, çıplak şekilde yatağa atılmıştı. Titremesini durdurmaya çalışırken iki adama bir şeyler söyleyen Dino'ya baktı. Cidden onu bu hâlde çekip Eiji'ye atacak olamazdı değil mi?
Adamlardan ikisi de kıyafetlerinden kurtulup Dino'nun tam da istediği gibi kaldıklarında biri Ash'in önüne, diğeri arkasına geçmişti. Ash yaş akıtmak için hazır bekleyen gözlerini sıkı sıkı yumup hepsinin bir kabus olmasını diledi. Bu hâlini Eiji'nin bilmesini istemiyordu, daha doğrusu bundan korkuyordu. Ona böyle yaklaşan ilk insanın da gideceğinden korkuyordu.
Adamın parmağını hissettiğinde her ne kadar sıkıca yummuş olsa da sol gözünden bir yaş akmıştı. Ama onu kimse umursamıyordu, belki burada ölse bile umursamayacaklardı.
Kalçasındaki acının yanı sıra ağzının da dolu olması midesini deli gibi bulandırsa da kendini geri çekemiyordu. Ayrıca Dino'nun ne yaptığını da göremiyordu.
Duyduğu sesle başını çevirmeye çalışsa da bunda bile başarılı olamadığı için adamın canını yakmak adına dişlerini kullanıp biraz zaman kazanmıştı Dino'ya dönmek için. Adam çektiği fotoğrafa keyifle bakarken yavaşça yatağa ilerlemiş ve Ash'e çevirmişti telefonu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || AshEiji
FanfictionİÇERİK UYARISI: TECAVÜZ, ŞİDDET, KUSMA Querencia: ispanyolca; dünyada en güçlü hissettiğin yer, güvenli yuvan, evin.