27

705 89 66
                                    

Eiji elindeki bardakla odaya girip yatağına uzanmakta olan çocuğa dikti gözlerini. "Papatya çayı getirdim."

Ash uzun süredir karşısındaki camdan ayırmadığı bakışlarını Eiji'ye yöneltip "teşekkürler." diye mırıldanmış, ama kalkmak için hiçbir hâmle yapmamıştı.

"Yiyecek bir şeyler hazırlamamı ister misin? Miden daha iyi oldu mu bilmiyorum ama.."

"İstemiyorum." Midesinin yandığını hissediyordu, yemek yemek pek iyi bir fikir gibi gelmiyordu o yüzden.

"En son ne zaman yedin?"

En son evde akşam yemeği yemiş ama çıkartmıştı hemen. Yine de yemek istemiyordu hiç. Yerse yine kusacağından korkuyordu.

"Ash bir şeyler yemen gerek."

"İstemiyorum."

"En azından kalk da çayını iç lütfen."

Hâlsiz bedenini Eiji'nin yardımıyla kaldırıp sandalyeye geçip bardağı aldı eline. "Güzel kokuyor."

Eiji gülümserken bir yudum alıp sıcaklığından dolayı yüzünü buruşturmuş ve bardağı geri bırakmıştı masaya. Biraz ılımasını beklese iyi olacaktı.

Kalçasında hissettiği titreme yüzünden elini cebine atıp telefonunu çıkardı ve aramayı cevaplandırdı hemen.

"Efendim?"

"Telefonum sessizde kalmış ve yeni aldım elime özür dilerim. Bir şey mi oldu?"

"Evet ama..yarın konuşalım mı? Lokantaya gelirim."

"Tamam olur."

"Yarın görüşürüz o zaman."

"Görüşürüz!"

Telefonu bacağına koyup derin bir nefes aldı. Kalbinde şimdiye kadar var olan boşluk gitgide büyüyor gibi hissediyordu. Şimdiye kadar çok acı çekmişti ama bu hepsinden farklıydı sanki..

Bir anda alnında Eiji'nin elini hissetmesiyle irkilip şaşkınlıkla açtı gözlerini. "Ateşin var."

"Geçer."

"Duş almak ister misin?"

Başını iki yana sallarken vücudundaki izler gelmişti aklına. Acıdıklarını hissetmiyordu bile. Belki de iyileşmeye başlamışlardı çabucak.

"Biraz bekleyelim, geçmezse ilaç vereyim."

"Gerek yok. İlla ki geçer." diye mırıldanınca Eiji kaşlarını çatıp yüzünü çocuğun yüzüne yaklaştırdı. "Neden böyle yapıyorsun?"

Hem çocuğun böyle yaklaşmasına hem de sorduğu soruya olan şaşkınlığını gizlemeye çalışarak "ne yapıyorum?" diye sordu.

"Kendine değersizmişsin gibi davranıyorsun. Bu hiç hoşuma gitmiyor." dediğinde Ash istemsizce gülüp arkasına yaslanarak "öyleyim çünkü." diye yanıtladı onu.

"Saçmalama!"

"Saçmalamıyorum. Beni tanımıyorsun bile, neden değerliymişim gibi düşünüyorsun ki?"

"Seni ne kadar tanıdığım önemli değil. Benim için değerlisin, hem de çok."

"Böyle şeyler söyleme." derken gözlerini çocuktan kaçırıp hafifçe masaya çevirdi bedenini.

"Kötü bir şey söylemiyorum ki. Cidden benim için çok değerlisin."

"Eiji lütfen.." Sesli bir nefes verip devam etti cümlesine. "Beni tanısaydın bunu diyemezdin zaten."

"Bunu bilemezsin."

"Biliyorum."

"Bilemezsin Ash!"

"Her neyse."

"Böyle kestirip atma."

"Konuşmak istemiyorum." Sesi ciddileştiğinden dolayı konuyu uzatmamaya karar vererek "peki." demiş ve ayağa kalkmıştı Eiji. "Hafif bir şeyler hazırlayacağım yemen için."

"Gerek-" Lafına devam etmedi çünkü bunu söylerse Eiji sinirlenecekmiş gibi hissetmişti. En azından onun hatrı için az da olsa yemeyi deneyebilirdi.

Eiji odadan ayrıldıktan sonra Ash aynanın karşısına geçip bitkin vücuduna baktı birkaç saniye. Dik durmaya bile hâli yoktu, cidden aşırı çökmüş görünüyordu.

'İntihar et Ash.' Aklında yankılanan cümle buydu o mektubu okuduğundan beri ama göz ardı etmeyi başarmıştı biraz Eiji sayesinde. Şimdi odada yalnız olması bu düşünceyi tetikliyordu. Şimdiye dek sadece Griffin'i bir kez daha görmek için kalkışmamıştı buna ama şimdi o yoktu, ölmemek için bir nedeni kalmamıştı.

"Ash, ben biraz meyve almaya ineceğim." diyerek kapıdan giren çocuk yüzünden korkup sendelemiş ve duvara tutunmuştu. Eiji'yse bunu görünce hemen yanına koşmuştu endişeyle. "İyi misin?"

"İyiyim. Birden girince korktum sadece."

"Üzgünüm."

"Önemli değil."

"Biraz meyve almaya gideceğim, tek kalabilir misin?"

"Hm hm."

"Hemen döneceğim."

Koşar adımlarla odadan çıktığında arkasından birkaç saniye baktıktan sonra yatağa geçti Ash. O kadar ağlamasına rağmen hâlâ yanıyordu gözleri yaş akıtmaya hazır hâlde.

Oturmak için bile enerji harcamak zorunda olduğundan dolayı yine uzanır hâle geçmiş, ayak ucunda katlı şekilde duran yorganı da üstüne çekmişti yatmadan önce. Hem yastıkta, hem yorganda Eiji'nin kokusu vardı ve çok rahatlatıcı gelmişti ona. O yüzden yorganı başına kadar çekip Eiji'ye sığınıyormuş gibi sığındı ona.

Querencia || AshEijiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin