"Ash hadi! Acele etmezsek yer bulamayacağız!"
"Sabahın köründe ne kadar hızlı olmamı bekliyorsun ki?" derken sevgilisinin kendisini çekmesine izin vermiş, önlerindeki köprüye ayak basmıştı.
"Erken gitmemiz gerekiyor, çok kalabalık olacaktır. İlk kez göreceksin kiraz çiçeklerini, yakından görmeni istiyorum o yüzden." dediğinde Ash gülümsemesine engel olamadı. Birlikteliklerinin ilk anından beri böyleydi Eiji. Sürekli onu düşünüyordu.
Neredeyse koştukları için çok geçmeden kiraz çiçeklerinin olduğu yere geldiklerinde Ash yüzündeki hayranlıkla bakakalmıştı çiçeklere. Hayatında bu kadar güzel olan başka bir şey görmemişti, Eiji dışında tabii.
"Şurası boş!" Heyecanla konuşup yanından uzaklaşmaya başlayan sevgilisinin peşinden ilerlediğinde diğer insanlara göz gezdirdi. Saat hâlâ çok erken olmasına rağmen bayağı kalabalıktı ama bunun nedenini anlayabiliyordu.
Örtülerini serdikten sonra ayakkabılarını çıkarıp uzanmış, çiçeklere dikmişlerdi gözlerini.
"Beğendin mi?"
"Bayıldım. Gerçekten çok güzeller.."
Eiji çocuğun dediği şeyden sonra duyulmayacak şekilde "Senden daha çok değil." diye mırıldanıp Ash'e biraz daha yanaşmıştı.
"Erken uyandığın için pişman değilsin yani."
"Kesinlikle değilim." derken kolunu biraz açmış, o sırada Eiji de hemen ona sarılır gibi birleştirmişti vücutlarını.
"İstediğin kadar kalabiliriz burada. Yiyeceğimiz de var zaten."
"Akşama kadar kalalım, bunları görmek için bir sene daha beklemek zorunda kalacağım nasıl olsa."
"O bir sene çabuk geçer bence. Birlikteyiz ya.
Ash gülümseyip çocuğun saçlarına bastırdı dudaklarını. "Evet öyle olur."
Buraya gelmelerinden yaklaşık iki hafta sonra kendi evlerine çıkmışlardı. Çok büyük olmayan bir yerdi burası. Ash bilerek böyle olmasını istemişti çünkü büyük evler çok hoşuna gitmiyordu. Hem böylece birbirlerine daha yakın olabilirlerdi evin içinde.
"Annenler gelmeyecek mi?"
"Geleceklerini söylediler ama erkenden gelmezler. Çok fazla gördüler bunları, artık ilgileri kalmadı sanırım."
"Ben ölene kadar her yıl gelebilirim buraya. Tabii senle olmak şartıyla."
"Ölmek kelimesini yanımda kullanmamanı söylemiştim."
"Üzgünüm." dedikten sonra seslice esnedi çocuk. "Çok uykum var!"
"Birazdan açılırsın."
Öyle bir süre uzanmalarının ardından Eiji'nin dediğinin aksine Ash'in uykusu daha da bastırmış, sonunda uyuyakalmıştı kendini tutamayıp.
"İki saat." diye mırıldandı Eiji. "İki saat sonra uyandıracağım seni."
.
"Ash! Uyan hadi! Annemler geldi!"
Ash duyduğu şey yüzünden hızla doğrulunca karşısında görmeyi beklediği kişileri göremediği için kaşlarını çatıp Eiji'ye döndü. "İnsan böyle mi uyandırılır?!"
Eiji onun tepkisine gülerken Ash tekrardan bıraktı vücudunu yere. Uyumak için değildi bu sefer. Çiçekleri güzelce görmek istiyordu.
"Ash."
"Hm?"
"Fotoğrafını çekebilir miyim?"
"Olur."
Eiji çantadaki kamerasını çıkarıp çocuğu güzelce çekebileceği bir pozisyona geçti ve tam fotoğrafı çektiği anda 'gülümse' diye bağırdı. Gülümsemesini istediğinden değildi, sadece Ash'in kamera sesinden fazlasıyla rahatsız olduğunu bildiği için onu duymasını engelliyordu.
"Çok güzel çıktın!"
"Ben de seni çekeceğim." diyerek doğruldu çocuk ve kamerayı aldı Eiji'den. Eiji onun bu hareketine karşılık gülümsemişti poz vermek adına.
Her ne kadar fotoğrafı çekenin kendisi olduğunu bilse de o sesi duymak istemediği için yalandan öksürdü çektiği anda. Ardından da kameradaki küçük ekrana baktı dikkatlice.
"Eiji..mükemmel görünüyorsun."
Eiji dediği şey yüzünden biraz utansa da belli etmeyip çocuğun yanına geçti hemen kendine bakmak için. Ona baktıktan sonra Ash'inkine de bakmışlardı.
"Bunları bastıralım, olur mu?"
"Olur."
Kamerayı çantasına koyduktan sonra boğazını temizleyip Ash'e dikti gözlerini. "Bir de şey.."
"Ne?"
"Seni öpebilir miyim?" diye masumca sorduğunda Ash gülümseyerek başını salladı. Şimdiye dek onu her öpmek istediğinde bu şekilde sormuştu Eiji. İzin almadan yaparsa ona eskiden yaşadığı şeyleri hatırlatacakmış gibi hissedip korkuyordu.
Onay almanın rahatlığı sayesinde dudaklarını yavaşça dudaklarıyla birleştirip tek elini yanağına, diğer elini de çocuğun yere bastırmakta olduğu elinin üstüne koymuştu. Onu öpmeyi seviyordu, ama daha ileriye gitmeyi düşünmüyordu bile. Ash bunu kendisi isteyip dile getirmedikçe de düşünmeyecekti.
Birkaç saniye sonra dudaklarını ayırdıklarında bu sefer de alınlarını yaslamışlardı. Eiji gülümsemesine hakim olamazken çocuğun yanağını okşadı yumuşakça.
"Seni seviyorum Aslan Jade Callenreese."
"Seni seviyorum Eiji Okumura."
Umarım beğenmişsinizdir💞
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || AshEiji
FanfictionİÇERİK UYARISI: TECAVÜZ, ŞİDDET, KUSMA Querencia: ispanyolca; dünyada en güçlü hissettiğin yer, güvenli yuvan, evin.