41

577 74 49
                                    

Ash gece yine Eiji'yle kalmıştı her ne kadar otele döneceğini düşünse de. Tabii ki bırakmamıştı onu çocuk, yanından bir an bile ayrılmak istemiyordu.

Şimdiyse Dino'nun evinin önünde duruyorlardı. Kitapları almaya gelmişlerdi buraya. Ash Eiji'nin burayı görmesini istemiyordu ama çocuk ısrar etmişti içeri girmek için.

Kapıyı açtıkları an Eiji Ash'in elini tutup "çabucak alıp çıkalım." diye murıldanmıştı. Burada olmak anılarını canlandıracaktı kesin ve bunu istemiyordu.

Kocaman evde hızla yürürlerken Ash çocuğu kolundan çekiyordu çünkü kan izlerini görmesini istemiyordu. Sadece kitapları alıp çıkmalarını istiyordu.

Odaya girdiklerinde Ash poşetlenmiş kıyafetleri görüp "bunları da alacağız." diye mırıldandı. Onları da götüreceği aklından çıkmıştı.

O sırada Eiji odaya göz gezdiriyordu. Ash'in uzun süredir yaşadığı yerdi burası, her yerini görmek istemişti bu yüzden.

"Biraz duralım istersen." dedi Ash onun etrafı incelediğini görünce. Eiji de itiraz etmemişti her ne kadar hemen gitmelerini istese de.

"Bu evde tek sevdiğim yer burası diyebilirim. En azından kendime ait gibi düşünerek rahatsız olmamaya çalışıyordum." deyip yatağına oturdu ve dalga geçer şekilde gülümsedi. "Gerçi, çok ağladım burada."

Eiji ne diyeceğini bilemezken sesli bir nefes alıp çocuğun yanına oturdu ve başını omzuna yasladı. "Bundan sonra ağlamana, hatta üzülmene gerek kalmayacak. Hepsini unutturmaya çalışacağım sana."

"Unutabileceğimi sanmıyorum, ama sen yanımda olduğun sürece canımı yakmalarına izin vermeyeceğim."

"Hep yanında olacağım.." Çocuğun son sözü gözlerinin dolmasına yetmişti yine ama bu sefer ağlamayacaktı. Ağlayıp da onu endişelendirmek istemiyordu.

"Gidelim mi?"

"Gidelim."

Ellerinde poşetlerle çıktılar evden. Ash'in bu eve son girişi olmuştu bu, bir daha asla gelmeyi düşünmüyordu.

Kıyafetleri bırakmalarının ardından taksiye binmek zorunda kalmışlardı kütüphaneye gitmek için çünkü bir sürü kitap olduğu için taşımak çok zordu. Taksiyle kısa sürede, yorulmadan varmışlardı.

"Buraya çok sık gelirdim, sen geldin mi hiç?"

"Bir kere kitap almak için gelmiştim."

"İçeride oturalım biraz. Çok güzel bir havası var, rahatlatıyor insanı."

"Tamam, oturalım."

İçeri girdiklerinde Ash görevli kadının yanına ilerleyip önce halini hatrını sordu. Buraya yıllardır geldiğinden dolayı kadınla sık sık sohbet edip bir nevi arkadaş olmuştu.

Biraz sonra kitapları teslim ettiklerinde "hadi kitap alalım." diye mırıldandı Ash. Sadece oturmak saçma olurdu, o yüzden bir şeyler okuyacaklardı.

İkisi de kitaplarını seçince Ash her zaman oturduğu masaya götürdü çocuğu. Karşılıklı oturmuşlardı, böylece her bakışlarını kitaptan ayırdıklarında birbirlerini görebileceklerdi.

Ash'in dediği gibi, kütüphanenin havası gerçekten çok farklıydı. Eiji'yi burada önceden oturmadığı için pişman edecek kadar hem de..

Bir süre kitap okuyup birbirlerine kaçamak bakışlar atmalarının ardından Eiji hafifçe gerinerek "acıktım." diye mırıldanmıştı. Ash de biraz acıkmıştı ama hâlâ midesinden dolayı yemekten korkuyordu biraz.

"Hiç sosisli sandviç yedin mi? Japonya'da var mı bilmiyorum ama."

"Burada yedim ama pek beğenmemiştim."

"Buranın çok yakınında bir seyyar satıcı var, onunkiler çok güzel oluyor. Denemek ister misin?"

"Olur."

Buraya bir daha gelip gelmeyecekleri belli olmadığı için kitapları ödünç almak yerine geri bırakmışlardı.

Birkaç dakika içinde Ash'in söylediği seyyar satıcının yanına ulaşmış, iki tane sosisli sandviç alıp parka ilerlemişlerdi. Ash burada oturmayı gerçekten seviyordu ve şimdi Eiji'yle birlikte oturmak daha da hoşuna gitmişti.

"Ash, acı bu!"

"Ah evet, sos biraz acı."

"Biraz değil çok!" dediğinde Ash kıkırdadı. "Yiyemeyeceksen başka bir şey alalım. Çocuklara uygun bir şey mesela."

Eiji kaşlarını çatıp "Yiyeceğim." dedi kızgın bir tonla. "Ve unutma, senden büyüğüm ben."

"Hm hm."

"Dalga geçme!"

"Özür dilerim abiciğim." deyip sırıttığında Eiji koluna vurdu hafifçe. Yarasının üstüne geldiğinden dolayı inlemesine engel olamamamıştı çocuk. Dünden beri saklıyordu kolunu ama Eiji sanki biliyor gibi hep aynı yere değiyordu.

"Ash, gömleğini çıkar."

"Ha?"

"Gömleğini çıkar, koluna bakacağım."

"Neden?"

"Kolunda bir şey var çünkü! Yaralandın, değil mi?"

"Hayır."

"O zaman göster." dediğinde Ash sesli bir nefes verip gömleğinden kurtuldu birkaç saniyede. Böylece Eiji kolundaki sargıyı görmüştü.

"Tanrım! Ne oldu?"

"Hafif bir sıyrık. Acımıyor bile."

"Neden söylemedin?"

"Endişelenmeni istemedim."

"Söylemen gerekirdi! Dünden beri kaç kere değdim orana kim bilir!"

"Önemli değil."

"Hayır önemli. Bundan sonra bir şey saklama benden."

"Tamam, üzgünüm." dediği an çocuğun koluyla sarıldığından dolayı şaşkın bir hâl almıştı suratı. "Üzülmen için söylemedim. Sadece..benden bir şey saklamanı istemiyorum."

"Tamam, saklamayacağım."

Sonunu bağlayamayıp böyle bıraktım hahxjandh

Querencia || AshEijiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin