Lokantanın kapısını ittiğinde yirmi dakikadır kapının yanında oturup onu bekleyen arkadaşını görüp yanına ilerledi Ash.
"Tanrım! Ash, bayılacak gibisin!" derken çocuğun yürümesine yardım edip insanlardan uzak bir masaya yerleştirdi ve karşısına oturdu. "Hastaneye mi gitsek?"
"İyiyim, gerek yok." Fazla halsiz hissediyordu evet ama hastaneye gitmeye gerek duymamıştı. "Onu öldüreceğim."
"Ha?"
"Blanca geldiğinde ve kanıt olarak sunacak bir şeyler aldığında Dino'yu öldüreceğim. Böylece suçlanmış da olmayacağım. Öyle bir orospu çocuğunu öldürdüğüm için ceza almayacağım." İçinde büyüyen ağlama hissine zıt olarak yüzünde olan kesin ifadesi onun ne kadar güçlü olduğunu bir kez daha göstermişti arkadaşına. Böyle bir durumda bile dağılmadan durabiliyordu.
Shorter kapı sesini duyunca ayağa kalkıp "bir saniye, geliyorum." deyip uzaklaştı yanından. Eiji'yi bekliyordu ve düşündüğü gibi, gelen oydu.
İkili Ash'in olduğu yere ilerlediğinde çocuk onlara dönmüş, Eiji'yi görmesiyle gözlerini kocaman açıp başını çevirmişti hemen. Onun yüzüne nasıl bakacağını bilemiyordu.
Bir şey söylemesini bekliyordu, gelmişken sadece bakıp gidecek değildi ya. Ama Eiji onun düşündüğü gibi yapmayıp hafifçe eğilerek sarılmıştı ona. Ash şaşkınlıkla nefesini tutarken Eiji'nin "üzgünüm." diye mırıldanmasıyla gözlerinin yandığını hissetti.
"Bunları yaşamak zorunda kaldığın için üzgünüm."
Ash başını çocuğun göğsüne yaslayıp güçsüz sesiyle "Shorter mı anlattı?" diye sorduğunda Eiji onaylar bir mırıltıyla yanıtladı onu. "Bunlar için senden iğreneceğimi düşünüyormuşsun.."
"Kim olsa iğreni-"
"Ben değil. Seni seviyorum Ash ve elinde olmayan şeylerden dolayı senden asla iğrenmem."
Çocuğun dediklerinden sonra kendini tutamayıp gözyaşlarını serbest bırakarak hıçkıra hıçkıra ağlamaya başlamıştı. Onun sesi yükseldikçe de Eiji'nin kolları sıkılaşmış, onu daha da sıkı sarmalamıştı.
"Teşekkür ederim." Boğuk sesini duyduğunda saçlarına bir öpücük kondurdu Eiji. Onun ağlamasına gerçekten dayanamıyordu.
"Eve gidelim."
.
Eiji Ash'i lokantadan çıkarırken Shorter gülümsemeden edememişti. Eiji'nin gerçekten iyi biri olduğunu anlamıştı zaten, artık Ash'i iyileştirebilecek biri olduğu için seviniyordu sadece.
İkili eve geldiğinde Eiji çocuğu koltuğa oturtup üstünü değiştireceğini söyleyerek odasına ilerlemişti. Ona nasıl davranması gerektiğini bilemiyordu, yanlış bir şey söylemekten çok korkuyordu.
İçeri geçtiğinde başını dizlerine yaslamış Ash'i görünce hemen yanına ilerledi. Ash da onu farkettiğinden dolayı normal bir pozisyona geçmişti.
Eiji koltuğun köşesine yaslanır şekilde oturup Ash'in gelmesi için kollarını açtığında Ash bir saniye bile tereddüt etmeden açtığı yere geçip başını omzunun hafifçe aşağısına, sırtını da vücuduna yasladı. Eiji ise onun rahat olduğuna emin olduktan sonra kollarını kapatıp ona sarılır hâle gelmişti.
"İyi misin?"
"Hm hm."
"Uyumak istersen uyu." Ash onun sorusunu göz ardı edip "Shorter ne anlattı?" deyince sesli bir nefes verdi Eiji. "Üstünkörü anlattı durumunu. Detaya girmedi belki bilmemi istemezsin diye."
"Anlatacağım."
"İstemiyorsan anlatmana gerek yok, gerçekten."
"Madem bir şeyler biliyorsun, tamamını öğren de aklında soru işareti kalmasın."
"Sen nasıl istersen.."
Ash cesaretini toplamak adına derin bir nefes aldıktan sonra sesinin düzgün çıkmasını umarak başladı konuşmaya. "İlk tecavüze uğradığımda 7 yaşındaydım."
Söylediği ilk şey olmasına rağmen Eiji şimdiden nefesinin kesildiğini hissetmişti. Henüz bir çocukken yaşadığı şey..duymak bile canını yakmıştı.
"Babama söylediğimde polise gittik ama dediklerime inanmadılar. Babam da bir daha olursa izin vermemi ama sonra bunu o adama ödetmemi söyledi." Kendisini tutamayıp hafifçe kıkırdadığında Eiji dudağını dişledi. Onun mental olarak ne kadar kötü olduğunu şimdi daha iyi anlıyordu.
"Bir gün babamın silahını aldım yanıma. O şerefsiz beni yine ellediğinde vurdum onu. Bu olduğu sırada 8 yaşındaydım."
Eiji'den gelecek bir tepki bekliyordu. Diğerlerine bir şey dememiş olsa da birini öldürmesine derdi değil mi?
"Bir şey demeyecek misin? Şu an kollarının arasında bir katil var." diye mırıldandığına Eiji kaşlarını çattı o göremeyecek olsa da. "Ash adam sana tecavüz etmiş! Onu öldürdüğün için bir gram bile suçlamıyorum seni!"
Ash bu dediğine karşı nasıl hissetmesi gerektiğini bilemediği için anlatmaya devam etmişti. "Sonra adamın evinin bodrumunda çocuklara ait kemikler buldular ve bu sayede onun nasıl biri olduğu ortaya çıktı. Ben de suçlanmadım. Bunun üstüne babam beni teyzeme göndermek istedi, ben de evden kaçtım."
"Ve buraya geldin, değil mi?"
"Hm hm. Sonra da..Dino'nun sokaktan çocukları toplayan adamı buldu beni." dedikten sonra bir anda gelen gülme isteğiyle kendini tutamayıp bir kahkaha attı. "Ö-özür dilerim." derken bile gülmeye devam ediyordu. Eiji onun sinir krizi geçirmesinden korkuyor olsa da bir şey diyemedi, sadece sıkıca sarıldı ona.
"O da tecavüz etti defalarca." Kıkırtılar ağzından dökülürken devam etti lafına. "Bana ne sordu biliyor musun? 'O kadar acıyor mu?' Ne şaka ama! Hiçbir şey hissetmediğimi düşündü. Onun için yaşayan bir şey bile değildim." Gülüşü tekrardan şiddetlenip evden yankılanmaya başlarken Eiji "Ash.." diye mırıldanıp başını ona çevirmesini sağladıktan sonra yüzünü avcunun arasına alıp gözlerine dikti gözlerini. "Devam etme. Canını acıtıyor.."
Çocuğun yüzündeki endişeyi görünce farkında olmadan gülmeyi kesmiş, daha ciddi bir ifade takınmıştı. "Özür dilerim. Tanrım! Seni korkuttum değil mi?"
"Hayır korkutmadın saçmalama! Sadece..senin acı çektiğini görmek ve duymak..çok ağır geliyor."
Ash dolan gözlerini kırpıştırırken bedenini biraz çevirip kollarını Eiji'nin boynuna doladı bir anda. Ona sarılıp tüm acısını unutmak istiyordu şu an.
"Devamını anlatmana gerek yok. Bilsem de bilmesem de bir şey değişmeyecek, hep yanında olacağım."
Ash'in hıçkırığı boş evde yankılanırken kendi gözyaşlarını da serbest bırakmıştı Eiji. Ash kadar olmasa da onun da canı acıyordu, onun gibi birinin böyle şeyler yaşamış olması onu hayattan nefret eder hâle getirmişti kısa bir süre içinde.
"Ondan nefret ediyorum." Titrekçe sarfettiği kelimeler Dino'yaydı tabii ki. Hayatında ondan ettiği kadar kimseden nefret etmemişti. O adam..tamamen mahvetmişti Ash'i.
"Nefret ediyorum..şimdiye kadar bana dokunan herkesten nefret ediyorum." Sertçe yutkunmasının ardından ağlayarak devam etti konuşmasına. "Bedenimde bıraktıkları izlerden nefret ediyorum.."
Eiji onu sakinleştirmesi gerektiği için önce kendini sakinleştirip elini çocuğun saçlarından geçirmişti. "Geçti, hepsi geçti Ash. Oraya geri dönmeyecek, aynı şeyleri bir daha asla yaşamayacaksın."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || AshEiji
FanfictionİÇERİK UYARISI: TECAVÜZ, ŞİDDET, KUSMA Querencia: ispanyolca; dünyada en güçlü hissettiğin yer, güvenli yuvan, evin.