23

695 92 49
                                    

Gözlerini açtığı an hissettiği ilk şey yine acı olduğu için bir küfür savurup zorla doğrularak gerindi hafifçe. Kapısı çalındığı için uyanmıştı ve ağrısına rağmen kalkmak zorundaydı.

Kapı çalınmaya devam ederken ayaklarını yere süre süre ilerleyip anahtarı çevirip kilidin açılmasını sağladı.

"Ne var?"

"Bay Dino sizi kahvaltıya bekliyor." Duyduğu cümleyle kaşlarını çattı istemsizce. Cidden dün yaptıklarından sonra karşısında oturup yemek yemesini mi istiyordu ondan?

"İyi, beklesin biraz. Giyineceğim."

Kapıyı kapattıktan sonra sertçe yutkunup yumruklarını sıktı sakin kalmak adına. Gerçekten o kadar öfkeliydi ki şu an..

Birkaç kere derin nefesler alıp kıyafet dolabına ilerledi. Kahvaltıdan sonra çıkacaktı buradan, akşama kadar da gelmeyecekti. Her ne kadar yatması daha iyi olacak olsa da burada durmak istemiyordu şu an.

Giyinirken kızarıklığı atlatıp morarmaya başlamış olan izlere baktı uzun uzun. Hatta farkında olmadan çok uzun bakmıştı ki, kapı yine tıklanıyordu.

"Geliyorum!" diye bağırdı kendini zorlayarak. Nefes alınca bile acısı artıyordu, konuşmak daha da kötü olmasını sağlıyordu hâliyle.

Koridorda yavaş adımlarla ilerlerken merdivenlerden isteksiz bir şekilde inip yerine geçmek için devam etti yürümeye. Yerine oturduğu an adamın bakışlarını üzerinde hissetse de kendisi ona bakmamakta kararlı olduğu için tabağına bakıyordu.

"Günaydın."

Ash tabağına bakmayı sürdürürken adamın nasıl bu kadar yüzsüz olabildiğini düşünüyordu. Cidden karşısına geçmiş normal bir şekilde kahvaltısını yapıyor, hatta selam veriyordu.

"İyi uyudun mu?" Bir saniyeliğine yüzüne bakıp hafifçe sırıttığını gördüğünde onu sinirlendirmek için yaptığına emin olmuştu.

Dakikalar sonra çatalını ses çıkaracak şekilde masaya bırakıp "kahvaltını yap." diye emir verir şekilde konuştuğunda nefesini tuttu çocuk. Zaten başı ağrıyordu, bir de sinirlenirse çok kötü olurdu kesin.

Sesini daha fazla duymamak için başlamıştı yemeye. Ama yine çok yiyecek gibi değildi. Mide bulantısının yanında hiç iştahı da yoktu zaten.

Tabağındakilerin yarısını anca bitirip ayağa kalktı yavaşça. Dino ona bakmaya devam ederken yavaş yavaş yürüyerek merdivenlere ulaşmıştı. Adamın başka bir şey daha dememiş olmasından memnun şekilde odasına çıkıp kitabını ve dün abisi için yazdığı şeyi alarak geri çıktı. Önce mektubu yollayacak, sonra Shorter'ın lokantasına gidecekti.

.

Shorter'ın yerine gelip 10 dakika boyunca çocuğun işini bitirmesini bekledikten sonra yüz yüze gelebilmişlerdi sonunda.

"Geçen gün araba çarptı bana." diye söze girdiğinde Shorter "NE?" diye bağırmıştı şaşkınlıkla.

"Kafamı çarpıp bayılmışım. Hastanede uyandığımda yanımda Eiji vardı."

"BENİM NİYE HABERİM YOK DA EIJI'NİN VAR?"

"Bağırma, başım ağrıyor."

"Pardon."

"İlk onu aramışlar, o yüzden o geldi. Çıkarken de Dino'yla karşılaştık. Beni almaya gelmiş orospu çocuğu."

"Ee?"

"Eiji'ye benim babam sayıldığını söyledi."

"Şerefsiz piç. Eiji ne dedi?"

"Dino'dan hoşlanmadı. İlk kez hoşnutsuz bir ifade gördüm yüzünde. Hatta tersledi onu." dediğinde Shorter gülmesine engel olamadı. "Oha çok iyi."

"Hm hm."

"Sonra?"

"Dino'yla gitmek zorunda kaldım."

"Of piç bıraksaydı da Eiji'yle gitseydin işte!"

"Bırakır da sanki.."

"Artık geberse de kurtulsan."

"Öyle kolay kolay gebermez o orospu çocuğu."

Sonuna bi şey yapamadım idare edin gabxkwndhs

Querencia || AshEijiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin