Adam Ash'in saçlarından tutup başını kendine bastırdığında ağzını dolduran şey midesini bulandırdığı için geri çekilmeye çalışsa da tutulduğu için çekilememişti. Gözlerinden yaşlar akmasın diye zar zor tutuyordu kendini. Ağlayıp da bu piçe zevk vermek istemiyordu.
Adam inleyerek geldiğinde sıvının birçoğu ağzına girmişti ve bu..çok iğrençti. Kendini tutamadığı için olduğu yerden kalkamadan yere boşalttı midesindekileri.
"Ne yapıyorsun lan?!" Ash halsiz bakışlarını adama çevirip "siktir git." diye mırıldandı zar zor. Adam öfkeyle bir tokat attı çocuğa. "Düzgün konuş orospu!" Sonra birkaç küfür savurup kıyafetlerini almak için kalktı oturduğu yerden.
Gözyaşları ardı ardına akarken zorla giyinmişti üstünü. Mide bulantısı hâlâ geçmemişti. Fazlasıyla iğrenç hissediyordu.
Kendini dışarı attığında nereye gideceğini bilmese de yürümeye devam etti. Yine kusacak gibiydi, belki şu an eve gitmesi en iyi seçenekti ama istemiyordu.
Neden burada olduğunu bilmiyordu ama şu an kafenin önündeydi. Buranın bu saatte açık olmayacağını bilse de gelmişti. İçten içe Eiji'yi görmek istemişti belki de..
Kafenin hemen karşısında, kaldırımın yolla birleştiği yerde duran çöp kutusuna eğilerek bir kez daha çıkardı midesindekileri. Kusmak çok acı vericiydi, boğazı parçalanıyor gibi hissediyordu.
Çöpün yanına oturup kendine çekti dizlerini. Başını da dizlerine yasladıktan sonra ağlamak için serbest bırakmıştı kendini. Hıçkırıkları boş sokakta yankılanırken midesinin tekrardan bulanmasıyla ayağa kalkıp çöp kutusuna eğildi yine.
"A-afedersiniz, iyi misiniz?" Duyduğu sesle gözlerini kocaman açıp korkuyla arkasını döndü ağzını elindeki peçeteyle silerken. Onun bu saatte burada ne işi vardı ki?
"Ash?! İYİ MİSİN?"
"İyiyim." diye mırıldandı çatallaşmış sesiyle. O sırada tekrar eğilmek zorunda kalmıştı çöp kutusuna ama artık içinde hiçbir şey kalmadığı için acı bir sıvı çıkmıştı sadece.
"Hastaneye gidelim. İyi değilsi-"
"Gerek yok."
"Nasıl gerek yok? O zaman..evime gidelim. Bir dakika bekleyebilir misin, içeriden bir şey almam gerekiyor." Ash başını salladığında kapıyı hızla açarak içeri koştu. Onu dışarıda o halde bekletmek istemiyordu.
Birkaç saniye sonra nefes nefese "geldim." deyip kapıyı kilitleyip ayakta zar zor duran çocuğa baktı. "Kolunu omzuma at."
Ash ağırlığını çocuğa vermemeye çalışsa da istemsizce biraz veriyordu tabii ama Eiji hiç zorlanıyor gibi değildi. Aksine, çocuğu sırtına alarak bile götürebilirdi.
Evi 10 dakikalık mesafede olsa da yavaş yürüdükleri için 15 dakika sürmüştü ve bu sırada Ash'in bulantısı iyice azalmıştı ama hâlâ iğrenç hissediyordu. Yıkanamamıştı, o odadan hemen çıkmak istediği için yıkanmak aklına bile gelmemişti.
"Hastaneye gitmememiz gerektiğine emin misin? Ben bilmiyorum ne yapabilirim."
"Daha iyiyim." derken koltuğa oturdu çocuk. Çok yorgundu, olduğu yerde uyuyakalabilecek gibi hissediyordu. Hissettiği ağrı yüzünden başını ovdu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || AshEiji
FanficİÇERİK UYARISI: TECAVÜZ, ŞİDDET, KUSMA Querencia: ispanyolca; dünyada en güçlü hissettiğin yer, güvenli yuvan, evin.