"Nereden geliyorsun?"
"Sana ne?"
"Yine sinirlisin, ne oldu?"
"Sesini duymak bile sinirlerimi hoplatıyor. Çekil şuradan."
"Bari bir öpücük ver." Sırıtması içini kaldırırken çenesini sıkıp "siktir git." diye mırıldanarak yanından geçip kapıyı açtı ve hızla içeri girdi.
Eiji'yle konuşmuştu, bu gece de onda kalacaktı. Şimdi üstünü değiştirmek ve -her ne kadar istemese de- yalnız kalmak için gelmişti buraya. Bir de Alex'in kıyafetlerini alacaktı yanına.
Dolabını açmış karşısında dikilirken alttaki küçük çekmeceye takıldı gözü. Yıllar önce silah odasından çaldığı silahı buraya koymuştu kilitleyebildiği için. Zaman zaman alıp bununla Dino'yu ve Marvin"i gebertmek istese de yapamamıştı, yapsa korumalar da onu öldürürdü ve Griffin'i bir daha göremezdi.
Anahtarlığındaki anahtarlardan bir tanesiyle kilidi açıp ağır silahı eline aldı. Bununla ne yapmak için aldığını bilemiyordu şu an, kendine bir şey yapmayacağına dair Shorter'a söz vermişti ve sözlerini her zaman tutardı ama şimdi..ne yapacağını bilemiyordu.
Silahı elinde döndürürken boş bakışlarını ayırmıyordu ondan. Birkaç saniye içinde yaşadığı her boktan şeye veda edebilirdi, ama yapamıyordu. Korktuğundan da değildi, Griffin gittiğine göre kolayca yapabilirdi ama sanki bir şey durduruyordu onu.
"Sikeyim.." diye mırıldanırken ayağa kalkıp silahı tek elinde tutmaya devam ederken diğer eliyle de kıyafet çıkarmıştı. Şimdi biraz burada kalacaktı, kafeye gidemezdi henüz. Shorter'ın yanından da daha yeni çıkmıştı zaten. O yüzden biraz odasında vakit geçirecek, sonra kafeye geçecekti.
Yatağa uzanmış, tavana dikmişti gözlerini. Dün geceyi düşünüyordu istemsizce. Eiji'nin sıkı sıkı sarılışını, kendisinin ondan bir gram bile ürkmemesini, yanında iyi hissetmesini düşünüyordu. Çok garip bir his vardı karnında. Bunun ne olduğunu dile getirmek istemiyordu, yapması sadece bir hata olurdu çünkü.
Yatmaktan sıkıldığı için balkonuna ilerledi halsiz adımlarıyla. Kitap okuyası bile gelmiyordu, öylesine bıkmıştı ki her şeyden..
Gerçi, istediği bir şey vardı içten içe kabul etmek istemese de. Eiji'yi görmek istiyordu. Onunla vakit geçirmek, kocaman gülümsemesini yüzünde görmek istiyordu.
Şimdi olmasa da kafeye gittiği zaman hemen gidebilirdi. O yüzden kafeye ne zaman gideceğini öğrenmek adına telefonunu çıkarıp mesaj atmıştı hemen.
Eiji
Kafeye saat kaçta gidiyorsun?
15:30'da başlıyorum
Erken mi geleceksin?
Hm hm
Burada durmak istemiyorum çok
Tamam
Ne yapıyorsun?
Uzanıyorum
Şu an derste misin?
Hayır, birazdan gireceğim
Tamam
İyi dersler o zaman
Görüşürüz sonra
Görüşürüz!
.
Kafeye gelmesinin ardından iki saat geçmişti, bu iki saatte zor da olsa kitap okumuştu biraz. Eiji dikkatini dağıtıyor olmasa daha kolay olurdu okumak ama çocuğun her yer değiştirdiğini fark ettiğinde ona bakmaktan alıkoyamıyordu kendini.
Geldiğinden beri üçüncü kahvesini içiyordu. Aslında doktor kahve içmemesi gerektiğini söylemişti ama bu o kadar kolay değildi. En azından yumuşak olsun diye sütlü içiyordu.
İçerisi çok dolduğunda dışarı çıkmaya karar verip kasaya ilerledi kolunun altına sıkıştırdığı kitabı ve Alex'e vermek için getirdiği poşetle.
Eiji kasada olmadığından dolayı Alex'e bakıp önce poşeti uzattı. "Kıyafetlerin." Çocuk gülümseyip başını sallarken parayı da uzatmıştı. "Üç sütlü filtre kahve almıştım."
"Tamam, hemen veriyorum para üstünü."
Birkaç saniye içinde para üstünü alıp arkasını döndü ve boş masalardan birini silen Eiji'nin yanına ilerledi.
"Hey."
"Ah Ash, gidiyor musun?"
"Biraz parkta oturacağım. Sonra geri gelirim."
"Tamam, dikkat et!" Çocuğun gülümseyerek söylediği şeye başını sallayıp kapıya ilerledi. Sadece parka gidiyor olsa da 'dikkat et' demişti ve bu çok garip hissettirmişti ona. Umursanmak çok farklı geliyordu..
Bugün bi bölüm daha yazabilirsem akşama bi bölüm daha atıcam
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Querencia || AshEiji
Fiksi PenggemarİÇERİK UYARISI: TECAVÜZ, ŞİDDET, KUSMA Querencia: ispanyolca; dünyada en güçlü hissettiğin yer, güvenli yuvan, evin.