28

700 87 53
                                    

"Miden iyi mi? Yoksa bulanıyor mu yine?"

Ash elindeki kayısı parçasını ağzına atmadan önce "bulanmıyor." diye mırıldandı. "Yanıyor sanki biraz."

"İlaçların iyi geliyordur belki."

"Olabilir." Eiji başını sallayıp tabağına çevirdi gözlerini. Birkaç saniye sonra ise yine konuşmuştu.

"Ash, bugün burada kalacaksın değil mi?"

Bunu düşünmemişti, aklına bile gelmemişti ama eve gitmek daha mantıklı geliyordu çünkü hâlâ bir yabancıydı ona ve ev arkadaşına karşı.

"Bilmiyorum. Eve gitsem daha iyi olur sanırım."

"Lütfen burada kal. En azından bu gece, yoksa aklım sende kalacak." Bakışlarını çocuğa yöneltip başını salladı kabul ettiğini belli etmek için. "Pekala, kalacağım."

"Yarın da Shorter'ın yanına beraber gideriz! Yani istersen.."

"Dersin yok mu?"

"Var ama zaten gitmeyi düşünmüyordum."

"Neden?" dediğinde yanıt vermek yerine omuz silkmekle yetindi çocuk. Aslında gitmeme gibi bir düşüncesi yoktu, şimdi karar vermişti buna sırf Ash'in yanında olabilmek için.

Birkaç dakika sessizce meyveleri yemelerinden sonra Eiji kalkıp Ash'in alnına koydu elini yine. İlk baktığındaki kadar sıcak değildi ama tamamen düşmüş de değildi ateşi.

"Hâlâ biraz sıcak ama ilaç içecek kadar değil bence. Duş alman daha iyi olur."

"Almam için ısrar edeceksin değil mi?" diye sorduğunda Eiji hafifçe gülüp başını salladı. "Evet edeceğim."

"Pekala, alacağım."

Eiji memnuniyetini belli eder şekilde gülümserken kapı açılınca gözlerini Ash'ten ayırıp gelen arkadaşına baktı hemen. "Hoşgeldin!"

Eiji'nin selamını göz ardı edip "Ölüyorum!" diye murıldanarak içeri girdikten sonra Ash'i görmesiyle biraz şaşırmıştı.

"Seni bırakıp gittiğim için özür dilerim ama Ash'i almam gerekiyordu."

"Önemli değil. Ash, hoşgeldin." derken elini uzattı çocuğa. "Geçen sefer konuşmamıştık hiç. Ben Alex."

"Memnun oldum." derken ufak bir tereddütle sıkmıştı elini.

"Ash bugün burada kalacak, sorun olmaz değil mi?"

"Olmaz tabii ki."

Ash'in "teşekkürler." diye mırıldanmasından sonra gülümsemekle yetinip Eiji'ye döndü. "Sevgili ev arkadaşına yemek hazırlamışsındır diye umuyorum."

"Hazırlamadım.."

"Ben de ne umutlarla gelmiştim eve!" dedikten sonra kıkırdayıp "şaka yapıyorum, dolaptan alırım bir şeyler." diye devam etti cümlesine.

O anda aklına gelen şeyle dudağını dişledi Ash. Buraya ilk geldiğinde Alex'in kıyafetlerinden alıp geri vermemişti çünkü aklının ucundan bile geçmemişti açıkçası.

"Alex..senin kıyafetlerin hâlâ bende. Üzgünüm, aklımdan çıktı tamamen." diye bir anda konuştuğunda Alex ona dönüp rahatlatıcı bir gülümseme yerleştirdi yüzüne. "Endişelenme, aklıma bile gelmemişti."

"Ash hadi duşa gir, çok geçe bırakmayalım yoksa uykun kaçar." Böyle dediğinde tam olarak bir anneye benzetmişti onu Ash.

"Tamam." İkisi de ayaklandığında Eiji iki tabağı alıp tezgaha koymuş ve Ash'i banyoya yönlendirmişti.

"Bu kıyafetlerimi geri giyeceğim. Alex'ten almak istemiyorum, diğerlerini getirmemişken tekrar almak çok ayıp olur." diye mırıldandı Eiji suyu ayarlarken.

"En azından gece giymen için rahat bir şey al benden. Pantolonunla yatma."

"Peki. Teşekkür ederim."

"Yine yardım etmemi ister misin?" dediğinde Ash hemen iki yana salladı başını. Yaralarını görmesini istemiyordu.

"Tamam ama bir sorun olursa seslen lütfen." deyip kapıya ilerledi. "Sen suya bak, ben kıyafet getireceğim."

O gelmeden birkaç saniye önce suyu kapatmış ve kapıya dikmişti gözlerini. Eiji'nin içeri girip kocaman gülümsemesini istiyordu, onun gülümsemesi kalbinin yeniden atmasına neden oluyordu sanki onca zamandan sonra.

"Geldim!" İçeri giren çocuğa baktı gülümsemesini umarak ama gülümsemiyordu, aksine donuk bir ifade vardı yüzünde. Gerçi, her zaman mutlu olmasını bekleyemezdi ya..

"Teşekkür ederim." Neredeyse duyulmayan bir şekilde teşekkür etmesinin ardından Eiji banyodan çıkıp yalnız bırakmıştı onu.

Kıyafetlerinden kurtulup ılık suya soktu bedenini. İçerisi soğuk değildi ama bütün bedeni titremeye başlamıştı yine. Bir saniye geçmeden yaşlar gözlerine hücum ettiği için elleriyle yüzünü kapattı istemsizce.

Hıçkırıklarını ne kadar içinde tutmaya çalışırsa çalışsın daha da güçleniyor ve boğazını yarıp geçiyorlardı sanki. Ama Eiji ya da Alex'in bunu duymasını istemiyordu.

Bulabildiği tek çare başını suyun altına sokmak olmuştu. Böylece sesi içeriye gitmemiş olurdu. Hem..boğulma düşüncesi pek fena gelmiyordu.

İyice nefessiz kalmaya başlayınca suyun yüzeyine çıkıp derin nefesler aldı birkaç kez. Artık Griffin de gittiğine göre onu hayatta tutacak hiçbir şey kalmadığını düşünse de bir şey engelliyordu sanki. Zihninin bir kısmı acımasızca 'öldür kendini' diye bağırırken diğer kısmı yaşaması için ikna etmeye çalışıyordu onu.

"Neden?" diye mırıldandı boğuk sesiyle. Sadece abisini bir kez görebilmek için yaşadığını sanarken şimdi neden cesaret edemiyordu ölmeye? Hayata tutunmasını sağlayan şey neydi?

Düşüncelerini bölen şey Eiji'nin adını seslenen sesi olduğunda "efendim?" diye yanıtlamıştı onu.

"Ses gelmeyince kontrol etmek istedim."

"Bir sorun yok, çıkacağım birazdan."

"Tamam!"

Eiji gerçekten çok farklıydı. Şimdiye kadar tanıdığı insanlardan tamamen farklı, iyilikle kutsanmış biriydi sanki. Kendisinin arkadaş olmayı hak etmediği biri..

Querencia || AshEijiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin