---TAMAMLANDI---Mafya hikayesidir.
İki yakın arkadaş ve karşılarında şehri diz çöktüren iki kuzen...
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, smut ve...
*** Homofobikler başlamadan hikâyeyi terk edebilirler. Sorun çıkartmak için okuyanlar, açık bulmaya çalışanlar, alaycı pezevenkler beni uğraştırmadan siktir olup gitsinler lütfen.
Ayrıca arkadaşlar kurgudasınız. Kurgu. Her şeyin birebir gerçek olaylar olmak zorunda değil. Bazen öyle bir davranıyorsunuz ki sanki her şey birebir doğru ama karakterlerimin o anki hareketi hastalıklıymış gibi...
Karakterimin birisi tıpkı Enes gibi -başka bir kitabım- çocuksu davranışlara sahip ama bu ağır bir derece değil. Hasta değil.
Kısaca eğer çocuksu karakterlere hasta gibi bakıp illa gerçeklik arayacak birisiyseniz lütfen ne bu kitabıma ne de Enes'e asla uğramayın.
Ben karakterimin öyle davranmasını istiyorum ve bu böyle olacak. Ne siz Yorumlarınızla canımı sıkın ne de ben sizin canınızı sorayım. Güzelce uyarımı da koyuyorum okursunuz umarım.
Klasik uyarımı da yaptığıma göreee, kalanlar için iyi okumalar.***
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Hayatı deli dolu yaşamak güzeldir derler. Selim ve Aşkın için de tam anlamıyla böyleydi.
Tek sorun ikisi de olası bir problemde kilitlenip kalıyor ve ölümüne korkuyorlardı. Tamam, belki Selim o kadar korkmuyordu ama Aşkın tam bir ağlak bebek gibiydi.
Şimdiki işleri ise biraz, azıcık tehlike barındırıyordu. Tabii bunu ikili asla bilmiyor sadece eğlencesine hiç tanımadıkları birinin düğününe katılıyor olarak düşünüyorlardı.
Fikir tamamen Aşkın'dan çıkmıştı.
Dün gece ev arkadaşı olan Selim'in baş ucuna gelip omzunu dürterek içli içli bakmış ardından koyu mavi saçlarını eliyle dağıtıp aklına bir fikir geldiğini söylemişti.
Hiç tanımadığı, rastgele birinin düğününe gitmek.
İlk başta kesin bir dille bunun saçma bir şey olduğunu savunan Selim sonunda arkadaşının ısrarına dayanamazken şu an kendilerini bir mekanın önünde beklerken bulmuşlardı.
Mekan da ne mekandı ama...
Her yerinden zarafet akan, ışıl ışıl ışıklarla bezenmiş ortamda ikili kapıdaki dikilen görevlilere sıkkın bir bakış atmış ve birbirlerine bakmışlardı.
"Bak, giremeyiz zaten. Gel eve gidelim."
Selim bir umut Aşkın'ı ikna etmeye çalışırken minik boylu çocuk mavi gözleriyle etrafı tarayarak en dipte kalan personel girişini gördüğünde hevesle arkadaşına bakmıştı.
"Hayır! Bak, oradan girebiliriz."
Selim, Aşkın'a göre biraz daha uzun olan boyuyla kapıyı daha rahat görürken kahve gözlerini yeniden arkadaşına dikip gözleriyle aynı renkteki saçlarını karıştırmıştı.
"Pes etmeyeceksin değil mi?"
Selim'in sözleriyle kocaman gülümseyen çocuk başını iki yana sallayarak gülümsediğinde Selim derince iç çekmişti.
"Ama böyle giyinmemiz boşa mı gitsin?"
Aşkın ikisinin de üzerinde bulunan ve onlara gerçekten çok yakışan takımları işaret ettiğinde Selim daha fazla bir şey demeyerek Aşkın'ı kolundan tutup personel girişi yazan kapıya doğru ilerlemişti.
Buradan da öyle kolayca girebileceklerini düşünmüyordu, kaldı ki içerde beklediğini gördükleri iri yarı koruma kılıklı adam da bunu kanıtlıyordu. Ama şans o an onların yüzüne mi güldü yoksa hayatın sillesini mi yediler bilinmez koruma elini kulağında bulunan kulaklığa atıp konuşmuş ardından da konumunu bırakarak içeriye doğru ilerlemişti.
Bunu gören Aşkın Selim'i kolundan tuttuğu gibi içeriye koştuğunda sonunda girmek istedikleri mekanın içindelerdi.
Aşkın istekle oradan oraya koşturup gördüğü tüm yüzeylere işaret parmağı ile hafifçe dokunurken Selim ondaki bu dokunma huyunu bildiği için engelleme çabasına hiç girişmeden etrafı süzüyordu.
"Bir isteğiniz mi vardı Efendim?"
Aniden gelen sesle ikisi de irkilirken arkalarını dönmeleri ile garsonla karşılaşmışlardı. Aşkın hemen sıcak bir tonda konuşmak için atılacakken Selim devreye girmiş ve ifadesiz bir sesle konuşmuştu.
"Teşekkürler, lavaboya bakınmıştık sadece."
Garson içten içe 'Buranın lavaboya benzer hali mi var aq.' Dese bile adamları konuklardan birisi sandığı için bunları söylemeye götü yemiyordu. Dolayısıyla sadece gülümseyip eliyle ilerideki koridoru göstermiş ve oraya gitmelerini rica etmişti.
Aşkın bu durumu iplemeden istekle Selim'in koluna girip seke seke ilerlerken yanında daha ciddi duran Selim gözlerini devirerek ona ayak uyduruyor ve peşinden sakince gidiyordu.
Lavaboların olduğu kısımdan geçip direkt olarak düğün merasiminin olduğu alana geldiklerinde Aşkın resmen gözleri parlayarak etrafa bakıyordu. Aşırı gösterişli bir mekandı. Herkes şık şık giyinmişken etrafta duran korumlar bir tık onu korkutsa bile yanındaki Selim'e güveniyordu.
Her zaman ona güvenmişti.
Homofobik gruptan dayak yerken de, evsiz kaldığında da... Selim onun için her zaman mükemmel bir arkadaş, kardeş olmuştu. Aynı duygular Selim için de geçerliydi. Selim kendisini keşfettikten sonra onun gibi olup ezilenleri korumak için ant içmişti resmen.
Okulda karşılaştığı ve sonrasından eziyet gördüğüne şahitlik ettiği bir çocuğu kurtarmasıyla da yolları Aşkın'la kesişmişti. Başta Aşkın, Selim'den çekinse de sonrasında o koca boyunun altında sevecen bir kalp yattığını görmesiyle resmen elinde oyuncak etmişti bizim çocuğu.
İkisi de dört yıldır paldır küldür yaşıyor, eğlenip geziyordu.
Bugün siki tuttuklarından habersiz etrafa heyecanlı bakışlar atarken ülkenin tüm mafyalarının davetli olduğu bir düğünde olduklarını bilseler yine böyle olurlar mıydı orası muallaktaydı işte. Yine de gecenin ilerleyen zamanlarında bunu öğrenirlerdi nasılsa...
Değil mi?
***
Hikayede Aşkın çocuksu kişiliğinden ötürü fazlasıyla ön planda. Selim yıllarca koruma ve abi vari tavırlar sergilediği için daha pasif kalıyor. Bu sizi rahatsız edecekse baştan kitabı terk edin lütfen. İlerleyen kısımlarda (sonlara doğru) Selim için daha özel bölümler var fakat yine diyorum; Aşkın çocuksu ve çığırtkan haliyle geri planda kalmasını bekleyemezsiniz. Mecburen herkesten sıyrılarak öne çıkıyor.