0.4

25.7K 2.1K 718
                                    

Selim ve Aşkın orada konuşamayacakları için mekanın arka tarafına çekildiklerinde Aşkın hafif hafif titriyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Selim ve Aşkın orada konuşamayacakları için mekanın arka tarafına çekildiklerinde Aşkın hafif hafif titriyordu.

"Sakin ol Aşkın."

Selim arkadaşının korkusuna karşı olabildiğince ılımlı konuşup gözlerine baktığında Aşkın kafasını sallasa da vücudunu durduramıyordu.

Buna karşın karşılarında duran Dağhan ve Korkut ise hâlâ sadece rastlantı üzerine mi çarpıştılar yoksa kasıtlı bir olay mı bunu çözmeye çalışıyorlardı.

"İsimleriniz ne?"

Korkut'tan gelen soruyla ikili bakışlarını onlara çevirirken Selim kafasını dik bir konuma getirip Korkut'un gözlerinin içine bakmıştı.

"Bu sizi ilgilendirmeyen bir şey. Bizi de getirdiniz buraya, anlamadım mafya mısınız nesiniz? Salın bizi de gidelim, saat geç oldu."

Sonlara doğru sıkılarak konuşup tamamen varsayım olarak mafya dediği adamların gerçekten mafya olduğunu bilse bu kadar rahat davranamazdı.

"Neden, uyku saatiniz mi kaçıyor küçük bey?"

Korkut'un alay kokan sesine karşılık Aşkın minik elini ağzına kapatarak esnediğinde kimsenin bir cevap vermesine gerek kalmamıştı.

Selim Aşkın'ın bu hareketi ile içten içe söylenirken Aşkın güzelce esnemiş ardından da saf saf etrafına bakınarak gözlerini kırpıştırmıştı. Uykusu gelince saflaşıyor, resmen dünyadan soyutlanıyordu.

Dağhan çocuğun bu hareketine ifadesiz bir şekilde bakarak onu izlediğinde bu sefer duygusuz gözlerini Selim'e çevirmiş ve delici bakışlarla gözlerinin içine içine bakmıştı.

"İsimleriniz?"

Biraz önce Korkut'a rahatlıkla diklenen Selim bu bakışlarla yerine sinerken "Ben Selim, bu da arkadaşım Aşkın." Diyerek ağzının içinde mırıldanmıştı.

"Peki soyadlarınız?"

Korkut yeniden devreye girdiğinde Selim koluna doğru yatan Aşkın'a kötü bir bakış atmış ama çoktan gözleri kapanan çocuğa karşı pek bir şey yapamamıştı.

Evet, Aşkın görüp görebileceğiniz en korkak- ya da ürkek- çocuk olabilirdi ama uykusu geldiğinde yer, mekan ve zaman fark etmezdi işte.

"Selim Akdoğan ve Aşkın Özer."

Korkut isimleri aldıktan sonra telefonunu çıkartıp adamlarına mesaj atarken Dağhan biranda uykuya dalan minik bedene bakıp hafifçe gülümsemişti.

Olaylar yaşandığından beri deli gibi korkup titreyen o değilmiş gibi saniyeler içinde uykuya dalmıştı çocuk ve bu Dağhan'ın kesinlikle ilgisini çekmişti.

Çünkü kendisi yıllardır anca ilaçlar sayesinde uyuyabiliyorken karşısında mırıldanarak uykuya dalan çocuğu kıskandığını bile hissetmişti.

"Patron."

Bir anda odaya dalan siyah takım elbiseli koruma ile Selim gerilirken Dağhan kafasını hafifçe yan çevirip adamına bakmıştı.

"Adamlar personel kapısından giriyorlar, girdikleri andan beri kimseyle bir temasları ya da bir bakışmaları yok. Kendi hallerinde eğlenmişler ama neden buradalar bilinmiyor. Davetli listesinde isimleri yok ve herhangi biriyle kan bağları da öyle."

Dağhan ve Korkut duydukları yeterli gelmiş olarak kafalarını salladıklarında koruma kapının önüne gidip nöbetine geri dönmüştü.

"Burada işiniz ne?"

Dağhan yine ifadesiz bir sesle konuşurken Selim derin bir nefes alıp arkadaşına uyan aklına bir kez daha küfürler etmişti.

"Sadece tanımadığımız birinin düğününe katılıp eğlenmek istedik hepsi bu."

Her ne kadar doğruyu söylese de karşısındaki adamların dünyasında böyle basit olaylara pek yer verilmiyordu. Hele adı ve sözü geçen büyük isimseniz böyle bir rastlantıya kolay kolay inanmazdınız.

Arkalarından kuyu kazan birçok beden varken Korkut ve Dağhan için rastlantılar çok zordu.

"Eğlenmek için mafya düğününe mi katıldınız yani?"

Dağhan yine büyük bir rahatlıkla konuştuğunda Selim'in gözleri iri iri açılmıştı.

"H-harbi mafya mısınız lan?"

Evet, tam olarak bunu demişti çünkü korkudan dilinin kontrolünü kaybetmişti resmen. Aslında çevredeki korumalardan şüphelenmişti ama belki de saygın bir mekanda olay çıkmasını engellemek için varlardır diye düşünmüştü. Şimdi ise karşısındaki adam ciddi ciddi mafyalarla dolu bir mekanda olduklarını söylüyordu.

"Ne o korktun mu?"

Korkut Selim'e bakarak birkaç adım yaklaştığında Selim omzunda uyuyan arkadaşını deli gibi sarsarak uyandırıp ardından da kolundan tuttuğu gibi koşmamak için kendisini zor tutuyordu.

"Sizden korkan sizin gibi olsun."

Selim her saniye dedikleri yüzünden kendine küfürler ederken Korkut yıllardır karşısında böyle diklenebilen birisini görmediği için mutluydu. Başta bu ona tatminlik verse yıllar geçtikçe herkesin korku uğruna kabuğuna çekilip yalakalık yağması sinirini bozmaya başlamıştı. Fakat şimdi karşısındaki genç adam onu tanımıyor olmasına ve mafya olduklarını öğrenmesine rağmen diklenebiliyordu.

Bu kesinlikle Korkut'un hoşuna gitmişti.

Dağhan ise hâlâ büyük bir rahatlıkla gözlerini kapatmış uyuyan çocuğa bakmadan edemiyordu.

Neydi onu bu kadar rahat uyutan? Kendisi neden yıllardır uyuyamıyordu?

Kafasında bir sürü soru dönerken bir anda patlayan silahlarla ne olduğunu anlayamamıştı.

İki kuzen de artık masum olduklarına inanmaya başladıkları bedenlerin yanına giderken etraflarını saran korumalarla birlikte konum almışlardı.

Seslere korkarak uyanan Aşkın ise dolu gözlerle eline ilk gelen yere, yani Dağhan'ın koluna tutunurken Selim anın şokuyla ona doğru tutulan silahın önünde kalakalmıştı.

***

12.06.2021

Zeyrek (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin