0.5

25K 2K 578
                                    

Bizimkiler tamamen hayatın sonuna geldiklerini düşünüyorlardı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bizimkiler tamamen hayatın sonuna geldiklerini düşünüyorlardı.

Aşkın şaşkın şaşkın Dağhan'a bakıp korkuyla nefesler alıyor, Selim ise ona tutulan namlunun ucunda çaresizce bekliyordu...

"Buraya gel."

Korkut, Selim'i kolundan tutup ani bir atakla arkasına çektiğinde Dağhan'da koluna tutunup tırnaklarını batıran minik bedeni arkasına saklayıp duvarın dibine çökmüştü.

Tabii bunlar olurken de silahlardan çıkan kurşunlar etrafta cirit atıyordu.

"B-bunlar k-kim? Ö-ölecek m-miyiz?"

Aşkın titremekten doğru düzgün konuşamazken kafasını hafifçe arkaya yatıran Dağhan ile göz göze geldiğinde korkuyla ona bakıyordu.

Dağhan ise gayet rahatken minik bedenin biraz önce rahatça uyurken şimdi bu kadar korkmasına sinir olmuştu.

Uyuyan insanlara zaafı vardı sanırım. Yani o böyle yorumlamıştı olayı.

"Sadece arkamda kal."

Dağhan genelde uzun konuşmayı sevmeyen birisiyken yine normalini bozmamış ve küçük bedene tek bir söz söyleyip gördüğü birkaç adamın omzuna doğru silahı ateşlemişti.

Her ateş ettiğinde sırtına gömülen kafa ve ceketini sıkı sıkı tutan ele karşı daha fazla koruma iç güdüsü hissederken bu yıllardır yaşamadığı bir histi.

Bu işe atıldıkları ilk zamanlar aynı hissi Korkut için yaşamış sonrasında ise ikisi de kendisini korumayı öğrenince yıllardır birini korumak için çabalamamıştı.

Aynı durum Korkut için de geçerliydi.

Dakikalar önce kendisine kafa tutan Selim gitmiş yerine şokla etrafa bakıp birkaç adamı görüp "Orada!" diye bağıran ve titreyen birisi gelmişti.

'En azından hedef gösteriyor.' Diye düşünse de içinde bir taraf Selim'le eğleniyordu.

Allah aşkına, kim silahlı bir çatışmada adamların yerini vurulması için gösterirdi ki? Hem de deli gibi korkup titreyen biri...

Korkut tıpkı Dağhan gibi ciddiyetle adamlara sıkıp koruma içgüdüsüyle hareket ederken kısa sürede durulan ortalıkla bir süre daha konumlarını korumuşlardı.

"Bitti mi?"

Selim hafifçe kafasını Korkut'un başının yanından uzatıp etrafa baktığında yerde yatan adamları görmesiyle kalbi korkuyla sıkıştığında geriye doğru düşüp hafifçe yerde sürünmüştü.

Korkut çocukta olan hareketlenmeyi fark edip son bir kez etrafı kontrol ettikten sonra arkasını döndüğünde Selim'in şoka girdiğini anlamıştı.

Adrenalin sayesinde ayakta kalıyordu Selim, adrenalin bitince vücudu kitlenmişti.

"Sakin ol. Kimseye bir şey olmadı."

Korkut elini Selim'in omzuna koysa da çocuk tepki vermezken Korkut kaşlarını çatıp hafifçe Selim'e tokat atmıştı.

"Hey."

Selim sonunda bir tepki verip kırpıştırdığı masum kahvelerle Korkut'a baktığında gözleri dolu doluydu.

"Yerdeler... Vurulmuşlar."

Korkut her ne kadar 'Evet, hatta bazılarının yerini bana sen gösterdin.' Demek istese de bunun çocuğu daha kötü yapacağını fark ederek sustuğunda gözleriyle Dağhan'ı aramış, onun minik çocukla ilgilendiğini görerek yeniden Selim'e odaklanmıştı.

"Merak etme hayati yerlerden yaralanmadılar, zaten polisler gelince de anlarsın durumu."

Selim duyduğu polis lafıyla kaşları çatılırken şaşkındı. Mafya değil miydi be bunlar?

"Sizin polislerden kaçıyor olmanız lazımdı. Değil mi?"

Korkut karşısındaki şaşkın adama açıklama yapmakla uğraşmak istemezken diğer yandan da Dağhan arkasındaki çocuğun etkileneceğini fark ederek önünde duran manzarayı iri vücuduyla kapatıp çocuğa dönmüştü.

"Ben 'aç' diyene kadar gözlerini kapat."

Aşkın zaten korkarken karşısında gözlerinin içine içine bakıp emir veren adamla sorgusuz sualsiz gözlerini sıkı sıkı yumduğunda nefes alış verişleri bile fazla dikkatliydi.

Dağhan bir an karşısında korkuyla dikilen ve gözlerini sıkı sıkı yuman gence baksa da sonrasında artık toparlanmaları gerektiğini farkındaydı. Bu yüzden de Aşkın'ı yan biçimde kucağına almış ve ayağa kalkarak korumalarının doldurduğu bahçede çıkışa doğru ilerlemişti.

"Her şey temiz mi?"

Karşısında duran koruma kafasını sallayıp "Temiz patron." Dediği anda kucağındaki bedenle kapıdan geçip boşaltılmış mekanın çıkışına ilerlemişti. Zaten kapının önüne getirilen araca bindiği sırada arkasından gelen konuşma ve Korkut'un bağırma sesleriyle diğer çocuğun da geldiğini anlarken onları umursamadan aracına binip ilerlemeleri gerektiğini söylemişti.

Nasılsa polisler durumla ilgili sorguyu her yerde yapabilirlerdi.

Aynı zamanlarda ise Korkut yanında sürüklediği Selim'e kendileri ile gelmesi gerektiğini anlatmaya çalışıyordu.

"Ya ben niye seninle gelmek zorundayım?! Bırak artık beni."

Selim sıkılmış ve yorgun bir biçimde söylenirken hemen önlerinde kucakta taşınan Aşkın'ı görmesiyle hemen enerji dolmuştu.

"Hey! Bırak onu yere! Aşkın!"

Selim hareketlense bile Korkut onu tutarak sakin sakin ilerlediğinde Selim ani bir atakla yapmaması gereken bir şeyi yaparak Korkut'un elini ısırmıştı.

Adımları anında duran ikili birbirine bakarken Selim, Korkut'un suratında mimik bile oynamadığını görerek biraz daha dişlerini geçirdiğinde anında tepetaklak bulmuştu kendisini.

Görüş açısında biçimli ve şişkin bir kalça dururken artık kurtulmak için değil de yükselmemek için dualar ediyordu. Anasını siksindi bu kalça neydi ulan öyle?!

Anında sessizliğe bürünen Selim ile Korkut her ne kadar eli sızlasa da tepki vermeyip yürümeye başladığında onun için açılan kapıdan geçip arabasına doğru ilerlemişti.

Dağhan'ın önden gittiğini görmesiyle acele ederek önce sırtındaki bedeni arabaya oturtmuş ardından da yanına geçmişti.

"Ya alo! Niye buradayım ben?"

Selim indirilmenin ve artık bakıp tahrik olabileceği bir kalçanın olmamasından kaynaklı yine çenesini açmışken bir anda kendi çenesine konulan parmaklarla susmuştu.

Korkut İşaret ve baş parmağı ile Selim'in çenesini sıkıştırırken karşısında korkmaya başladığı her halinden belli olan çocuğa bakıp elinin baskısını hafifçe azaltmıştı.

"Arkadaşın Dağhan'la gitti. İstersen seni burada indiririm ama arkadaşının yanında olmak istersin gibi duruyor."

Korkut iki arkadaşın arasındaki bağın sağlamlığını anladığı için rahat bir tavırla Selim'e bakarken Selim mecburen kafasını olumlu anlamda sallamıştı. Tabii ki arkadaşını bırakıp gidemezdi.

Korkut çocuğun sakinleşmesinden memnun bir şekilde ellerini çekip arkasına yaslandığında yanında ağzının içinde söylenen bedene yan gözlerle bakıp önüne dönmüştü.

Dağhan neden o çocuğu peşinden sürüklemişti bilmiyordu ama içinden bir ses bu iki arkadaşın daha çok hayatlarında görüneceğini fısıldıyordu.

E haksız da sayılmazdı yani.

***

13.06.2021

Zeyrek (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin