Gördüğü her hayvana aşkla bakan Aşkın temsili dsjfslfjslfjsl
"Baltalar elimizde, uzun ip belimizdee..."
Önden önden ilerleyen ve kendince şarkı mırıldanan arkadaşına bakan Selim genişçe gülümsemişti. Sonunda sınav dönemi geride kalmıştı ve bir hafta boyunca kamp yapacakları sakin bir yer bulmuşlardı.
Bisiklet kiralayarak buraya gelmişlerdi, azıcık –birkaç kilometre- ilerde benzin istasyonu varken yiyecekleri dert etmiyorlardı. İyice güle yaklaşmalarıyla en sonunda düz, yeşillikli bir alanda durduklarında Aşkın kocaman gülümseyerek arkasını dönmüş ve Selim'e gözlerini dikmişti.
"Seliiim! Çok güzel burası."
Yerinde zıplamasıyla mavi saçları havalanıp suratında çeşitli yerlere çarptığında Selim "Deli." Diyerek gülmüş ve sırtındaki çift kişilik çadırı yere bırakmıştı. Şimdi kurmaya başlasalar yarım saate anca kurarlardı.
"Balım sen ateş yakmak için birkaç odun topla ama uzaklaşma buradan, tamam mı?"
Selim bu görev için pek güvenemese de Aşkın'ı seçtiğinde kendisi hızlıca çadır kurmak için uğraşacaktı. Üstüne üstlük Aşkın'ın kötü yön duygusunu bildiği için özellikle uyarma gereği duyduğunda içi bir tık daha rahat etmişti.
"Merak etme Seliiim, hemen en güzel odunları buraya getireceğim."
Aşkın kendi elinde duran poşetleri yere bırakıp ardından seke seke oradan ayrıldığında Selim bir süre arkasından bakmış ama ardından daha fazla oyalanmak istemeyerek çadıra geri dönmüştü.
Aşkın ise hevesle adımlar atıp çevreyi inceleyerek gördüğü dal parçalarını kucağına alıyordu. Özellikle yere kendiliğinden düşmüş parçaları alırken zamanında ağaçları kıran öküzleri gördüğü için sinirle derince solumuştu.
"Alt tarafı doğaya dokunmayacaksın, ne kadar zor olabilir ki? Öküz herifler."
Gördüğü odun parçasını da eğilip elinde aldığında tam kafasını kaldırmıştı ki aşık oldu.
"Ayy!"
Resmen gözlerinden kalpler çıkartarak ağacın üzerinde duran sincaba odaklandığında minik hayvan burnunu dikip havayı koklamış ama ardından hızla yuvasına girerek gözden kaybolmuştu.
"Sevimli."
Aşkın minik bir gülümsemeyle birlikte söylenerek etrafa bakındığında fazla uzaklaşmak istemediği için geri dönme kararı almıştı. Zaten kucağında biriken dal parçaları da onları bu gece idare ederdi. Geldiği yoldan geri gitmesiyle ilerde çadırın son dokunuşlarını yapan Selim'i gördüğünde hemen koşarak yanına gitmişti.
"Seliiim! Sincap gördüm! Çok sevimliydi. Böyle tombiş tombiş yanakları vardı."
Dışardan kendisini görebiliyor olsa gözlerinin iri iri açılmış olduğunu ve içlerinin parladığını bilirdi ama sadece Selim bu görüntüyü görebiliyordu.
"Görmüş kadar oldum Balım."
Selim, Aşkın'ın şu anki haline gönderme yaptığında Aşkın suratını buruşturup kucağında duran dal parçalarını biraz uzağa bırakarak çadırı incelemişti.
"Şimdi böcek falan girmez değil mi?"
Suratında iğrenme ifadesiyle sorduğu doruya Selim kafasını iki yana sallayarak cevap verdiğinde rahatlamıştı. Günün kalanı yerleşmek, dinlenmek ve çevreye göz atmakla geçerken sonunda güneşin batmasıyla Selim ateşi yakmış Aşkın ise üzerindeki minik battaniyeyle Selim'i izlemişti.
"İyi ki buraya gelmişiz, ben çok mutuyum şu an."
Aşkın'ın iç çekerek konuşmasıyla Selim onun yanında gidip oturduğunda kendi üzerine de farklı bir battaniyeyi örtmüştü.
"O son yaşanılanlardan sonra ben de mutluyum valla."
İki gencin de aklına o an mafya kılıklı herifler gelirken Selim kaşlarını çatmış, Aşkın ise sadece Dağhan'ı gözünün önüne getirmişti. En son yüzünde kırmızı izler varken onunla görüşmüştü. Selim o sırada Korkut'la ocak kavgası yaparken onlar birbirlerine yardım ederek Aşkın'ın suratını temizlemişlerdi.
En sonunda da adamların yardımıyla evlerine vardıktan sonra bir daha asla görüşmemişlerdi. Aslında görüşmek isterler miydi o da muallaktaydı. O adamlarla zaman geçirmek ister istemez zevkliydi. İki genç de hayatlarında sadece gevşek insanlar gördükleri için kendilerini izole etmişken şimdi ciddi takılan kişileri görmek ve zaman geçirmek eğlenceli gelmişti.
Ama işte görmezden gelemeyecekleri bir konu vardı. Adamlar herhangi bir sınırı geçen harekette zarar verebilirlerdi. Hele o Korkut denen adam... Evde köstebek olduğunu öğrendiği zamanki yüzünden geçen o ifade hâlâ Selim'in gözünün önündeydi ve açıkçası ürperticiydi.
O sırada esneyen Aşkın ile düşüncelerinden sıyrıldığında çocuğun yana düşen başını görmesiyle elini arkadaşının omzuna koyarak hafifçe sarsmıştı.
"Çadıra geç de uyu Aşkın."
Sesi fazlasıyla sakin çıkarken Aşkın birkaç saniye suratına boş boş bakmış ama sonrasında kalkarak sarsak adımlarla çadıra girmişti. Arkadaşının ayakta uyumasına karşı gülen Selim bir süre daha ateşi izledikten sonra ateşi söndürerek aynı Aşkın gibi çadıra girdiğinde kendisi için hazırladığı köşeye geçerek yatmış ve günün yorgunluğuyla gözlerini yummuştu.
***
Bir önceki bölümün oyları genele göre niye düşük bilmiyorum ama gözünüzden kaçtıysa diye uyarayım hani...
💞 🐇
27.06.2021
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zeyrek (bxb)
Teen Fiction---TAMAMLANDI---Mafya hikayesidir. İki yakın arkadaş ve karşılarında şehri diz çöktüren iki kuzen... Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim. Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir. +18 içerikler, smut ve...