2.5

15.9K 1.7K 430
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Korkut ve Dağhan iki genci de evde bırakıp hemen geleceklerini söyleyerek evden ayrıldıklarında saat öğle civarlarındaydı. Şimdi ise akşam olmuşken Korkut hâl3a Ahmet'le uğraşıyordu.

Depoda artık Ahmet'in çığlıkları değil inlemeleri yankılanıyordu çünkü Ahmet'in hali cidden itten beterdi.

"Ulan sen kim bize kafa tutmak kim?"

Korkut korkutucu bir sakinlikle konuşarak artık yüzü gözü seçilmeyen surata baktığında Dağhan köşeden izlemeyi seçmişti.

Uzun süre önce yanlarında durmayı bırakmıştı çünkü Dağhan pek kan görme taraftarı değildi. O işleri planlar, pürüzlerle Korkut ilgilenirdi.

"O... O çocuğa karşı b-boş değilsin."

Ahmet çoktan anlamış olduğu gerçekle pis pis gülerken Korkut başta durup suratına baksa da sonra kafasını geriye atarak kahkaha atmaya başlamıştı.

Adem elması her kahkahasında hareket ederken Dağhan bile bir an kuzeni iyi mi emin olamamıştı. Tamam, dengesizlikleri çok olurdu ama böylesine kahkaha atmamıştı hiçbir zaman.

"Boş değilsem bile senin üzerine vazife olan hiçbir şey yok Ahmet."

Bir anda ciddileşen Korkut ile Ahmet yutkunduğunda artık midesine kendi kanı dolmuştu. Göğsünde çizikler varken tırnaklarının birkaçı eksikti. Yüzündeki yaraları zaten hiç saymazken birkaç dişinin kırıldığını biliyordu. Zaten kan yutmasındaki ana neden o kırılan dişlerdi ya...

"Sonunda zayıf olacağınız bir yer çıktı... B-ben olmasam bile d-diğerleri rahat bırakmayacak. H-hele sizin ibne olduğunuz-"

Ahmet'in sesi aşırı sert bir yumrukla kesilirken Korkut korkutucu bir hırsla üzerine çıkmış ve durmadan vurmaya başlamıştı. Elmacık kemiklerinin kırılma sesi depoyu doldururken çoktan kırılmış olan burun biraz daha hasar almış, çenesi ise darbelerden kaynaklı kesinlikle çıkmıştı.

Dağhan kuzeninin kontrolünü kaybettiğini anlayarak hızla devreye girip Korkut'u Ahmet'in üzerinden zorla aldığında Korkut'un küfürleri depoyu inletiyordu.

O sırada telefonunun çaldığını duymasıyla Korkut'u itip sertçe kendine gelmesini söylediğinde Korkut ters ters yüzüne baksa da durulmuştu.

Dağhan ise ekranı görmesiyle Aşkın'dan gelen görüntülü aramayı fark ederek kaşlarını çatmıştı.

Bu tavşan neden onu görüntülü arasındı ki?

Arka planda Ahmet'in görülmeyeceği bir açıyla telefonu açtığında bu sefer hemen arkasında sinirle soluyan bir adet Korkut gözüküyordu ve Dağhan o an Ahmet'i gösterse daha az korkutucu olacağını anlamıştı.

Çünkü kucağında Tavşo ile Aşkın'ın beyaz yüzü gözükmüş ve "Hiii! Sinirli Korkut!" diye bir nida duyulmuştu.

Dağhan'ın tepki vermesine kalmadan telefon hızla Selim'in eline tutuşturulduğunda Aşkın'ın arka planda "Al, sen konuş. Korkut boğa gibi gözüküyor." Diye mırıldanmıştı.

Dağhan tatlı tatlı mırıldanan çocuğa karşı Korkut'tan gelen hırslı bir geniz sesiyle benzetme tamamlanırken gülmek istese de kuzenini daha da delirtmek istemediği için kendini kasmıştı.

"Dağhan..."

Selim çekingen bir şekilde ismini söylemesiyle Dağhan kendisine gelerek Selim'e odaklandığında Selim arkada -tahminen Aşkın'a- bakmış sonra da yeniden ekrana çevirmişti gözlerini.

"Aşkın ne zaman geleceğini merak etti."

Selim'in sözleri ile Dağhan'ın kalbinde bir şeyler olurken Aşkın'ın cırtlak bağırtısı depoda yankılanmıştı.

"Selim! Gıcık mısın sen?! Bunu söylememen gerekti! Ben senin Korkut'u özlediğini ve özür dileyemediğin için üzüldüğünü söylüyor muyum?!"

Korkut duydukları ile çok daha fazla sakinleştiğinde hemen ekrana biraz daha yaklaşmıştı. Adım adım kızaran Selim kötü kötü gözükmeyen bir noktaya baktığında Aşkın'ın "Aaa, Tavşo acıkmış!" demesi ve koşma sesleri gelirken Dağhan telefonu kuzenine vermişti.

"İyi ki söylemedin Aşkın." Diyen Selim en son duyduğu şey olurken ikili rahat konuşsun diye yerde baygın yatan Ahmet'i ensesinden tutmuş ve sürüyerek depodan çıkartmaya çalışmıştı.

Adam ağır olsa da sorunsuz bir şekilde depodan çıkarttığında hemen kapıda bekleyen adamlar Ahmet'i elinden almış ve polise teslim etmek için araca bindirmişlerdi.

Dağhan ve Korkut'un artısı buradaydı işte. Polise yardım eder, içerdeki kötü olayları çözmelerine neden olup gençlerin tuzağa düşmelerini engellerlerdi. Karşılığında polisler onlara karışmaz, böyle olaylarda da adamlarla ilgilenmelerine göz yumarlardı.

Kim ne derse desin böyle pislikler için az bile olduğu için vicdanları rahattı.

Ahmet yıllarca insanları zehirleyen, kadınları satan pezevengin tekiydi. En son da zaten peşindelerken kendi ayağına sıkmış ve Aşkın'a el uzatarak bahtına Selim'i yakalamıştı.

Korkut'un vurulması bile ayrı olayken şu an Ahmet'in olduğu konumdan herkes memnundu.

Dağhan yanlarında yedek olarak getirdikleri kıyafetleri değiştirirken aklında Selim'in sözleri dolaşıyordu.

Demek tavşan çocuk onu merak etmişti ha?

Dağhan'ın yüzünde içten ve sıcak bir tebessüm oluşurken Aşkın evde başını yastığa gömmekle meşguldü.

Selim ve Korkut ise... Onlar biraz garipti. Selim telefon el değiştirdikten sonra utançla yansa da Korkut'un kanlı kıyafetlerini görünce resmen şoka girmişti. Aşkın'ın Korkut'u böyle görmediği için içten içe mutluluk duyarken diğer tarafı Korkut'un yabani tarafıyla yüzleştiği için gergindi.

Korkut'ta bu gerginliği hissederek ekranı düzeltmişti ama kan hâlâ az da olsa belli oluyordu.

"Selim. Yüzüme bak."

Selim'in gömleğine bakmaması için emir vererek konuşmasıyla karşısındaki çocuk emrine uyduğunda iç çekmişti.

"B-ben... Ne zaman gelirsiniz?"

Selim gözlerini kaçırarak başka bir yere baktığında Korkut emin olmuştu ki eve gidince odaya kapanıp çözmeleri gereken sorunları vardı.

Hem şu özür muhabbeti neydi onu anlamamıştı ama onu hallederlerdi hem de Selim'in ona böyle kaçak ve korku dolu bakışlarla bakmasını sevmemişti. Bunları halletmeleri lazımdı.

"Şimdi çıkıyoruz. Yarım saate evde oluruz."

Fazlasıyla sakin konuşması ile sanki dakikalar önce deli gibi adam döven kendisi değildi resmen. Selim kafasıyla onu onaylarken kendine engel olamayarak "Dikkatli gelin." Demişti. Evet, korkmuştu- daha doğrusu gerilmişti ama yine de bu endişelenmediği anlamına gelmiyordu.

Korkut ise duyduğu kelimelerle tebessüm ettiğinde Aşkın'ın şakıdığı şeyleri de hatırlayarak ekrana doğru göz kırpmış sonra da "Siz de bebeğim." Demişti.

İki adam da ekrana şaşkın şaşkın bakarken Selim hızla aramayı bitirmişti. Korkut ona bebeğim demiş olamazdı değil mi?!

****

Yavaş yavaş ısınıyoruz... Alooğğğ! dfhsjkdfhskjf.

Oylar düşüşte :')

6.8.2021

Zeyrek (bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin