---TAMAMLANDI---Mafya hikayesidir.
İki yakın arkadaş ve karşılarında şehri diz çöktüren iki kuzen...
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, smut ve...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Korkut'un yanında Aşkın dkdkskdkskdk Korkuyor ama meraklı da...
Selim gözlerini açtığında kendisini bir odada bulurken uyuşmuş bedenini hareket ettirmek istemişti. Fakat bağlı olduğu sandalye yüzünden hareket etme çabası başarısızlıkla sonuçlanırken aklına tüm o anlar dolmuştu.
Sanki işe yarayacakmış gibi mafyaların savaşında araya girmek istemişti ve şimdi de düştüğü durum belliydi.
"Uyanmışsın."
Gelen sesle birlikte sola doğru baktığı sırada arabada kendisine gülerken gördüğü iri adamı karşısında bulduğunda bunun Ahmet olduğunun farkına da varmıştı.
Bu adam hayatı boyunca gördüğü üçüncü mafyaydı. Diğer iki nafyanın iyi olduğunu üzülerek kabul etse de bu adamın üzerlerine kurşun yağdırışı, sincap ölüleri gönderişi ve şimdi de kaçırılmasıyla pek de sıcak hisler içinde değildi.
"Buraya konuşmak için gelmiştim. Yanlış yapıyorsunuz."
Selim her ne kadar tırssa da aklına Aşkın'ın gelmesiyle cesaret bulduğunda içten içe bu durumdan kurtulanileceklerini ummaktan başka şansı kalmıyordu.
Ahmet ise yüzündeki alaycı gülümsemeyle birlikte sandalyede oturan çocuğa bakıyordu.
"Dağhan ve Korkut'un yanında duran çocuklardan birisin. Son zamanlarda aranızda gelişen birliktelik fazla dikkat çekici... Değil mi? Dolayısıyla ortada hiçbir yanlış bir durum da yok."
Srlim duydukları yüzünden gözlerini devirirken nasıl oluyor da böyle aptalca durumlarla karşılaşıyorlar şaşırıyordu. Hayır, kurşun falan döktürmelilerdi belki de. Kurşun derken, hocı hocaların döktüğü olandan...
"Bakın yeniden söylüyorum hata yapıyorsunuz. Biz Aşkın'la birlikte kendi hallerinde gençleriz. Korkut ve Dağhan'la tamamen şans ve yanlış anlaşılma üzerine tanıştık ve o yanlış anlaşılmalar sürekli devam etti-"
"Geçen gün arkadaşın kaybolduğu zaman Korkut ve Dağhan'dan yardım istedin. Şimdi de onların evindesiniz."
Selim sözünü kesen ve inatlaşan adamla sinirlendiğini hissederken sinirli gözlerle Ahmet'e bakıyordu.
"Çünkü sikik beyninle bizlere ölü sincaplar gönderdin!"
Yine bir anlık deli cesareti ile karşısındaki mafyaya bağırdığında unuttuğu şey karşısında Korkut ya da Dağhan'ın olmamasıydı.
Selim'in duyduklarını sindirmesine izin vermeden Ahmet adamlarından birine seslendiğinde odaya giren yine iri adamla sertçe yurkunmuştu.
Mafya olana irilik bedavaydı sanırım.
"Diğerleri hakkında bilgiler öğrenmeye çalış o evde yaşadığına göre bir şeyler biliyor olabilir. Coşkun'un öğrenemediği şeyleri öter belki."
Ahmet'in sözleriyle Selim'in aklında ampul yanarken evdeki casusu öğrenmiş olduğunu anlamıştı. Coşkun her kimse özellikle Aşkın sonra da diğerleri için tehlike demekti.
Sonuçta bulunmak istiyordu ve Coşkun'un onlara engel olacağı belli bir şeydi.
Odadan çıkan Ahmet'in ardından Selim karşısındaki adama baktığında hiç hoş anlar yaşamayacağını çoktan anlamıştı.
Keşke buraya gelmeden önce birilerine haber bıraksaydı...
*
Aşkın beline sıkıca sarılan kolların yanı sıra ensesinde hissettiği nefesle birlikte gözlerini açtığında mavi gözleriyle bir süre odaya bakmıştı.
Ardından hatırladığı rüya ve Dağhan'a sarılarak uyumasıyla birlikte gözleri iri iri açıldığında vücudu kaskatı kesilmişti.
Hareket ederek yataktan kalkmak istese de ensesine vuran düzenli nefesler sonucu uyudupunu anladığı Dağhan'a da rahatsızlık vermek istemiyordu.
En son biraz daha öyle yatabileceğini düşündüğü anda uyuşan bacağını hareket ettirdiğinde beli dışa doğru kıvrılmış ve kalçaları direkt olarak Dağhan'ın kasıklarına yapışmıştı.
Aşkın bu sefer biraz öncekinden daha fazla açtığı gözleriyle sertçe yutkunduğunda sessiz odada 'glug' sesi yankılanmıştı.
Kalçalarının tam üzerinde hissettiği sıcak ve sert yapının ne olduğunu tabii ki biliyordu, kendisinde de aynısı varken erkeklerden etkilenen bedeni bu durumda hiç hoş bir duruma sokmuyordu ama neyse ki arkasındaki adam uykudaydı.
O uyanır uyanmaz kaçar gider sonra da Selim'i bularak onun yanından ayrılmazdı.
Hem sahi, Selim neredeydi? Neden Dağhan'la uyumasına izin vermişti ki?
"Güzel uyudun mu?"
Boynuna doğru vuran nefesin sahibi konuştuğu anda Aşkın düşüncelerinden sıyrıldığında kalçasını hemen öne iterek Dağhan'ı hissetmeyi kesmişti.
"E-evet... Teşekkür ederim."
Sesi kısık ve tatlı çıkarken Dağhan onun bu tatlı haliyle kapalı gözlerinin ardından gülümseyip kollarını çocuğun üzerinden çekmişti.
İtiraf etmeliydi ki uyuduğu en kaliteli uykulardan birini uyumuştu. Aşkın'ın boynundan ve saçlarından gelen ona has kokusu Dağhan'ın tüm olumsuz hislerini hapsetmiş ve acı dolu rüyalar yerine bomboş bir uyku çekmesini sağlamıştı.
"Saat geç olmuş, akşam yemeği yemiştir bizimkiler. Kalk hadi, biz de yiyelim."
Yatmadan önceki sinirli halinin aksine şimdi yine kibar kişiliğine bürünmüş olan Dağhan'la birlikte Aşkın uysal uysal akafasını salladığında ikili aynı anda yataktan kalkıp kapıya ilerlemişti.
Tam kapıyı açmışken kola uzanmış olan Korkut'la karşılaştıklarında onun yüzünde gördükleri sinir ve endişe kırıntıları ile Aşkın korkmuş, Dağhan ise gerilmişti.
"Ahmet... Selim'i kaçırmış."
Aşkın duydukları ile minik ellerini ağzına kapattığında Dağhan sinirle elini yumruk yapmıştı. Bu adam şimdi sınırı aşmıştı işte.