---TAMAMLANDI---Mafya hikayesidir.
İki yakın arkadaş ve karşılarında şehri diz çöktüren iki kuzen...
Eşcinsel konulu bir hikayedir, bunu bilerek başlamınızı isterim.
Homofobikler ve aşağılayıcı yorum yapanlar engellenecektir.
+18 içerikler, smut ve...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşkın başında hissettiği dehşet acılı bir ağrıyla gözlerini açtığında burnuna dolan kokuyu artık tamamen tanıyordu. Gözlerini yeniden kapatarak yana dönüp kolunu ileriye attığında karşılaştığı boşlukla kaşları çatılmış ama sonra kafasına yavaş yavaş görüntüler gelmeye başlamıştı.
İlk görüntüde içmeye başlamışlardı.
İkincisinde tuvalete gitmek için kalktıklarını hatırlıyordu.
Ve en sonuncusunda...
"Hiii!"
Hızla açılan gözlerle Aşkın yataktan kalktığında ayağına dolanan çarşafla düşmemek için son anda dengesini sağlamış ve hızla odadan çıkarak hatırladığı kadarıyla Korkut'un odasına yönelmişti.
Eğer beyni yalan söylemiyorsa gece iki mafya onları eve getirmiş ama arabada bile birbirlerine sulandıkları için birlikte yatmalarına izin vermeyerek ve yalnız kalmalarına da yasak getirerek kendi odalarına almışlardı.
Kısaca Selim bu kapının ardında olmalıydı.
Fakat Aşkın'ın götü yemiyordu kapıdan girmeye...
"Eğer Superman'in gözlerine sahip değilsen kapının ardını göremezsin."
Kulağına ulaşan Dağhan'ın sesiyle Aşkın korkarak sıçradığında Ela gözlü adam sadece minik bedeni süzmekle yetinmişti.
Gece boyunca üzerine kustuğu için kendi tişörtünü giydirmek zorunda kalmışken şimdi karşısında dizlerine kadar gelen gri tişörtle öylece kendisine bakan mavi gözlerle iç çekmişti.
"Selena'nın da gözleri görüyordu bir kere." Diyerek kendince ekleme yapan Aşkın'ı anlamayan Dağhan boş boş çocuğa baktığında selena'nın kim olduğunu bilmiyordu. Hoş, öğrenmek de istemiyordu.
Aşkın'ı az buçuk çözmüştü. Gün boyu televizyona bakıp her şeye şaşırıyor, ilginç ilginç programlar bulup sürekli sinirle evde geziniyordu.
"Hâlâ uyuyor olmalı."
Dağhan'ın cevabıyla Aşkın üzülerek omuzlarını düşürdüğünde ağrısını hatırlatan başıyla birlikte suratını buruşturmuştu.
"İlaç var mı?"
Masum masum mavilerini Dağhan'a dikmesiyle Dağhan kafasını iki yana 'Senden olmaz.' Dercesine salladığında eliyle beni takip et işareti yapıp yürümeye başlamıştı.
Aşkın yapacak başka bir şey olmadığı için kuzu kuzu adamı takip ederken çıplak ayakları zemine her bastığında 'Şıp şıp.' Ses çıkartıyordu.
Birlikte mutfağa inmelerinin ardından Dağhan kahvaltı masasını göstererek önce birkaç şey atıştır dediğinde Aşkın hiç aç olmasa da mecburen masaya oturmuştu.
Tamam, artık beraber uyuyor olabilirlerdi –hâlâ kötü rüyalar görüyordu.- ama sinirli hallerini de hatırlıyordu.
Aşkın zorla yediği reçelli ekmeğinin ardından kafasını kaldırarak karşısında duran Dağhan'a baktığında adamın çoktan kendisini izlediğini görmesiyle sevimli haline bürünmüştü.