İda neredeyse tam bir gündür onu kapattıkları odada hiç bir şey yapmadan oturuyordu ve delirmek üzereydi. Bir kaç kez dışarı çıkmak istemiş bir kaç kez de kaptan ile konuşmak istemişti ama kapıdaki dev adam ona dışarı bir adım atmasına bile izin vermemişti.
" Bu kadar yeter."İda yatağından kalkıp kapıya yürüdü. Bu sefer bu odadan çıkmaya kararlıydı.
Kapıyı açıp hiç bir şey demeden odadan çıktı. İsmini bilmediği dev adam " prenses odanızdan çıkamazsınız " dese de İda aldırmadan yürümeye devam etti. Ama yürüyüşü sadece iki adım sürdü. Adam İda'nın önüne çıkıp yolunu kapattı.
" Çekil önümden!" dedi ida sinirle.
" Sizi odada tutma emri aldım." dedi dev adam.
" Bende bu odadan çıkmaya karar verdim!"
Adam bezgince homurdandı.
" Prenses , beni zor kullanmak zorunda bırakmayın."
" Zor kullanmak mı? Hah , dene bakalım."
Kendinden iki katı uzunlukta ve üç katı genişlikte bir adama bunu söylemek yürek isterdi. Neyse ki İda'da bu yürek vardı. Her ne kadar içten içe söylediklerinden şüphe etse bile.
" Peki ozaman " dedi dev adam ve tek hamlede İda'yı hiç ağırlığı yok gibi omuzuna attı. İda bunu beklemiyordu.
" Bırak beni!" diye bağırırken adamın sırtını yumrukluyordu. Ama küçük elleri dev adama pekte zarar vermiyordu.
" Sana beni indir dedim! Ne cüretle bana dokunursun!"
Adam ise tepinmelere ve bağırmalara tepki vermeden İda'yı odasına götürüyordu. Prenses son bir ümitle kapı pervazına yapıştı.
" Hemen beni aşağı indir!"Bir prensesim ve düştüğüm hale bak!
" Sana son kez söylüyorum-"
" İndir onu."
Ses Kai'ye aitti.
Prenses bir anda kendini yerde buldu. Birden yere indiği için dengesi bozulsa da son anda kapı pervazına tutundu.
" Sen gidebilirsin Diego. Ben prenses ile ilgilenirim."
Diego bunu memnuniyetle karşıladı ve kaçarcasına ortadan kayboldu.İda Kai'ye dönünce korsanın yüzünde bir tebessüm ile karşılaştı. Zaten gergin olan sinirleri daha da gerildi.
" Sizi bu kadar eğlendiren şey nedir kaptan?"
" Affedin prenses. Her gün bir adamın tepesinde tepinen inatçı bir prenses görmüyorum."
İda utandığını hissetti.Ne rezillik!
" Ben de her gün korsanlar tarafından kaçırılıp bir odada esir tutulmuyorum."
" O zaman sıkıcı hayatlarımızda ki eğlenceli şeylerin tadını çıkaralım."
" Ben sıkıcı hayatım ile mutluydum!"
Boğaz temizleme sesi atışmalarını böldü. Kai'nin arkasında bir adam duruyordu. İda bu adamı esir alındığı gün Kai'nin yanında görmüştü. Onun önemli biri olduğunu sezmişti ama kim olduğunu öğrenememişti.
" Kaptan."
" Evet , Evan."
" Hazırlıklar tamam."Ne hazırlığı?
" Güzel."
Kai'nin yüzünde beliren sırıtış İda'nın aklına birbirinden kötü düşüncelerin dolmasına sebep oldu.Sakin ol ida . Sen bir prensessin . Sana dokunmaya cüret edemezler.
İçinde ki bir ses aksini söylese de İda buna inanmayı reddetti.
Kai İda'ya döndü tekrar.
" Sanırım sizi tanıştırmadım. Prenses , bu ikinci kaptan Evan. Evan Wolfwalker ülkesinin veliaht prensesi İda."Ciddi olmazsın?
İda gözlerini devirdi.
" Bu oyunlarınızı başkası ile oynayın kaptan."
" Eğlendiğinizi düşünmüştüm prenses."
" O zaman sizi hayal kırıklığına uğratacağım. Çünkü hiç eğlenmiyorum."
" Yazık olmuş." Yapmacık bir üzüntü ifadesi korsanın yüzünde belirdi. Bu bile eğlendiğini ifade ediyordu.
İda daha fazla bu atışmaya devam etmedi.
" Esirleri görmek istiyorum."
" Tüm yaygara bunun için miydi yani?"
" Ne?"
İda saf bir şaşkınlıkla Kai'ye bakıyordu.
" Bunun için bu kadar tepinmenize gerek yoktu. Bir rica yeterdi prenses."
" Ne - Ben- Ah!"
Prenses susarak sakin kalmaya çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
~ FIRTINANIN ŞARKISI~
Teen Fiction10 yıl önce küçük bir çocuk öldürüldü. Cesedi bulunamadı. Bir prenses gemiye bindiği ilk gün kaçırıldı. Saraydan biri var. Çok hırslı, çok zalim. Bir prens... Dışı yakışıklı, içi kaos. Krallar ve kraliçeler. Hepsinin kendi hesabı var. Ve yalan... Sa...