APTALSIN

60 7 0
                                    

Yıldızsız karanlık gece denizin üstüne örtülmüş kara çarşaf gibiydi. Gemi her yöndeki ufkun simsiyah olduğu bir denizin ortasında demir almış, su üstünde süzülen bir kuğuya benziyordu. Denizde görünen tek ışık gemiyi aydınlatan fenerlerden yansıyan ışıktı. Onlar da geminin beş kulaç ötesine uzanmıyordu. Bilim kitaplarında anlatılan uzayın sonsuzluğu böyle olmalı diye düşündü  Kai. Yalnız hissettiriyor olmalıydı, aynı o anda hissettiği gibi.

Kai, geminin baş tarafından ufka doğru uzanan tahtanın üstüne oturmuş parmağındaki yüzükle oynuyordu. Siyah yüzüğün gri işlemelerinin arasına giren kan ne kadar çıkarmaya uğraşsa da biraz kalmıştı. Tırnaklarıyla kurumuş kan lekelerini kazımaya çalışırken babasını düşünüyordu. İda'yı bu kadar kırdığını bilse ona İda'dan daha fazla kızardı. Babası İda'yı o kadar severdi ki Kai bazı zamanlar İda'yı kıskanırdı. O zamanlar Adi idi tabi. Yakın zamana kadar Adi'yi en derinlerine gömdüğünü sanırdı ama İda ile ayrıldığından beri yüzeye geri dönmek ve hak ettiği varlığa kavuşmak için Kai'yi zorluyordu. Kai'nin aklına bir şüphe düşmüştü; o gerçekten Kai miydi, yoksa hep Adi olarak mı kalmıştı? Bu soruyu görmezden gelmeye çalışsa da her defasında daha çok zihnini kurcalıyordu. Cevabı almadan gitmeye niyeti yoktu. Ancak Kai bu sorunun cevabı ile yüzleşmeye hazır değildi.

Cevapsız kalan sorunun zihnini zorlamasından sıkılıp dikkatini yüzükten karanlık geceye yönlendirdi. Sabah saatlerinde Leydi Sofia ile konuştuklarından bu yana Sharkbite krallığına doğru yol alıyorlardı. Bu hızla ertesi akşama krallığa varmış olacaklardı. İşte Kai'nin hayal gücü bu sahnenin daha ötesine geçmiyordu. Oraya gidince ne yapacaktı? Tek başınaydı. İda'yı tekrar mı kaçıracaktı? Saraya nasıl girecekti? Yoksa direk kralın huzuruna çıkıp her şeyi itiraf mı etmeliydi? Kralın onu gördüğü anda ne tepki vereceğini tahmin edemiyordu. Kendini aynı İda gibi gördüğü anda tanıyacağına emindi. Kızar mıydı? Şaşırır mıydı? Yoksa mutlu mu olurdu? Kızına yaptıklarını öğrendikten sonra pek mutlu olacağını sanmıyordu. Acaba İda babasına gerçekleri anlatmış mıydı?

Peki ya, küçük bir şansı var mıydı; Affedilmek için, İda ve kral tarafından? O zaman saraya geri dönebilir miydi? O saraydan nefret etse bile İda için o sarayda yaşayabilir miydi? Uşak yada sıradan bir muhafız olmak onun için önemli değildi. Onun için tek önemli olan İda'ydı, onun yanında olmak, kendini affettirmek. İşte tıkandığı bir diğer nokta buydu. İda son gördüğünde öyle öfkeli ve kırgındı ki Kai'yi ancak ölürse affedecek gibiydi. O da ancak kendi elleriyle öldürürse. Yada kendini affettirmek için onun dediğini yapıp bir daha karşısına çıkmamalı mıydı? Hayır, bu korkaklık olurdu. Olan şeylere rağmen onun karşısına çıkmak da bencillik olurdu ama olacak olan şeylerin tüm sorumluluğunu üstüne alacaktı. Önceki seferlerde olduğu gibi suçu İda'ya, krala yada bir başkasına atmayacaktı. Nevras için, babam için diyerek kandırmıştı kendini. Aslında her şeyi kendi için yaptığını ancak şimdi görebiliyordu.

Nevras... O yaşlı adam. O- o-  Kai onun hakkında ne düşüneceğini bilmiyordu. Onu büyüten yetiştiren, eğitim veren adam asıl haindi yani öyle mi? Babası bir kahramandı? Kralsa hikayenin kötü adamı değil? Kai bunu her düşündüğünde Nevras'ı mezarından çıkarıp şimdiye sadece kemikleri kalmış cesedini tekrar öldürecek kadar öfkeleniyordu. Bencilliği kaç tane hayatı mahvetmişti. O öldükten yıllar sonra bile başka insanlar onun arkada bıraktığı enkazı toparlamaya çalışıyordu.

Kai itiraf etmek istemese de içten içe Nevras'ın dediklerinin doğru olmadığının farkındaydı. Babasının kral için kaç defa canını öne koyduğunu kendi gözleriyle görmüştü. Babası işlerini erken bitirdiği zamanlar Kai'yi yatırırken ona çocuk masalları değil kralların sağ kollarının, büyük komutanların hayat hikayelerini anlatır en sonunda da krala sadık kalmasını öğütleyerek iyi geceler dilerdi. Böyle bir adam hain olamazdı. Sadece o değil kral Axel babasının hain olacağına inanacak kadar saf olamazdı. İda, Adi hiç hayatında olmamış gibi saray nimetlerinin keyfini sürecek kadar kalpsiz olamazdı. Ama o zamanlar Kai'nin yaşamak için tutunacağı bir şeye ihtiyacı vardı. O da iç sesinin dediklerini kulak ardı dedip Nevras'ın dediklerine sarılmıştı. Hikayenin kötüsü kendisinden başkası değildi.

~ FIRTINANIN ŞARKISI~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin