MÜJDE

69 8 0
                                    

Gemideki sessizlik ıssız mağraların en dibindeki zifiri sessizliği andırıyordu, ürkütücü ve koyu.  İda o gün her günü aksine mürettebatın oraya buraya koşan ayaklarının çıkardığı seslerle uyanmamıştı. Günün ilerleyen saatlerinde olmalarına rağmen ne iş yapan insanların yürüme sesi geliyordu nede güvertenin kıç tarafından başına bağıran birinin gürültüsü. İda artık kendisine haber vermeden herkesin gemiyi terk ettiğini düşünmeye başlamıştı.

Birden bu gemiye ne kadar alıştığını fark etti. Bir aydır bu gemideydi , bu olağan akışı bilmesi için yeterli bir süreydi. Mürettebat gün doğumu ile uyanır ve ilk iş önceki akşamdan hazırlanan yemeklerini yemek olurdu. Sonra herkes işinin başına geçer o günün hedefi olan deniz millerini aşmak için var güçleri ile çalışırlardı. Tabi bu arada İda'nın uykusu onların çıkardığı seslere çok direnemez ve bölünürdü. Onu kahvaltısı güneş iyice yükseldikten sonra gelirdi. Öğle yemeğini  mürettebat dinlenmesi ve sıcaktan kaçması için günün en sıcak saatinde yapılırdı. Akşam güneş batımıyla herkes işini bırakır ve yemek yedikten sonra günün kalanı onlara ait olurdu.

İda bir iki sefer akşam vakti güverteye çıktığında bazılarını bir çuvala dayanmış uyurken bazılarını kitap okurken bazılarını da grup halinde oyun oynarken görürdü. İlk başlarda kitap okuyan insanları çok yadırgasa da zamanla ve mürettebatın sıradan insanlar olmadığını gördükçe bu duruma alışmıştı. Sorsa aralarından kült eserleri tartışabileceği insanların çıkacağından emindi.

İda'nın gününü değiştiren tek eksiklik her gün bir bahane ile kapısında biten Kai'ydi. Onun doldurmadığı zamanı onun düşüncesi işgal ediyordu. Aklı onunla ilgili anılarla kalbi ona duyduğu nefretle meşguldu. Kendini başka bir şeyi düşünmeye zorlasa da bir şekilde konu hep Kai'ye geliyordu. Kitap okusa kitabın Kai'nin olduğunu düşünüyor, denize baksa o suların bir yerinde esir olduğunu aklına geliyor, odasında dolaşsa her köşesinde yaşadıkları ayrı bir olayı hatırlıyordu.
Beynini çıkarıp bir kenara koymak ve hiçbir şey düşünmeden oturmak istiyordu. 

Bir ara hem düşüncelerinde kurtulmak hemde neler olduğuna bakmak için  dışarı çıkmak istedi ama Kai'nin gidişi için kendisini suçlarlar korkusuna çıkmadı. Bir de onlar ile uğraşacak gücü yoktu. Daha doğrusu vardı ama kullanmak istemiyordu. Onun vücudundaki enerji de gemi gibi derin bir uykuya çekilmişti.

Beyni ve kalbi susmayınca uyumaya karar verdi en azından birkaç saat rahatlamak ümidiyle. Düşüncelerine bile sahip çıkamadığı için kendisine kızıyordu, kaçmak için uykuya başvurmak kendisini güçsüz hissettiriyordu ama zaten kendisi ile giriştiği birkaç saatlik mücadelede yorgun düşmüştü. Uykuyu hak ettiğine kendini ikna etmeye çalışarak yatağa girdi. Dizlerini iyice kendine çekip çenesini dizlerine dayadı. Olabildiğince içine çekilmek, çekilmek ve çekilmek sonunda yok olmak istiyordu. Vucüdü ise sadece cenin pozisyonuna sığabilecek kadar izin verdi kıvrılmasına. O pozisyonda kalması dizleri ağrıdığı ve kolları acıdı için çok sürmedi. Vücudunu gevşetip sahile vurmuş bir deniz anası şeklini aldı. Oflayarak şunu fark etti, uyuyamayacaktı.

Biri beni eğlendirsin.

Kapı çaldı.

Ne çabuk?

İda yatağından kalkarken dileğinin bu kadar çabuk kabul olmasına şaşkın bir memnuniyet hissediyordu. Kapıyı açarken beklediğinin aksi bir şey çıkmasından korkmadan edemedi. Hiç beklemediği şey dilediğinden daha büyük bir eğlencenin kapının önünde sıraya dizilmesiydi. En önce Evan arkasında tüm mürettebat ile kapısına dizilmiş İda'ya bakıyorlardı.

Sonunda benden bıktılar ve denize atmaya kadar verdiler.

İda en azından arkasında bırakacağı bir mektup yazmasına izin vermelerini umdu.
" Buyrun?"
Konuşması gereken en yetkili kişi Evan'dı ancak İda'nın yüzü dışında her yerde gezinen gözlerinden anlaşıldığı kadarıyla konuşmaya yakın zamanda başlayacak gibi durmuyordu eğer Marco onu omzuyla dürtmeseydi. Evan bakışlarını ayak uçlarına sabitleyip boğazını temizledi.
" Prenses, müsaitseniz sizinle bir şey konuşmak istiyoruz."
" Hepiniz mi?"
" Hepimiz."
İda bir kez daha tek bir mürettebatın bile eksik olmadığı kalabalığa baktı. Yüzlerindeki ifade bir parça mahzun bir parça da... İda'nın çıkaramadığı bir duygu vardı.

~ FIRTINANIN ŞARKISI~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin