KUŞ KAFESTE

64 9 0
                                    

Kralın odasına kurulmuş yemek masası İda'nın en sevdiği şeylerle donatılmıştı, gül şerbeti, yumurtanın sarısı, tahıllı ekmek, acı soslar ve yemişler... İda masanın başında durmuş babasının gelmesini beklerken sadece masayı izlemekle bile mutlu oluyordu. Sanki yıllar boyunca yememiş gibiydi bu sevdiği şeyleri.
" Baba, hadi gel!"
" Geldim."
Kral Axel sonunda hazırlanmayı bitirip masaya teşrif etti. Kızının yanağına bir öpücük kondurduktan sonra sandalyesini çekip onu davet etti.
" Teşekkür ederim."
İda babası da masaya oturana kadar kahvaltıya başlamadı. İkisi de masada karşılıklı oturduktan sonra İda servis yapmaya başladı. Babası ile yanlız yemek yemek istediği için hizmetçileri odadan göndermişti, bu durumda servis işini de kendisi üstlenmişti.
"Çayını sütlü mü istersin sütsüz mü?"
"Sütsüz olsun."
" Tamamdır. Al bakalım." dedi babasına çayı uzaratak.
" Teşekkür ederim."
Babasının yüzüne bakarak sıcacık gülümsedi. Bu yüzü çok özlemişti. Dünkü buluşmalarında onun çizgileri derinleşmiş yüzünü görünce üzülmekten kendini alamamıştı ama şimdi iyi görünüyordu. Aile tekrar toplanmıştı.
" İyi uyudun mu?" diye sordu Axel.
" Hayır, tüm gece horladın."
" O kadar yapmamışımdır."
" Evet o kadar çok horladın. Cidden yaşlanmışsın sen."
" Ama hala yakışıklıyım." dedi göz kırparak. İda bu konuda babasına karşı çıkamazdı, hala dikkat çeken bir yakışıklılığı vardı.
" Gündüz yakışıklısın, gece ise korkunç sesler çıkaran mağara devine dönüyorsun."
İda geceyi babasına sarılarak geçirmişti. Ne babası onu ne o babasını bırakmamış ayrı geçirdikleri zamanın intikamını birbirlerine sarılarak almışlardı. İda saray baskınından bu yana hiç babası ile beraber yatmamıştı. O zamanlar kabuslarını her gece gördüğü için babasından ayrı yatmak istemiyordu. Sonra kabuslar azalmış, İda büyümüş daha kötüsü kabus görmeye alışmıştı. Çetin geçen bir ayın ardından tamamen güvende olduğunu bildiği kollarda uyumak İda'nın tüm birikmiş ağırlığını almıştı üstünden. Babasının horlamasını abartarak anlatıyordu. Gece boyunca iki kere babasının horlamasından uyandığı doğruydu ama onu hafif sallayınca horlamayı kesmişti. Tabi babası bunu bilmiyordu.
" Neyseki şanslısın, horlamanı çekmek zorunda olan kimse olmadığı için herkes yakışıklı tarafını görüyor."
Axel'in yutkunduğu lokması boğazında kaldı. Eliyle göğsüne vurarak ve öksürerek boğulmaktan kurtardı kendini.
" İyi misin? Al biraz su iç."
Eğer İda babasının neden lokmayı boğazına kaçırdığını bilseydi su vermek yerine babasını o suda boğardı. Yakın bir zamanda geceleri yatağın soğuk tarafını başka bir bedenin ısıtacağından haberi yoktu. Olmasına gerekte yoktu, şimdilik. Gece horladığını öğrenmesi de iyi olmuştu, bunun için bir şeyler yapmalıydı.
" İyiyim, teşekkür ederim."

İda kahvaltı tabağına tahıllı ekmek koyarken sordu,
" Krallık nasıl, ben yokken bir değişiklik oldu mu?"
" Senin yokluğun değişiklik olarak bize yetti. Tüm gündemimiz sen oldun."
Yani İda'dan farklı bir ay geçirmemişlerdi.
" Halk nasıl?"
" Haberleri yok. Seni Sharkbite krallığında biliyorlar."
" Sen nasılsın?"
Kral masanın üstünden uzanıp kızının elini tuttu.
" Şimdi daha iyiyim."
İda sıcacık gülümsedi.
" Ben de baba."

Kahvaltıya havadan sudan konuşmakla devam ettiler. Konuşmaları gereken önemli meseleleri ise kahvaltıdan sonraya ertelediler, ikisinin de ortamın havasını bozmaya niyeti yoktu.
" Oh, güzel doydum." dedi kral karnına davul gibi vurarak.
" Ben de, nefis bir kahvaltıydı."
" En son senle ne zaman böyle kahvaltı yaptık?"
" Saray katibini misafir ederek bana süpriz yaptığın gündü baba!"
" Evet evet hatırlıyorum. Hiç hoşuna gitmemişti. Bundan sonra böyle kahvaltılar yapmalıyız, sen ve ben."

Ve eşim.

" Evet baba, yapmalıyız. Daha sık vakit geçirmeliyiz."
" Bunu eve dönünce ayarlayalım."
Baba ve kızın ayrı programı olunca birbirlerine ayıracakları vakti hesaplamak için bile vakit ayırmak gerekiyordu.

~ FIRTINANIN ŞARKISI~ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin