Bölüm 39

2.3K 226 154
                                    


Fatma Gül 🌹

"Kimseye fazla güvenme beyaz Gül'ün gölgesi bile Siyah..."

Tilkinin elimi tutan ellerinden gözlerimi alamıyordum. İçimde oluşan heyecan ve mutlulukla gözlerim o güzel dövmesinden ayrılmıyordu. 

Hep beraber oturduğumuz salonda tilki berkle muhabbet ederken bakışları kısa bir an bana kaydı. Böyle deli dolu halimi görünce bana sıcak bir tebessüm yolladı.

Gözlerimi zorda olsa ondan alıp elimde tuttuğum kupaya baktım. Ardından içinde olan sıcak çikolatadan sıcak olmasına rağmen büyük bir yudum aldım.
Dilimin ucu biraz yanmıştı ama sıcak çikolatanın verdiği haz hepsine bedeldi.

Zil sesi evi doldurduğun da hazırlıksız yakalanan bedenim irkildi. Herkes burda iken bu gelen de kimdi?

"Ben bakarım"

Neşe ayaklandığında demir de korumacı haliyle peşinden gitti bu beni güldürmüştü. Bir polis başka bir polisi koruyordu trajikomik bir olaydı.

Demir ve Neşe kısa bir süre sonra içeriye girdiğinde onlarla birlikte başka bir adım sesi daha yükseldi.

Omzumun üstünde baktığım da tanıdık yüz ifadesi ile gözlerimi kıstım. Bu çocuğu tilkinin yanında görmüştüm. Bu çocuk yüzü piercing ile dolu olan çocuktu.

İsmi şeydi...

"Timuçin?"

Ah evet timuçindi beni kaçırmasın da yardım eden ve bana yenge diyen çocuktu

"Kusura bakma rahatsız ettim abi"

"Olur mu öyle şey aslanım geç otur"

Timuçin denen çocuk tilkinin gösterdiği yere oturmadan elinde olan ilaç kutusunu masaya bıraktı.

"Çok isterdim ama uçağım kalkacak ona yetişmem lazım bunu sana emanet etmek için getirdim"

Tilki masada duran kutuyu alıp inceledi. Benle onunla beraber bakarken yabancı dilde yazılar yazıyordu.

"Kime vereceğim bunu?" Diye sert bir sesle sordu. İlacın ne olduğunu bildiği belliydi.

"Samet'in bir adamı gelicek ona vermem lazım ama dediğim gibi uçağım kalkıyor ve ona veremiyorum belki sen verirsin diye düşündüm"

Tilki başını olumlu anlamda sallayıp ilaca uzun uzun baktı. Ne olduğunu merak ederken sormak yada sormamak arasında kalmıştım ki Neşe beni bu sorudan kurtardı. "O ilaç da neyin nesi?"

"O bir ilaç değil zehir"

Kaşlarım katılır iken turuncu renkte olan kutuya baktım. Annemin küçükken bana verdiği ilaçların rengiydi içinde bir zehir olduğunu asla tahmin edemezdim.

Tilki dışında herkesin garibine gitmişti demek ki Tilkiden başka kimse bilmiyordu.

"O zehir insan vücuduna girdiği zaman öldürmüyor belki saatler belki de günler sonra öldürüyor en fazla hayatta kalan kişi 6 gün acıya dayanmış. Sadece acı çektiriyor ağzından kal geliyor ve asla bu zehri içen kişi hayata dönme ihtimali yok acı çekerek ölüyor"

İçim ürperir iken böyle bir ihtimali düşünmemeye çalıştım. Böyle bir zehir neden üretilirdi onda ne işi vardı anlamış değildim.

"Korkutma kızları olum"

Tilki alayla gülse de onun gülüşünü görüp gülemedim. Kime neden bu zehir gidiyordu? Tilkinin de tanıdığı biriydi bu his içimde oluşan korkuların arttırdı.

TİLKİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin