Multimedia "HAKAN ÇELİK"
" Öncelikle bahsetmeliyim ki. Hakan Beyin bölümün de Suya anlattıkları, yani Suyun anıları olacak. Suya anlatırken Anılın, Barışın, Nefesin ve Toprağın adları geçmiyor. Oğlum, oğlumun arkadaşları ve oğlumun sevdiği kız olarak bahsedilecek. Yazıda isim geçen yerler olursa, siz Suya söylenmedi farz edin lütfen : ) Uzun bir bölüm olacak keyifle okumanız dileklerimle "
: )
HAKAN BEY'den
Suya her şeyi anlatmaya başladım...
"Evet kızım. Benim oğlum yakında 26 olacak ve son yıllar da ölü gibi yaşıyor." dedim. Su bir şey diyecek gibi oldu, elimle onu susturdum.
"Bu gece beni sadece dinle. Ben sana her şeyi açıklayacağım zaten. Sadece sabırlı bir şekilde beni dinlemen yeter." dedim. Derin bir nefes alıp devam ettim.
"Her şey yıllar önce başladı aslında. Oğlum doktorası ile alakalı bilgi almak için, staj yaptığı hastanenin başhekimiyle konuşmaya gitti. Eve döndüğünde üzerinde bir şey yoktu, kotu kırışık ve ıslak gibi bir şekildeydi. Ama yüzünden gülücük eksik olmayarak yanıma geldi ve direk.
"Baba ben burada doktoramı yapacağım, hem burada doktora zamanı daha kısa. Amerika da fazladan 3 ay kalmak istemiyorum." dedi. Benim cevap vermeme izin vermeden.
"Baba beni bilirsin. Söz ağzımdan bir kere çıkar." dedi. Ciddice ve odasına gitti, aslında o istemişti Amerika ya gitmeyi, içime kurt düşürdü bu davranışıyla, ama daha zaman var. Hem ben zaten talimatları vermiştim, 1 ay sonra her şey tam anlamıyla ayarlanacak ve oğlumu kendi ellerimle Amerika ya götüreceğimden sustum, bir şey demedim. Ama o ben susunca kabul ettim zannetti. Bir hafta sonra burada doktoraya başvurmaya gitmiş ve kaydının başka bir yerde olduğunu söylemişler. Oğlumda soluğu şirkete almış tabi, toplantıdayken içeri dalıp bağırmaya başladı.
"Sen benim iznimi almadan. Nasıl kayıt yaptırırsın?? Hem de AMERİKA Haa!!.." diye bende
"Sen benim oğlum olduğun için. izin almadım." dedim. Oğlumun küçüklükten bir sinir hastalığı var. Maalesef ki bana çekmiş. Sinirlendi mi, bir anda parlar. Ağzından çıkanı kulağı duymaz, yakar, yıkar umurunda bile olmaz. Oğlum zaten sinirli olduğu için dediklerini kale almadım. Taki,
"Gidemem anladın mı? gitmeyeceğim!!" diyene kadar. Oğlumun "Gidemem" demesi, ortada büyük bir sorun olduğunu ve gidemediğini zannetmeme sebep oldu. Buda benim sinirlenmeme yetti. Bende,
"Gidemez misin?? Sen benim oğlumsun. Ne olduğunu hemen anlat. Tehdit mi ediyorlar??" dedim. Bir şey demeden çekti gitti. Bende oğlumun peşine adamlarımdan taktım, stajı bitmesine rağmen her sabah gidip, akşama kadar hastanede kaldığını söyledi arkasına taktığım adamlarım. Bende doktorasını iptal ettirip o hastanede mi ayarlattı diye düşünüp, Hastaneye gittim. Adamlar bana oda numarası söyleyince ilk başta şaşırdım, hep o odadaymış. Tam odanın bulunduğu katta geldim, asansörden çıkacağım sırada. Karşımda oğlumu gördüm. Oğlumu ilk kez bu kadar, ne biliyim üzgün gördüm. Hatta gözleri dolu gibiydi, ne oldu bile diyemeden, beni asansöre geri bindirip aşağıya indirdi. Konuşmadı taki, bahçede kuytu bir köşe bulana kadar, sonra patladı.
"Baba senin burada ne işin var!!!! Sen benimi takip ettiriyorsun demi!! Ben bebek miyim?? Haa... doktor oldum. Bee.. Hala peşimdesiniz, evden de ayrılıyorum!!!" dedi ve çekti gitti. Bende peşi sıra gittim. Aradan olaylar geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"TOPRAK"
Teen FictionFLASHBACK (Geriye Dönüş) "Nefes. Yapma, bak ciddiyim yapma dedim!!!" "Offf Toprak, Paşalığın tuttu gene. " "Ben bir tek senin paşanım. Sultanım " Annem dediğimi duysa beni kesin keser. Çünkü o benim biricik Sultanım, ama Nefesi tanısa bir şey demez...