Multimedia da "NEFES"
SU'dan
Gözlerimi yere diktim, kenarı kırılmış tabağın üzerindeki lahmacuna bakıyordum. Sağ yanağımda bir ıslaklık hissedince, hemen yanağımı silip kafamı kaldırdım. Birden karşımda Toprağı görünce çok şaşırdım, hemen yataktan kalkıp üzerimi düzeltmeye çalıştım. Bir elimdeki sıcak su torbasını yatağın üzerine koydum. Hemen sonra yere eğilip dağınıklığı toplamaya başladım, toplamaya çalıştım desem daha doğru olur.
'Sen neden bu kadar heyecanlandın ki? Elin ayağın nerede haberdar mısın?'
Saçmalama, ben sen değilim.
"Napıyorsun?" Toprağın sesiyle düşüncelerden ayrıldım, ama anlam veremedim.
"HIII" deyi verdim. Ağzımdan kaçmış oldu artık.
Toprak bu hareketime karşılık kafasını geriye atıp bir, "Ahh.." çekti sonra başını indirdi ve bana bakmaya başladı. Bir müddet sadece öyle boş, boş baktı.
'Çocuk daha ne yapsın Bee.. Su. Sana o kadar tepsi hazırlamış, yiyecek bile getirmiş. Sen onu devirdin.'
Sanki bilerek yaptık Haa.. Başım döndü dengemi kaybettim. Allah Allah Yaa..
'Gene de bir özrü hak ediyor.'
Sen ne diyorsun? Bee.. Ben mi özür dileyeceğim? Hem o bana teşekkür bile etmedi. Gece boyunca onla uğraştım, kaç defa su değiştirdim haberin var mı senin?
'Tabiyki de var. Ben senim unuttun mu?'
İyi o zaman ona göre davran dememe kalmadan. Sözler ağzımdan kaçı verdi.
"Özür dilerim." demiş bulunmaktayım. Toprakta gözlerini devirip,
"Ne için?" dedi, soğuk bir şekilde. Ben ne dedim bakın görün. Ne demişim.
"Getirdiklerini yanlışlıkla da olsa, devirip ziyan ettiğim için." dedim Yaa.. Ben bundan resmen özür diledim Yaa.. Hep senin yüzünden.
'Benim ne suçum var? Gerçekten içinden geldi ve kelimeler döküldü ağzından. Benimle bir alakası yok.'
Tamam, tamam kes..
Cevap vermeden arkasını döndü. Tam odamdan çıkarken, benim ağzım durur mu hiç. Konuştu gene,
"Gene de teşekkürler." dememe rağmen sanki duymamış gibi devam edip odamdan çıktı. Sonrada bana boz ayısı dediğim için tavır alan bir iç sesle baş başa kalıyorum. Konuş hadi konuş ayı işte ayı hem de boz ayısı. O kadar.
'Tamam bu sefer kabalık yaptı. Kabul ediyorum. Ama çok yakışıklı değil mi? Yaa..'
Ağzının suları aktı Bee.. Kes şunu yapmayı. Yeter, Saat kaç Yaa.. Duvarda asılı dijital saat gözüme takıldı.
Yuuhh.. Saat 13,40
'Ben daha fazla hatırlamanı beklersem, Hakan Bey seni kıtır kıtır kesmesini kolaylaştırıp. Söylemezsem kendimi de bile isteye, intihar etmiş gibi olacağım.'
Gene ne geveliyorsun sen?
'Diyorum ki. Hakan Beyin gönderdiği mesaja bile bakmadın.'
Off.. Birde o vardı demi. Yaa.. Ben ne yapacağım şimdi? Ne denir ki adama? Ayy.. Çıldıracağım.
'Sakin ol. Sakin.'
Demesi kolay. Beni daha da meşgul etme. Sağ ol hatırlattın hakkını yemeyeyim. Etrafı toplamaya başladım. Açlığım ciddi derecede kendini belli edince, döktüklerimi tepsiye koyup etrafı düzeltip üzerime giyinecek bir şeyler aldım. Odada göz gezdirdim, dünden önceki gün gece getirip kapının önünde bırakıp gitmişlerdi. Bende bu odayı bulup öyle üstün kötü tozları silip yığılıp kalmıştım. Odama küçük demiştim, ama şu an derler ya alıcı gözüyle bakınca. Benim odamda bir kapı daha varmış. İçimden banyo olsun ne olur. Bu ayıyla yüzleşmemek daha iyi olur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"TOPRAK"
Novela JuvenilFLASHBACK (Geriye Dönüş) "Nefes. Yapma, bak ciddiyim yapma dedim!!!" "Offf Toprak, Paşalığın tuttu gene. " "Ben bir tek senin paşanım. Sultanım " Annem dediğimi duysa beni kesin keser. Çünkü o benim biricik Sultanım, ama Nefesi tanısa bir şey demez...