TOPRAK'tan
Gözlerimi duyduğum gürültüyle araladım, bu gürültüde neyin nesiydi? Sabah sabah diye düşünürken daha fazla bir gürültü duyunca hemen yataktan kalktım. Ne oluyor dercesine alel acele odamın kapısını açtığımda. Gözüme merdivenin kenarına düşmüş ilaç kutusu ilişince, hemen merdivenlere yöneldiğimde. Karşımda gördüğüm şeyle dondum kaldım resmen.
Su merdivenlerden yuvarlanmış buradan sadece etrafa saçılmış eşyaları ve Suyun ayakları görünüyordu. Hemen kendime geldim ve merdivenlerden inip Suyun yanına gittiğimde. Bilincinin kapalı olduğunu görmemle. İlk işim nabzını kontrol etmek oldu, nabzı vardı ama düzensizdi. Suyun bedenini kısaca gözlerimle süzdüm, kırık veya çıkık var mı diye bakınırken en son yüzüne baktığımda. Gözlerim zeminde takılı kaldı, zeminde kan mı gördüm dememe kalmadan. Hemen Suyun başını kaldırdığımda Su düşerken, büyük ihtimal ya merdivene yada korunaklara başını çarpmış. Kanaması var ve kanaması devam ediyordu, etrafa bakındım telefonumu yanıma almamıştım ki. Hemen üzerimdeki badiyi çıkarıp Suyun başının altına koyup, koşar adımlarla odama girip telefonu elime alır almaz hemen Barışı aradım.
Çalıyor...Çalıyor...
"Açsana Bee.. Oğlum.. Aç şu Lanet Telefonu!!" derken Barışın sesini duyar duymaz.
Barış: "Nee??"
Toprak: "Barış arabamın anahtarı nerede? Hemen Hastaneni tarif et. Anlattığın yerde mi? Hemen hastaneye gel?" diye hızlıca konuştuğumda Barış yeni kendine geldi büyük ihtimal
Barış: "Neler oluyor? Kardeşim.."
Toprak: "Su merdivenlerden yuvarlanmış. Başında açık yara var. Kanaması devam ediyor. Şimdi benim klinikte tüm malzemeler yok, hem Emara girmesi lazım."
Barış: "Arabanın anahtarı arabanın sürücü koltuğunun altında. Bende hemen hastaneye geçiyorum. Adresi gene de msj atarım, ama anlattığım yerde. Ben seni acilde bekleyeceğim kardeşim. Telaşlanma bir şey olmayacak." dediğinde ben bir şey demeden hemen üzerime bir şey geçirip.
Suyun yanına gittim. Suyu kucağıma alıp garaja dikkatli bir şekilde gidip, en yakınımdaki arabamın kapısını açmaya çalışıp açtığımda. Dikkatli bir şekilde Suyu arka koltuğa koyduktan sonra, başını desteklemek için garaja göz gezdirdim. Küçük iki tane araba yastığı gözüme iliştiğinde, hemen gidip aldım. Arabaya geri dönüp Suyun başını yastıklarla sabitledikten sonra, hızlı süreceğimden düşmesin diye emniyet kemerlerini de taktıktım. Hızlıca sürücü koltuğuna geçip, garajın kapısını açmadığımı fark ettim garajın kumandasını aradım, bu arabamda değil demek ki. Hemen arabadan inip garajı duvardaki mekanizmasından açıp, tekrar arabadaki yerimi alıp. Arabayı çalıştırdım gaza yüklenmeden önce son bir kez Suya baktığımda, hala baygındı nabzına baktığımda şimdide nabzının hızlandığını fark ettim. Bu kızın nesi var böyle Yaa..
Hemen gazı körükledim, ne olur ne olmaz diye Barışın yolladığı msja da baktım. Tam adresi de öğrendim sabahın erken saatleri olduğu için trafik yoktu. Kısa zaman sonra hastaneye geldik, ben arabayı acilin önünde durduğumda. Barış kapımı açtı ben hemen inerken beni tuttu neden tutuyor ki şimdi bu beni.
Toprak: "Neden tutuyorsun? Barış bıraksana!" dediğimde Barış beni arabadan uzaklaştırdı, hala konuşmuyor.
Toprak:"Neler oluyor? Barış!! Bıraksana Suyla ilgilenmeliyim. Biliyorsun benim dalım." dediğimde Barış sıkkın bir şekilde

ŞİMDİ OKUDUĞUN
"TOPRAK"
Teen FictionFLASHBACK (Geriye Dönüş) "Nefes. Yapma, bak ciddiyim yapma dedim!!!" "Offf Toprak, Paşalığın tuttu gene. " "Ben bir tek senin paşanım. Sultanım " Annem dediğimi duysa beni kesin keser. Çünkü o benim biricik Sultanım, ama Nefesi tanısa bir şey demez...