Merhabalar,
Ben çok özledim siziiii ❤️Çok bekletmeden sizi hikayeye alalım.
İyi okumalarrr <3Multi:
Canozan - Kalbimden Tenime∞
"Baba, uyandık mı?"
Gözlerimi aralayıp önümde duran sesin sahibine baktım. Boncuk gözlerini bana dikmiş, kalkmak için komut bekleyen kıvırcık bir kafa.
Tatlı sorusunu, "Daha uyuyoruz oğlum." diye yanıtladım gülmeme engel olmaya çalışarak. Tepkisini merak ediyordum.
İkiletmeden tekrar başını yastığa gömdü. Gözleri açık beş dakika gibi bekledi, tavanla bakıştı, battaniyeyle oynadı, parmaklarını inceledi ve sonunda yeterli olduğuna kanaat getirip tekrar oturur pozisyon aldı. Bu kez Yağmur'a yöneltti sorusunu. "Anne, uyandık mı?"
Can'ın ona seslenmesiyle gözlerini hafifçe araladı Yağmur. Onu görür görmez yüzünde tatlı bir gülümseme belirdi ve Can'ı kendine çekip kollarıyla sardı. "Artık uyanalım mı dersin?"
Can neşeyle başını salladı. Yağmur onun başına bir öpücük bırakıp o da kalktı ve oturur pozisyon aldı. Tekrar bana döndü Can. Ellerimden tutup kaldırmaya yeltendi. "Hadi baba, kalkma zamanı, sen de gel!"
Beni o kaldırıyormuş gibi yapıp bırakınca tekrar yatağa düşmemek için hızla ona sarıldım ve sardığım gibi kucağıma alıp yatakdan indim.
Kısa süre sonra kucağımdan inip, "Çişim var." dedi ve tuvalete koştu. Yokluğunu fırsat bilip Yağmur'a döndüm. "Ne kadar harika çocuk yetiştirmişiz ama değil mi?" Bana bakıp güldü ve, "Özellikle sen nasıl alıştırdıysan artık, biz uyanmadan yataktan inmiyor." diye cevap verdi.
"Ben de küçükken öyleydim, biliyor musun? Annem çok uslu bir çocuk olduğumu söylerdi, onlardan onay almadan en ufak bir şey bile yapmazdım."
Şaşırır gibi kaşlarını kaldırıp gülümsedi. "Ya, öyle mi?" Başımla onayladım. "Hatta o kadar çok usluymuşum ki, etkisi hâlâ üzerimde."
Sessizce gözlerini dikmiş beni dinliyordu. Ben öylesine bir şeyler anlatırken bile yüzünden hiç düşmeyen o gülümsemesine takıldım kısa bir an. Susup onu izlemeye dalmışken hemen Can geldi ve oluşan sessizliğe kafa göz daldı. "Ama ben daha usluyum, değil mi anne?"
Sessizliğinin ardından bir kahkaha patlatan Yağmur, "Evet, kesinlikle öylesin canım benim." dedi. "Peki ben?" dedim umutsuzca çırpınarak. Ama onlar çoktan mutfağa yönelmiş, beni arkalarında bırakmışlardı bile.
Kısa süre sonra masayı hazırlayıp yemeğe başladığımız sırada önümde yan yana oturan muhteşem ikiliye baktım. Yüzüme sinsi bir gülüş yerleştirip Can'a bir soru yönelttim. "Oğlum, senin kaç yaşın var?"
"Dört." dedi diğer taraftan da eliyle göstermeye çalışarak.
Düşünür gibi yapıp, "Hmm..." diye ses çıkardım. "Bence gayet uygun bir yaş."
İkisi de anlamazca bakış atıp lafımın devamını beklediler. Yağmur konuyu nereye bağlayacağımı anlamaya çalışıyordu. Uzatmayı kesip bir anda, "Kardeş ister misin?" diye sordum.
Yağmur'un o sırada yedikleri boğazına kaçarken kısa bir öksürük krizine girdi. Ben gülmeye başlarken, neşeyle lafımı devam ettirip, "Dört - abi olmak için bence çok uygun bir yaş. Ne dersin, hazır hissediyor musun?" diye sorup cevap bekledim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
Short StoryKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.