Multimedia:
Can Ozan - "Seni uzaktan sevmek"---
Kafeden ayrılalı ve herkes evlerine dağılalı bir kaç saat oluyordu. Mert eve gelip yatağında kestirirken Yağmurun görüntülü aramasıyla uyandı. Aramayı kabul edip gözlerini ovuşturdu ve ekrana baktı. Yağmur gülerek ona bakıp, "Günaydın." dedi. "Çok mu yoruldun?"
"Bu haytalar çok yordu beni be güzelim." dedi Mert uykulu ve yorgun sesle. "Bunlar hem kör, hem şapşal, ne diyebilirim ki.."
Gülümseyip, sadece başını sallamakla yetindi Yağmur. "Sinirlerini bozmuşlar, belli." Sonra söze girip, "Hayır yani, ilk görüşte aşkı anlarım da, yıllarca bir birinin suratına bakan iki kişi nasıl olur da bir birlerinin duygularını anlamaz?" diye sordu kendi kendine konuşur gibi. Merte göz atıp, kararsızlıkla, "Yorgunluktan çok.. Keyifsiz gibisin. Moralin bozulmuş." dedi.
"İki en iyi arkadaşım âşık ve üzgün, düşünmeden duramıyorum," dedi Mert yere bakarak. "Benim bu saçmalığı bitirmem gerek."
Bir süre daha konuşup fikir ürettiler. Sonra Mert gözleri parlarcasına, "Aklıma harika bir fikir geldi, Pikaçum" dedi muzipçe gülümseyerek. "Onlarla ne yapacağımı biliyorum."
"Ne?" diye sordu Yağmur merakla. "Senin dediğini." deyip göz kırptı ve bir öpücük yollayıp, "Hadi ben kaçtım." dedi neşeyle. "Görüşürüz." deyip kapattı Yağmur.
Önce Ayşegül'ü aradı Mert. Telefonuna kulağına dayadı, açılınca Ayşegülün konuşmasını beklemeden söze girdi. "Tüm sinirini üzerime kusabilirsin. Bitirince söyle, benim de söyleyeceklerim var."
"Sana da sinirliyim, ama Efe'nin kafasını daha çok kırmak istiyorum, sıranı bekle." dedi Ayşegül. Mert durumu anlayıp gülünce kız devam etti. "Hiç öyle gülme, çöpçatanların yüz karası!" Aniden sesi yükseldi, "Ordayken sana bir şey yap diyen oldu mu, gerizekalı?!" diye bağırdı telefonun diğer ucundan.
"Ka-rış-ma!" dedi hecelerin üzerine basarak. Sonra sinirle soluyup sesini normale indirdi, "Evet, korkağım. Evet, Efeye hiç bir şey anlatmıyorum. Evet, böyle de devam edeceğim. Var mı diyeceğin?" Mert gözlerini devirip sabır çekti ve "Var," dedi. "Yarın sana çok ihtiyacım olacak, ikide sahilde ol." dedi ve kızın cevabını beklemeden kapattı. Yardıma ihtiyacı varsa, arkadaşları ikiletmeden gelirdi, biliyordu.
Hemen ardından zaman kaybetmeden Efeyi aradı. Efe telefonu açar açmaz ilk sorusu, "Mert, senin amacın ne?" oldu. "Cidden soruyorum bak. Amaç ne kardeşim, ne?"
Mert göz devirip, tahammül etmekten vazgeçti ve "Oğlum, asıl senin amacın ne?" diye sordu. "Kaç sene daha böyle takılacaksın, aptal mısın?"
Efe sinirden gülerek, "Sen kaç sene takıldın peki, haberin var mı?" diye sordu.
"İkisi aynı şey mi lan?! Yağmur beni tanımıyordu bile. Ama Ayşegül-" sustu. Efe kulaklarını telefona dikip devamını bekledi. "Sadece karşısına çık," dedi. "Kendisi her şeyi anlatacaktır."
Efe olumsuz sesler çıkarınca, Mert içinden sabır dilendi ve derin bir nefes alıp dedi. "Bak Efe, bilmediğin şeyler var ve sen o kıza açılmadığın sürece de bunu asla öğrenemeyeceksin, anladın mı beni?"
"Mert, sen de biliyorsun. Neden söyleyemeyeceğimi, neden korktuğumu biliyorsun.."
Mert yine sabır çekip, istemsizce sesini yükseltmeye başladı. "Tamam, korkuyorsun, anladık. Peki ya ne zaman söyleyeceksin? Kız gidip başka birine âşık olunca mı? Tek şansını da kaybedince mi? Benim gibi aşklarına bakıp, defalarca tekrar tekrar ölünce mi?!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
ContoKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.