Multimedia: Can Ozan & Damla Eker -
“Gündelik Düşler Fırtınası”Yaşadıklarımın rüya olduğu gerçeği, aslında benim ona hiçbir şey itiraf edememiş olmam ve tekrar yere çakılmam. Hani sabahın köründe uyandırılırsın, uyandığını sanırsın, kıyafetlerini giyersin, kahvaltı yaparsın, gitmek için hazırsındır ve sonra uykudan uyanırsın ya. İşte öyle bir yük çökmüştü üzerime tekrar. Hevesim kursağımda kaldı artık, nasıl tekrar edecektim ki?
Olayın gerçek kısmına gelirsek, sahnede Can Ozan ve Şenceylik vardı. Fazlasıyla sevdiğim iki müzisyen. Ve şaşkınlıktan ben buna bile doğru dürüst sevinememiştim. Muhtemelen gece uyurken akla gelen pişmanlıklar sırasında başı çekecekti.
Beni düşüncelerimden ayırıp, "Rüyalarımız bilinçaltımızdır. Hayallerimiz, korkularımız, mutluluklarımız, hepsi orda saklıdır," dedi Mert bilmiş gibi.
"Sayıklıyordum, değil mi?"
Kendisiyle ilgili bir şey olduğunu anladı belli ki..Güldü. "Evet, biraz."
Rüyadayken sayıkladığımı annem hep söylerdi zaten. Şaşırmamıştım. Her şey tamamdı da, tek anlamadığım, ben bu masada uyuyakalmayı nasıl başarabilmiştim?
"Neleri duydun?" diye sordum merakla.
"Hmm.." dedi düşünür gibi yapıp. "Adımı duydum, o cepte," güldü. "Bir de," dedi yüzünü ekşitir gibi yapıp ama komik görünerek. "Allah razı olsun, dedin ciddi ciddi. O an rüyanda ne görüyordun da bu kadar dışa vurdu çok merak ettim," dedi gülerek. "Ha bir de bolca gülüyordun."
"Yok artık!" Dışa yansımayan ne kaldı ki?
"Cidden, rüyanı anlatacak mısın, çok merak ettim."
İçinde geçtiği bir rüyayı ona anlatacağımı düşünmüyordu değil mi?
"Rüyalar şahsidir, Mert. Dediğin gibi, bilinçaltım. Ve bana ait."
"Demek ki, bilinçaltında ben varım?" dedi muzipçe gülerken.
Evet, bilincimin altında da, üstünde de sen varsın.
"Nereden çıkardın?" dedim gözlerimi kaçırırken. Salağa yatacağım derken salak konumuna düşüyorsun, Yağmur. Ayrıca senin geliş sebebin zaten bu çocuğa açılmak, ne diye inkar ediyorsun, aptal?
Zihnimdeki çatışmaları sessize alıp Merte döndüm. "Şimdi ben tam olarak nasıl ve ne zaman uykuya daldım?"
"Ben 5 dakikaya dönerim deyip ayağa kalktım, döndüğümde uyuyordun.
"Fazla saçmalamadım, değil mi?"
Rüyada gördüklerimi tekrar başa sardım. Sonları düşündüm. "Bir kaç saniye daha geç uyandıramaz mıydın?" diye sordum boşluğuma gelip.
"Ne?"
"Yok bir şey."
Gerizekalı.
Şu an zihnimin içinde benden farklı başka birinin daha olduğuna yemin edebilirdim ama ispat edemezdim.
Bakışlarım onu buldu. Düşündüm, bazı şeyler söylemek istedim ona. İçimde tutmamak. Mesela, bağlanmaktan bu kadar korkmama rağmen, kalbimi ona teslim etmeye hazır olduğumu.. Söyleyemedim.
Gözlerine daldım. Daldıkça daha derinlere gitti, kahverenginin sonsuzluğuna doğru. Sıradan bir renk olamazdı beni gözlerine böyle kenetleyen. Büyülenmiş olamazdım değil mi? Bir çekim gücü, bir mıknatıs vardı sanki. Neydi sahi bu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Misafir Çocuğu || Texting (TAMAMLANDI)
Short StoryKüçükken annenin bana "büyüyünce kızımı sana vereceğim" diye söz verdiği misafir çocuğuyum. Ve unutmadıysan, sen de beni tanıyorsun. Not: Uzun süre önce yazıldığından, ilk bölümlere göre yargılamamanız önerilir.